Ulusal
Kanalda Halil Nebiler ile Zekeriya Beyaz Hocanın yaptığı, İslam adına
gerçeklerin yer aldığı tatlı söyleşide ağır; ama çok haklı eleştirilere uğrayan
Fetullah Gülen in, kendi çakma CIA/İslam’ı profiliyle; bugün içine düştüğü
durumdan Türk Milletini sorumlu tutarak, milletimize yolladığı ağır beddualar, şimdiye
kadar ülkemizde sözde İslam adına sürdürdüğü bütün sinsi ve yıkıcı faaliyetlerin
arkasındaki tek neden olan emperyal ABD odaklarının, artık kendisi gibi çaresiz
kalarak havlu attıklarının da göstergesiydi aslında.
Söyleşinin arasında Davutoğlu
konuşmasını da yayınlayan kanalda, FETO ile daha düne kadar koyun koyuna olan
AKP cemaatinin, şimdilerde Ulusa yaptığı her konuşmada, Erdoğan gibi bolca
Kemalist alıntılarla kulağımızın pasını almaya kalkan yeni Eş başkan Davutoğlu
ile de bir kere daha anladık. Ki AKP’nin de zorunlu olarak acilen yapmak
zorunda kaldığı Kemalist U dönüş, kurucuları
olan emperyalistin talimatıyla bitirmeye çalıştıkları Atatürk
VAZGEÇİLEMEZ’inin, kendilerinin de mecburiyeti olduğunu nihayet
anladıklarını da bütün açıklığı ile ortaya koyuyordu aslında. Ne var ki bu çok
saygın biraderlerin şimdi bizi ikna etmek üzere attıkları turlarla, gırtlağına kadar
pisliğe batmış ak yaftalı kara partileri adına vermeye çalıştıkları bu yeni algı
da, bizi ikna edebilmekten yine çoook uzaklardaydı. Veya özetle de, haydi canım
geçiniz!!!
Şimdi de millette neden hala mevcut
olan bu vurdumduymazlık mı sorgulanıyor? Sebep ortada değil mi? Bakın özellikle
de bir toplumda devrimler yapacak en önemli sosyal katman olan orta sınıf ve
gençliğe, hepsinin elinde iphon/pad’ler var. Hepsi kendi âleminde ya (çat)laşıyor
ya da oyun oynuyor veya medyatik âlemlerde sanal gezintilerdeler. Yani kendi
programlarını kendileri yapıyor. Sen istediğini anlat. Yazmak, dijiportaller de
kısa kısa vurdu kaçtılardan öteye geçemiyor. Okumaksa, çoğunlukla haber veya
sayfa başlıkları, yazıların tamamı bile değil. Yolda yürürken, evlerinde
otururken, hatta yemek yerken, muhtemelen tuvalette bile kafaları ellerindeki
aletlerinden kalkmıyor. Aile sohbetleri de bitti artık. Aynı evde ki aile
bireyleri, birbirlerinin ne yaptığından bile habersiz yaşıyorlar neredeyse.
Bambaşka
bir dünyanın içinde ve o dünyanın esiri olmuşlar sanki. Bir Ulus olduklarının
bile farkındalığında olamadıkları ayrı bir gezegende gibiler. İhmale uğrayan,
anne baba ilgisinden yoksun bırakılan çocukları ise kendilerine çoğunlukla
zarar verecek avuntular bulmak zorunda kalıyorlar. Çocuklarının bile ilgi
alanlarının farkında dahi değiller. Kontrolü çoktan kaybetmişler. Ondan sonra
da “bizim çocuk neden böyle oldu, nerede yanlış yaptık acaba”, figanları
başlıyor. Bu yanlışın nedeni olan ve kusur haline dönüşen ihmalin önce
kendilerinden kaynaklandığının farkına da varamıyorlar ne yazık ki. Ve iş işten
geçmiş oluyor maalesef.
Bilgisayar
henüz masadayken bile daha sosyaldi insanlarımız. Ceplere girdikten sonra ise durum
artık iyice zıvanadan çıktı. Sömürgeci emperyallerin
bu sosyal görüntüyü, bilhassa da sömürge olarak gördükleri tüketim ülkelerine, daha
yıllarca önceden planlayıp oturttuklarının nasıl farkında olabilsinler ki.
Şimdi kalkıp sokaktaki adam neden bu kadar duyarsız diye soruyorsunuz. Haydi,
canım geçiniz. Her şeye rağmen ne var ki, dijital iletişimi yaratan akıl,
müşterek düşmanı da kontrol edecek ve dijital gücün kendi nesillerini yok
edecek bir silaha dönüşmesini önleyecek güce sahiptir yine de…
Serendip
Altındal