Barzani, yandaş medya kalemleri, iş
dünyası, Erdoğan ve AKP’si, ayrıca tüm emperyal fonlamalı STK’lar, İsrail+ABD
koridoru meselesinde, emperyalist menfaatleri destekleyen ortak bir işbirliği
içerisindedirler. Bakmayın siz dışarıya verdikleri ikircikli vatansal ağızbirliği
mesajlarına. Ne yapsaydılar, kendilerini ihbar edemeyeceklerinden ellerindeki
tek vatan kozunu kullanıyor, onunla aldatıyor işte bu zavallı bağımlılar.
Herifçioğlu referandum için oyunu
kullandı bile, Trump’ın kadim dostundan(!) ise tık yok. Sizce en azından bir
müzik notası vermeye kalkar mı acaba? Sorma ve aklının ucundan bile geçirme.
Sormaya bile kalksan, sana da bir FETO(Ö) çuvalı geçirirler nasıl olsa.
Erdoğan’ın son ABD gezisi ertesindeki,
misafirle ev sahibi arasındaki alışıldık tebligat tutarsızlıklarının peş peşe
sergilenmesi, geçen yazımda da belirttiğim gibi, tam bir orta oyunu ve enayi
kapanıdır. Bırakın restleşmeyi, hatta üstüne de yok haliyle para bile ödedi.
Uçak falan aldı ya, nerelere uçacaksa bu uçaklar.
Ve bununla bir kez daha
anlıyoruz ki şimdi de bu oyuna, etkisizleştirilmiş ve milli özerkliğini
örümceğin ağına kaptırmış TSK da dâhil edilmiştir. Sonucu önceden beklendiği(!)
gibi, istenen tebligatlarla göstermelik çıkmış olan MGK kararları da, bu görüşümüzün
teyidi olmuştur.
Şimdi bir de üstünde Kemalist İslam yazan
ABD fonlu reklam balonu havaya fırlatılmıştır. Bu yeni AKP balonu ne kadar ve
kimleri ikna edici olur, meraklılarına sormak gerekir. Zira özdeş Kemalist, daha
önce de Müslüman olduğundan, bunun nasılsa kendisi için havalanmadığını bilir.
Öyle
ya İslami Kemalist ne demekse! Yoksa bizim Kemalist, daha önce İslam (Ehli
Beyt) inancını tanımıyordu da şimdi mi – yani AKP ile – iman yolunu buldu demek
isteniyor acaba? Oysa tam tersi, AKP ve kendisini taşıyan cemaatler eliyle
gerçek İslam, Vatikan kokteyline dönüştürülmedi mi?
Bu bağlamda da Şeriat Ticaniliği,
İslami bir temele mi lehimlenmeye çalışılmaktadır. Vatikan’ın Batı emperyalizmi
içinde aynı projenin, yüzyıllardır var olduğu, konu eskidiğinden artık
tartışılmıyor bile. Yine de eskiciye yağmur yağdırarak geçimini sağlayan zihniyetin
elan iktidarda olduğu düşünülürse, konunun tazelenmesine de asla şaşırmamak
gerekir. Ne ki nasıl kabul edilirse edilsin, bu noktada bizi katıksız özeğinde
saf Kemalistlerin, birleşik tek yumruğunun ezici ağırlığının yaratacağı balans
değişikliği ilgilendiriyor sadece.
Anlaşılan odur ki AKP artık
altındaki nevale yüklü; ama metal yorgunu ve arızalı kamyonunu ilerdeki viraja
kadar bile itecek gücü kalmadığı ve İktidarda buna rağmen her ne pahasına
kalabilmek için, kadim dostları(!) telkiniyle, arkasına Kemalist gücü de almaya
kalkıyor, tabii yersen.
Mutlaka
Perinçek de bunu biliyor; ama şimdilik söyleyemiyor herhalde. Belki de ilk
rampada birilerine çelme takmayı düşünüyor olabilir, kim bilir. Bak bu da sana
son opsiyon ona göre kardeş! Ve bil ki Erdoğan şimdilerde İktidarının en zor
günlerini yaşıyor. Çünkü aşağı baksa sakalı, yukarıda ise bıyığı, bilmem
anlatabildim mi?
Vaktiyle Erdoğan gelirken veya
getirilirken, tarafında olanlara, giderken ya da gitmek zorunda kalırken, o da
Kemalist olur gider nasılsa demiştim. İşte şimdi bu görüş, zorunlu olarak
havaya fırlatılan Kemalist İslam balonuna da ışık tutacaktır sanıyorum.
Diğer yanda İsrail ve Pentagon
hegemonyasının egemen olduğu İsrail-Amerika’sının, Avrasya kapısındaki
Kürdistan çaputlu yeni üssü, kurulmaya yaklaşıyor. İleride Türkiye’miz dışında Rusya,
Suriye, Irak, Iran, Avrasya ve uzak Asya güçleri için de büyük bir tehdit
oluşturacak olan salt İsrail-ABD Kürdistan düşüncesine dahi, bu güçlerin daha
ne kadar tahammül edebilecekleri ayrı bir merak konusudur. O halde diyebilir
miyiz ki artık büyük patlamaya çeyrek kalmıştır. Veya haydi Abbas vakit
tamamdır…
Sinsi örümceğin ağındaki muhalefet
partilerinin durumu da hiç kafanızı karıştırmasın. Çünkü örümcek bitince, ağı
filan da kalmaz ortada. Nereden mi biliyorum? Zira sıkça örümcek yuvalarının
oluştuğu bahçeli evimizde, temizlikten sonra bir daha ki temizliğe kadar
örümceği de ağı da kalmıyor artık ortada. Hiç unutmayalım ki; evini sık
temizleyemeyen yaşlı veya engelli insanların ya da doğuştan tembel, pasaklı
olanların evlerine bile girerken, bu tiksindirici ağları elinizle açmak zorunda
kalabilirsiniz. Yani bu konu onları alakadar eder doğrudan.
Hegemonyan, Tiran, Diktatör, terörist,
rasist vs. gibi isim-sıfatları bir kenara koyun. Bütün bu sıfatları tekelinde
bulunduran ve Avrupa’yı 500 yıl kadar kasıp kavuran Engizisyon, 1834 de tarihe
gömüldükten sonra, birlikte gömülen bütün aktif engizisyonistlerin nasıl
öldüklerini, kemiklerinin kalıp kalmadığını bugün soran bile yok artık bu dünyada.
Çünkü özdevimin gerekçesi ve kaynağı sorulmaz. Bundan sonrada sorulmayacağı
gibi, yani vakti gelen hep gidecektir…
Materyal yorgunu İktidar kanadındaki
zorunlu değişimler, emperyalist kontrol merkezinin direktifleri doğrultusunda
yavaş yavaş ve fazla dikkat çekmeden yapılıyor. Dikkat ederseniz adı, konumları
(anakent Belediyeleri vs.) itibarıyla en
fazla spekülasyonlara karışanlar öncelikli olarak yapılıyor bu değişimler. Topbaş’tan
sonra sıradaki muhtemelen Gökçek olabilir mesela.
Ondan sonra da kademeli olarak sıra,
Parti içinde kuşkusuz alt rütbelerden başlayarak, Başkana kadar dayanacaktır.
Böylece sessiz ve derinden; ama keriz uyandırmadan emperyalistin partisel manda
değişimi tamamlanmış olacaktır. Zira böylesi zorunlu ve acil Hükümet değişimlerinde
fazla gürültü koparmaya, ambiyans oluşturmaya gelmez. Zira bakarsın milliyetçi
cephenin de ayranı kabarır, ortama el atmaya kalkar ki işte bu hiç arzu
etmedikleri bir şeydir.
En iyisi İblis ABD’yi ve liboş
yapısını Dünya ulusları olarak aradan çıkaralım veya büyük ittifaka zorlayalım.
Sonra da her ulus bağımsız ve güçlü olsun, gücü kadar alsın, o kadar da satsın.
Öyle yüksek faizli dış borç falan da yok edilsin. Emisyon da kalksın. Gücü
yetmeyenlere de yeni Birleşik Dünya İttifakı yardımcı olsun.
Ama
gerekirse elbirliği ile bağımsızlığı onaylanan ulus Devlet, Büyük İttifakın
Dünya Barışı ile de ömür boyuna el sıkışsın. İşte tek projede bütün bunlar
halledilmelidir. Dünyanın bundan sonra ki mutlak barışı ve huzuru için, Çin
işte bu projeyi başlatmak istiyor tüm Dünya Ulusları adına. Rusya da buna
‘TAMAM’ diyor. O halde hepimize hayırlı olsun. Yoksa şimdi bize de yine bok
yemek mi düşüyor her zamanki gibi…
Serendip
Altındal