İşin ruhuna daha uygun
olacağı düşüncesi ve bazı dostların arzusu nedeniyle; Vatan
Birliği Kurultayında Sayın Perinçek’in, ulu önderi çağrıştıran ve gönüllerimizi
fetheden muhteşem açılış konuşmasını, yukarda ki, yazının başlığı da olan
adresten, sadece konuşmanın tamamı halinde tekrar dikkatlerinize sunuyorum.
Çünkü tam da en fazla
ihtiyaç duyulan bir zamanda, hayati önem taşıyan böyle bir milli fazilet
bildirgesinin, bu vatanın gerçek evlatları tarafından defalarca, bilhassa da iç
kulaklarıyla dinlenmesini ve de etraflıca yorumlanarak sahiplenilmesini,
şiddetle tavsiye ediyoruz.
Çünkü Genel seçimlerde,
vatandaşlarımızın ellerini vicdanlarına basarak ve bazılarının da o kahrolası
kararsızlıklarını, düşmana yaramaması adına çöpe de atarak, oylarını bu defa
bizatihi sandık başında tam kadro halinde ve nihai yorumlarıyla tarafsız
kullanmaları gerekmektedir. Ama iç seslerini dinleyerek, içinde, emperyalistle
birlikte ülkeyi iliklerine kadar soyan iktidar partisi olmayan bir ABC
analizinden de süzerek seçimlerini yapmaları; milli birliğimizin beşeri
mevcudiyeti bağlamında, artık son kurtuluş çaresi olmuştur da ondan.
Bir hatırlatmada daha
bulunmak elzem olmuştur. 7 Haziran da seçmeni de muhtemel zanlı haline
getirebilecek ve üstüne karabasan gibi çökecek olan ve aslında bir Molotof
meselesi olmayan, faşist melanetin günah çocuğu 'iç güvenlik yasasının', neden
seçimlerden önce iktidar partisi tarafından tekme tokat geçirilmeye
kalkışılmasında ki kerameti(!) aynı bağlamda anlamaya çalışmakta yarar vardır.
Vatan Partisi yerine Vatan Birliği başlığını kullanmak nedeni ise, son
olumsuz, karanlık AKP'li yıllarımız ve mevcut kadrolarda, bolca görülen dirayetsiz
siyasi örneğin umutsuzluk veren görüntüsü olmuştur. Ve bu bağlamda ülkesinin
başına ne geldiyse emperyalist beslemesi partiler ve siyasilerinden geldiğinin
bilincindeki özgün vatandaş bireyler olarak, bizde oluşan PARTİ alerjisiyle, geleceğimize partiler üstü
bakmanın bize daha fazla güven veriyor olmasıdır. Esasen bu husus da bizi daha
fazla ısıtıyor ve daha fazla da bütünleştiriyor, biline.
İddia ediyorum ki, Vatan Birliğinin kuruluşundan sonra, bu yasanın acilen
seçimlerden önce yasallaştırılması, iktidar partisi için daha da bir öncelik
kazanmıştır. Yani muhalefetin geri kalanı için olmasa da, aniden zuhur eden Vatan Birliğine gittikçe artan katılımlar nedeniyle,
koltuklarını kaybetme korkusuyla uykuları kaçan iktidar partisi için, tahmin
ettiğiniz gibi bu yasanın aciliyeti, daha da bir önem kazanmıştır.
Öyle ya, yaşam
karakteristiği haline getirdiği mutat rüşvetler, dijital manipülasyonlar ve
sandık soygunları bağlamında, AKP rozetli eşkıyanın engelsiz, eliyle
oluşturduğu çakma yasalarını da arkasına alarak, bu defa kaba kuvvetle de
sahaya çıkması ve bütün kozlarını kullanarak, 12 yıllık haramiler saltanatını,
bugüne kadar olduğu gibi yine her ne pahasına korumaya kalkması gerekmiyor
mu(?)...
Bense bir Kemalist eski
CHP'li olarak; konu milli müktesebat olunca, salt particiliği elimin tersiyle
bir kenara iterken; ama yine de biraz kıskanarak, yeni Vatan
Birliğine mütevazı katkımı, bütün kalbim, samimiyetim ve büyük bir
umutla vermeye çalıştığımı ifade etmek istiyorum. İnşallah da yüce milletim ve
aziz vatanım adına, bütün beklentilerimiz ve emeklerimize değecektir.
Çünkü Vatan Birliği muhalefet değil, bilakis yüce
milletimizin ulu tarihinde ihtiyaç duyduğu her zaman, defalarca ve zaferlerle
kullandığı en müktesep hakkıdır. Diğer muhalefet kanallarında ise milli
birliktelik adına, hala tık çıkmadığına ve bize güven veren bir durum
değişikliği de olmadığına göre; müstevliler ve emperyalistler karşısında tam
bağımsız milli birliğimizi, bu defa, Kuvayı milli yürekleriyle temsil
edeceklerine inandığımız, İsviçre Fatihi Perinçek ve silah(kader) arkadaşlarına
tamamen güveniyoruz.
Ve çok geniş bir açıda
görüp anladığımız ise; siyaset yolunun milli müktesebatımız bağlamında artık
tamamen tıkanmış olduğu ve bundan sonra, hangi nedenle olursa olsun, milli
birliğin dışında kalan salt bir parti siyasetiyle ve kendi özeğimize dönmeden,
stratejik konumu çok daha değer kazanmış olan misakı
millimizde, aynı kafayla artık hiç bir yere varamayacak olduğumuzdur.
Bir başka ifadeyle de;
artık Türkiye’nin Türklere bırakılamayacağı noktasına kendimizi, maalesef kendi
elimizle taşımış olduğumuzdur. Yani kendim ettim, kendim buldum da denebilir bu
duruma. İşte artık buna göre düşünün Hanımlar, beyler ve Paşalar. Kurtuluşumuz
da HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ, başkasından da yardım gelmeyeceğine göre, yine kendi
elimiz, emeğimiz ve hasletlerimizle olmak zorundadır...
Bu arada iyi ve
beklediğimiz bir haberse; Süleyman Şah Karakolunda koruma görevlisi
askerlerimizin, arzuları hilafına, Işid adlı yeni Haçlı haramiler çetesinin
zorunlu ve tutuklu misafirleri oldukları haberi duyulmuştur. Bunun üzerine
hepsinin bir arada hatırlarını sormak ve bir acı kahvelerini de içmek üzere,
mütevazı bir özel kuvvetler taburumuz, aniden ziyaretlerine gitmiştir.
Yiğitlerimizin ziyaretleri boyunca, nezaketen de olsa;
kendilerini karşılayabilecek ve her fırsatta videokasetlerine boy boy, canlı
cansız kelle pozları veren Işid yaftalı, silahsız mazlum kasabı, kara çarşaflı
erkek bozuntuları da ortalıkta gözükmüyorlardı ne hikmetse. Bizim çocuklar
peçelilerle oynaş tutamadan, tutuklu oldukları söylenen askerlerimizi, tam da
beklediğimiz üzere hiç bir engelle karşılaşmadan, kaptıkları gibi de ülkelerine
beraberlerinde getirip ailelileriyle buluşturmuşlardır.
Nerelerdeydiler Işid
denen ve çoğunluğu sünnetsizlerden oluşan yeni Haçlı çapulcular kervanı acaba o
sıralarda? Uyuduğu sanılan; ama aslında sadece kendi saatini bekleyen
TSK'mızın, bu arada herkese bir anda ve çaktırmadan verdiği mesajı, dost ve
düşmanla birlikte bizler de almış olduk böylece. Yani Türk askeri, Ortadoğu’nun
etekli dansözü olamayacağını yedi düvele şakayla karışık bir kere daha hatırlatmıştır.
Verilen mesajı almış olduklarını düşünüyoruz. Ve bu arada bizim çocuklarla en azından bir kılıç kalkan oynaması beklenen Işid tayfası da nedense ortada yoktu. Valla çok ayıp oldu onlara ve yandaşlarına, karizmayı da fena çizdirdiler hani...
Verilen mesajı almış olduklarını düşünüyoruz. Ve bu arada bizim çocuklarla en azından bir kılıç kalkan oynaması beklenen Işid tayfası da nedense ortada yoktu. Valla çok ayıp oldu onlara ve yandaşlarına, karizmayı da fena çizdirdiler hani...
Diğer yanda ise, kalktığımız yere tekrar oturmamak
üzere müşterek harekât saatimizi de hasretle beklerken, Vatan Birliği'nin sinesinde buluşanların, şimdi bütün milli
güçlerimizi ihtiva eden tam desteğimizi arkalarında hissetmelerini ve asla da
yalnız bırakılmamaları gerektiğine inanıyoruz...
Serendip Altındal