Farklı formatlarda ve
perspektiflerde ortaya konulan Ortadoğu Projesi veya Stratejisinin anlam ve
kavramlarından çıkan tek sonuç; bilhassa da petrol ve ağır madde zengini Ortadoğu
Devletlerini demokratik(!) örgütleme başlığı altında, emperyalistlerin sözde himayesi
manzumesinde sömürgeleştirilmelerini hedeflemektir işin özünde.
Yani küresel liberalizm bağlamında bütün
yazı tematiği altında sunulan karalamaların ‘oğlum sana söylüyorum gelin sen
anla’ mantığıyla yorumlanmasını gerektiren tek neden aslında budur. Öyleyse
uzun laflara hiç gerek yoktur. O halde insanlığın kurtuluşu masalıyla, bütün sömürge
olarak görülen Devletlerin uluslarından soyutlanarak, istihsalatlarının tek bir
Küresel Devlet sembolü altında kartelleştirilmesinin açılımı da budur.
Yani tek bir başat patron Devletin ve
avenesinin güdümünde yeni bir bilim kurgu senaryosu biçilmektedir Dünyanın geri
kalanına. Kıssadan hisse gerekirse, ‘ye kürküm ye’ anlayacağınız. Ne ki bu
düşünce yoğunlaşırken; Breksitle ilk çatlak, AB’nin temel direği olan İngiltere’nin
topluluktan ayrılması nedeniyle, AB çatısında büyük hasara yol açtı. Bu ani
ayrılışı eski tüfek İngiliz’in boşuna yapmayacağını bilen diğer AB’liler de artık
sıraya gireceklerdir herhalde.
Bu nedenle de Ortadoğu’da devamlı
sıcak tutulan savaş siyaseti, bütün Ortadoğu ulus Devletlerinin ortak
bağımsızlıkları bağlamında, vakit geçirilmeden Avrupa ve USA’ya yeni bir karşı
projeyle ihraç edilmelidir. Bu Proje elbette Rusya, Çin, Hindistan vb diğer Asya
Devletleri tarafından da ortak menfaatleri doğrultusunda desteklenmelidir. Bu hattı
müdafaa Projesine PARABOP, ABOP, BBOP, EXTBOP, XBOP vs ne ad verilirse artık, nasılsa
yakışacaktır.
Aynı paralelde bu Projenin Türkiye’mizi
de 18 yılın acı tecrübelerinden sonra nihayet ve yeniden, kuruluş ilkelerimizide
revize edeceğine olan inancım büyüktür. Yeter ki Doğulu dostlarımız da bu
Projenin önem ve aciliyetini gelecek müktesebatları bağlamında idrak edebilmiş
olsunlar.
Herhalde bu kaçınılamaz gerçeği
gören çakal İngiliz de bir an önce kısmen oluşmuş, tamamı da yolda olan yeni Doğu
Birliğindeki yerini almaya özen göstermektedir mutlaka. Ve diğerlerinden her
zamanki gibi yine bir adım önde olacaktır kuşkusuz. Yani vaktiyle Doğudan kopya
edilen uygarlık yine oraya dönecektir sonunda.
İsrail denen ülke aslında Ortadoğu’daki
bir Amerikan üssüdür. Çünkü kâr-zarar ikilemini hayat felsefesi edinen Musevi
genetiğinin, Devlet denen mefhuma ihtiyacı yoktur aslında. O nerede olsa yaşar.
Hem de üretim araçlarından gerçek payını hemen alarak, herkesten de çok daha
iyi yaşar. Hal böyle olunca da Devlet aidiyeti kendisini o Devlete zorunlu ve de
sorumlu kılar ki bu Yahudi fikriyatına ters düşer.
Bugün Yahudi’nin esas gücü, Amerikan
Federallerinin her birinde, Amerikan varlığı olan Doların hakimiyetini elinde
tutuyor olmasında yatar. Dolayısıyla İsrail’in Ortadoğu’dan tasfiye edilmesi,
yeni bir Genosit demek asla olmaz. Ve bu işlem uluslararası antlaşmalarla da
kan dökülmeden yapılabilir. Ve netice de sadece Amerikan üssü elimine edilmiş
olur. Böylelikle de USA, İsrail üssü olmadan Ortadoğu da asla bir varlık
olamaz.
Yahudi’ye
mal edilen Amerikan fitnesinden kurtulan sadece Ortadoğu Devletleri değil,
bağlamında bütün Dünya yeniden huzur bulacaktır. Şayet bu olmazsa emin olsunlar
ki bütün iş birliği yaptığı uluslara zarar veren Amerikan fitnesi, bu defa kendi
üstlerine yıkılacak olan İsrail’deki Museviler, sonunda kabaran faturayı ödemek
zorunda kalacaklar ve aslında hep günahsızları bulan kıyam da kaçınılmaz
olacaktır.
Mutlu değiliz, asayiş berkemal, hukuksa
arada bir uğruyor, çocukları aç olan işsiz babalar kendilerini yakıyor, cinnet
halindeki ana ve babalar çoluk çocuk telef oluyor, işsizlik, yokluk üstüne de enflasyon
memleket boyu. Muhalefet ise çözümü halktan bekliyor. Halk ihtilal mi yapsın.
Onun için bile Türk milletinin kut ölçülerinde, Atatürk gibi bir lidere ihtiyacı
vardır. Yani lideri olmayan İhtilal, İhtilali olmayan devrim ve devrimi olmayan
İnkılapsa asla olamaz.
Bakın
bir tek adam bile topunuza yetiyor. Şayet Atatürk hamurunda bir lider
çıkaramayacaksanız en iyisi toptan istifa edin. En azından Dünya tarihine ve tek
bir muhterisle baş edemeyen muhalefet olarak da Guinnes rekorlar kitabına geçersiniz.
Almanya da yine ve yeni bir Türk
katliamı yapıldı. Genç bir rasist Türk kafelerini ziyaret ederek orada bulunan
Türkleri tarıyor. Yine günahsız Türkler, aklını kıçında taşıyan bir sapkın
tarafından telef ediliyor. Bu meczubun kendine göre, salt bir rasist eylem olan
olayı perdeleyerek, sözde yabancı düşmanlığına saptıran bir akıl tutulması da
var.
O halde bu soytarıya soralım: Senin
ülkende eski jenerasyonlar ‘wie Du Mir, so Ich Dir’. Biz de ‘kendine yapılmasını
istemediğini başkasına yapma’ deriz. Anlaşılan sizlerin bu bilgeliklerden hiç
nasibiniz olmamış. Sizler samanlıkta büyüdünüz herhalde. Şayet yediğin bu herze
bütün yabancılara karşı bir protesto eylemi idiyse vurdukların, başka
yabancılarla adil bir karışım olmalıydı ki bizi de ikna edebilesin.
Öyle
ya Almanya da sadece Türkler yabancı değil. Yoksa birileri mi seni bu
provokasyona tetikledi de Müslüman Türkleri bilhassa seçtin. Ya da bu eylem
ancak, tarihi Türk korkusunun temelinde yattığı ruhsal bir cinsel sapıklıkla cevabını
bulur. Her ne ise.
Yalnız sen ve senin gibiler çok iyi
bilmelidir ki Türk kimseye benzemez. Çünkü onun emmioğulları yetişinceye kadar
bir çoğunuzun da bir hayli kanı dökülür. Türk yüreği geniştir ve orada hepinize
yer vardır. Zira korku tanımaz, özgüveni tamdır. Lakin o yüreği de sakın karşınıza
almayın. Zira bu hiç tavsiye edilmez…
Serendip
Altındal