Seküler, bizatihen de senin ve
ailenin yaşam nedeni olan, iaşe ve ibatenizi sağlayan gerçek dünyanda, şayet ruhani
tarafın, daha ağır basıyorsa; ama ayakların da yere basmıyor olduğundan, aklını
başına acilen toplamalısın artık mümin kardeşim. Çünkü fetbaz emperyalist
vampire, kardeşin sandığın içindeki din tüccarlarını kullanarak senin kanını
emmek üzere, açık bir hedef olmuşsun demektir. Ve bu durumda, daha da ileri
seviyede Fetullah ve diğer fırka liderleri olan Vatikan İmamları tarafından da
iğfal edilerek sapkınlaşıp, önce kimliğinden sonra da vatanından soyutlanmak
tehlikesine karşı da korunmasız kalmışsın demektir.
Başında
15 yıldır varlığını sürdüren Hükümetin ise, mandacın tarafından işte sırf bu nedenle kurulmuştur.
Safında olan yandaşlar ordusundan seç seçebildiğini şimdi, mesela adam
Bismillah dediği ağzıyla senin yani milletin a… na da koyuyor, diğerleri istiflerini
sıfırlamak ya da sağ elleriyle oluşturdukları paralelleri, sol elleriyle
asimile etme peşindeler. Sen ise, böylesi
karışık cins ve türlerden oluşan bir cemaatle aynı safta namaza duruyor ve de Allah’ından
utanmadan bir de şefaat dileniyorsun.
Acep
nasıl bir Müslümansın sen be birader. ‘Sana boşuna mı
akıl ihsan ettik‘ diyen Allah’ı veya aynı şeyleri bizzat aktarmış olan
Hz. Muhammed’i, sanki işitiyor gibiyim. Hiç Kuran da okumadın mı sen. Ya da
Arapça anlamıyorsun diye, birileri seni fena şişirdi herhalde. Atatürk’ün de el
kitabı olan Türkçe Kuran’ı, anlayarak oku o halde. Anlayınca nadim olup belki
de bilmeden işlediğin günahlarından da affa uğrarsın. Her ne kadar bilgisizlik,
suçun affına neden olmasa da…
Gün
gelir saat çalar, kurt ulur, çölde kervan Anadolu da asker yürür. İşte bizim
asker de yola çıkıyor artık yavaş yavaş. Şafak atarken karşı dağlarda,
hayvanatı beşer bir anda pür dikkat kesildiler. Artık itine de, bitine de,
Haydar’ına da tamam garı çekmek vakti geldi de
geçiyor bile neredeyse. Yürü yiğidim, kim tutar ki seni!
Hudutta
yığın yapacaksın, öncülerini içeri
salacaksın. PYD nam emperyalist işgalcileri de, ABD&AB menşeli oldukları
için esasen ikirciklidirler. Yani kumaşları aynıdır. Ve bu tabansızlar, şimdi kıçları
da gerildiğinden, Esad’ın da kucağına oturacaklarını beyan edince ne olacaktır.
Alenen bizim müktesebatımızı tehdit ediyor konuma gelmiş, IŞİD, PYD, PKK
ittifakına, ‘tamam, dediğiniz gibi olsun’ mu diyecektir veya demesi mi istenmektedir
Türk varlığını temsil eden Türk Ordusunun.
Evet,
hal bu noktaya gelince ne olacaktır. Esad’dan takviye almak, Rus’tan da almak
demekse, bu da bizim onlarla yine Papaz mı olacağımızı gösterir veya öyle
olması mı istenmektedir. ‘wait and see’ o zaman Coni Volkır. Ve sana da kısaca
denir ki; ‘bırak bütün bu numaraları da adam gibi kendin çık karşımıza o zaman.
Biz zaten karşındayız.’ Delikanlıyı arada bulasın. Buna başka da bir alternatif
bulamıyorum doğrusu. Yani kısaca ‘ya işine gelir ya da işine gelir’ Coni
milleti. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti hudutlarının tamamen kontrolünü eline almak
zorundadır ve bunda da gecikmiştir aslında.
Aslında
TSK’nın dimdik ayakta olduğunu ve ‘ben buradayım’
dediğini ortaya koyan Cerablus yıldırım harekâtı, TSK’mızın Ordu Millet
yapısının 15 Temmuz gibi böyle ufak tefek it kaklarla asla yolundan
saptırılamaz ve gücünde de en ufak bir kayıp oluşturulamaz olduğunu, yedi
düvele bir kere daha göstermiştir. Buradan da, ayrışımsız ve somut olarak tekrar
noktalanır ki; TSK’nın kurulu düzeneği ile ve bilhassa da jeopolitik küresel
koordinatlarımız nedeniyle, Gata’sından, YAŞ’ına, Askeri Liselerine, kısaca temelinden
çatısına kadar hiçbir organı ile zinhar oynanmamalı ve bunlarla ilgili bütün yanlış KHK kararları da acilen yok hükmünde
sayılmalıdır.
Biz
Türk Ordu Milleti olarak, ya Allah, Bismillah deyip de ayağa kalmışsak, işi
bitirmeden veya kendimiz bitmeden de asla oturmayız, daha doğrusu da oturamayız.
Çünkü bu gen yapımıza aykırı olur, ona göre. Ki adın, kimliğin, külliyatın ne
olursa olsun o saatten sonra da vız gelir bize artık, bilesin.
Bir
rivayete göre de Erdoğan gerekirse veya başka da bir olasılık kalmaz ise;
yüreğini kaplayan ve onda tarifsiz bir karabasan haline gelmiş olan kendi
varlık korkusu - yani bir gün karatahta önünde açık hesaba çıkarılacağı korkusu
- yüzünden, yeni bir devlet kurmaya da kalkabilir deniyor. İyi de nerede
kuracaktır bu devletini, Kaf dağlarının arkasında, ardıç kuşlarının melediği,
bülbülün havada öttüğü, hamsinin gökten tavaya düştüğü topraklarda kuracaksa
mesele yok. Arkasına alacağı millete de bu revadır ve yakışır hani. Bir tane de
yetmez hatta bir düzüne kursun.
Ne
ki, bu devlet Türk evladının vatanı, Atatürk mirası Türkiye Cumhuriyetinin
misak ı millisi olan Anadolu toprağının üstünde kurulacaksa, hiç tavsiye
edilmez. Zira, sonra müstevlinin kendi cenaze marşı da erken çalınmak zorunda
kalınır. Valla böyle öngörüyor bende ki yükselen akıl. Sendeki ne der bu işe
onu bilemem tabiatıyla da aziz kardeşim…
Serendip
Altındal