Bugünlerde
Suriye’ye bir askeri müdahaleyi, ağzında çam sakızı haline getiren Erdoğan’a
bir sormak gerekiyor. İşler sarpa
sarınca, şayet ulusal bir seferberlik de farz hale gelirse, askerlikten bile
kaçırdığı muhterem oğullarını da, delikanlı gibi cepheye yollar mı acaba? Bu
soru partisinde ve himayesinde ki tüm yandaş mızıkacıları için de geçerlidir. Aslında
bunu umut etmek dahi abestir.
Yoksa
– nasıl olsa sadece bu işler
için var saydığı - bizim çocukların ve eli silah tutan vatandaşların
sırtına binerek, tek yaptığı iş olan hamaset şovunu, bu defa can derdinde ki
vatandaşlarını da figüran yaparak bedava maliyetli, yeni bir seçim kampanyasına
mı dönüştürmeyi kurguluyor.
Yukarda
ki görüş, aslında işine yarayacağını düşündüğü olasılıklarından biriydi. Ne var
ki, saldırgan tarafta olan emperyalist’in bu riski taşıyamayacağını veya kendi
kitabına uyduracağını da elbette hesaplamıştı. Fırsatı kaçırmayarak derhal bu
durumdan da nemalanmaya baktı. Ve Obama’yı netice alamayacağını bile bile, Esad'ı devirmek amacıyla bir Suriye saldırısına gaza getirmeye kalktı.
Amacı, bak biz aslan gibi ortadayız; ama dünya
devi panikliyor imajı yaratmaktı kamuoyu önünde. Bu şovu da kullandı esasen. Veya
düşündüğü gibi olmasa da, kullanmadığını da söyleyemeyiz. Şimdi soralım o
zaman. Obama’nın, kendi imajının da çizilmesi tuzağına düştüğü Erdoğan hakkında
ki, en son yorumu nedir acaba?
Sözün özü: Osmanlı'nın son yüz yılı da dâhil olmak üzere, devletimizin başına hiç bu kadar
Şeytani kurguda ve melanet simsarı bir Âdemoğlu gelmediğini, şimdi gelin samimi
olarak itiraf edelim. Adam Ahitte, Havva’yı baştan çıkarıp Âdemle birlikte
cennetten kovduran, yetmiyormuş gibi onu tekrar iğfal ederek, günah çıkarmasını
bile engelleyen İblise, neredeyse külahını ters giydirecek.
Muhtemelen
Satan sülalesinden geliyor olmalı; ama İblisi Âdem yüzünden cennetten kovan
tanrıyla hiçbir ilgisi olmadığı ve böylesinden normal yolla aranılmayacağı da
kesindir. Atatürk ve bağımsız Cumhuriyeti bahane, belki de Satan atasından
tevarüs ettiği (miras aldığı), Âdemoğluna karşı hissettiği müthiş kindir içini
kaplayan, kim bilir.
O
halde Şeytan çıkarma zamanı da gelmiş demektir. Ve ciddi olarak artık bu
beladan nasıl kurtulacağımızın veya da sadece yazıp çizmekle
kurtulamayacağımızın hesabını da iyi yapmak gerekiyor biran önce. Şeytan
ruhlarımızı da mundar etmeden, çok Sayın muhalefet! Bilmem anlatabildim mi?
Serendip Altındal
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder