23 Şubat 2015 Pazartesi

MUHTEŞEM AÇILIŞ KONUŞMASI..


            İşin ruhuna daha uygun olacağı düşüncesi ve bazı dostların arzusu nedeniyle; Vatan Birliği Kurultayında Sayın Perinçek’in, ulu önderi çağrıştıran ve gönüllerimizi fetheden muhteşem açılış konuşmasını, yukarda ki, yazının başlığı da olan adresten, sadece konuşmanın tamamı halinde tekrar dikkatlerinize sunuyorum.

            Çünkü tam da en fazla ihtiyaç duyulan bir zamanda, hayati önem taşıyan böyle bir milli fazilet bildirgesinin, bu vatanın gerçek evlatları tarafından defalarca, bilhassa da iç kulaklarıyla dinlenmesini ve de etraflıca yorumlanarak sahiplenilmesini, şiddetle tavsiye ediyoruz.

            Çünkü Genel seçimlerde, vatandaşlarımızın ellerini vicdanlarına basarak ve bazılarının da o kahrolası kararsızlıklarını, düşmana yaramaması adına çöpe de atarak, oylarını bu defa bizatihi sandık başında tam kadro halinde ve nihai yorumlarıyla tarafsız kullanmaları gerekmektedir. Ama iç seslerini dinleyerek, içinde, emperyalistle birlikte ülkeyi iliklerine kadar soyan iktidar partisi olmayan bir ABC analizinden de süzerek seçimlerini yapmaları; milli birliğimizin beşeri mevcudiyeti bağlamında, artık son kurtuluş çaresi olmuştur da ondan.

            Bir hatırlatmada daha bulunmak elzem olmuştur. 7 Haziran da seçmeni de muhtemel zanlı haline getirebilecek ve üstüne karabasan gibi çökecek olan ve aslında bir Molotof meselesi olmayan, faşist melanetin günah çocuğu 'iç güvenlik yasasının', neden seçimlerden önce iktidar partisi tarafından tekme tokat geçirilmeye kalkışılmasında ki kerameti(!) aynı bağlamda anlamaya çalışmakta yarar vardır.

            Vatan Partisi yerine Vatan Birliği başlığını kullanmak nedeni ise, son olumsuz, karanlık AKP'li yıllarımız ve mevcut kadrolarda, bolca görülen dirayetsiz siyasi örneğin umutsuzluk veren görüntüsü olmuştur. Ve bu bağlamda ülkesinin başına ne geldiyse emperyalist beslemesi partiler ve siyasilerinden geldiğinin bilincindeki özgün vatandaş bireyler olarak, bizde oluşan PARTİ alerjisiyle, geleceğimize partiler üstü bakmanın bize daha fazla güven veriyor olmasıdır. Esasen bu husus da bizi daha fazla ısıtıyor ve daha fazla da bütünleştiriyor, biline.


            İddia ediyorum ki, Vatan Birliğinin kuruluşundan sonra, bu yasanın acilen seçimlerden önce yasallaştırılması, iktidar partisi için daha da bir öncelik kazanmıştır. Yani muhalefetin geri kalanı için olmasa da, aniden zuhur eden Vatan Birliğine gittikçe artan katılımlar nedeniyle, koltuklarını kaybetme korkusuyla uykuları kaçan iktidar partisi için, tahmin ettiğiniz gibi bu yasanın aciliyeti, daha da bir önem kazanmıştır.

            Öyle ya, yaşam karakteristiği haline getirdiği mutat rüşvetler, dijital manipülasyonlar ve sandık soygunları bağlamında, AKP rozetli eşkıyanın engelsiz, eliyle oluşturduğu çakma yasalarını da arkasına alarak, bu defa kaba kuvvetle de sahaya çıkması ve bütün kozlarını kullanarak, 12 yıllık haramiler saltanatını, bugüne kadar olduğu gibi yine her ne pahasına korumaya kalkması gerekmiyor mu(?)...          


            Bense bir Kemalist eski CHP'li olarak; konu milli müktesebat olunca, salt particiliği elimin tersiyle bir kenara iterken; ama yine de biraz kıskanarak, yeni Vatan Birliğine mütevazı katkımı, bütün kalbim, samimiyetim ve büyük bir umutla vermeye çalıştığımı ifade etmek istiyorum. İnşallah da yüce milletim ve aziz vatanım adına, bütün beklentilerimiz ve emeklerimize değecektir.

            Çünkü Vatan Birliği muhalefet değil, bilakis yüce milletimizin ulu tarihinde ihtiyaç duyduğu her zaman, defalarca ve zaferlerle kullandığı en müktesep hakkıdır. Diğer muhalefet kanallarında ise milli birliktelik adına, hala tık çıkmadığına ve bize güven veren bir durum değişikliği de olmadığına göre; müstevliler ve emperyalistler karşısında tam bağımsız milli birliğimizi, bu defa, Kuvayı milli yürekleriyle temsil edeceklerine inandığımız, İsviçre Fatihi Perinçek ve silah(kader) arkadaşlarına tamamen güveniyoruz.

            Ve çok geniş bir açıda görüp anladığımız ise; siyaset yolunun milli müktesebatımız bağlamında artık tamamen tıkanmış olduğu ve bundan sonra, hangi nedenle olursa olsun, milli birliğin dışında kalan salt bir parti siyasetiyle ve kendi özeğimize dönmeden, stratejik konumu çok daha değer kazanmış olan misakı millimizde, aynı kafayla artık hiç bir yere varamayacak olduğumuzdur.

            Bir başka ifadeyle de; artık Türkiye’nin Türklere bırakılamayacağı noktasına kendimizi, maalesef kendi elimizle taşımış olduğumuzdur. Yani kendim ettim, kendim buldum da denebilir bu duruma. İşte artık buna göre düşünün Hanımlar, beyler ve Paşalar. Kurtuluşumuz da HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ, başkasından da yardım gelmeyeceğine göre, yine kendi elimiz, emeğimiz ve hasletlerimizle olmak zorundadır...



            Bu arada iyi ve beklediğimiz bir haberse; Süleyman Şah Karakolunda koruma görevlisi askerlerimizin, arzuları hilafına, Işid adlı yeni Haçlı haramiler çetesinin zorunlu ve tutuklu misafirleri oldukları haberi duyulmuştur. Bunun üzerine hepsinin bir arada hatırlarını sormak ve bir acı kahvelerini de içmek üzere, mütevazı bir özel kuvvetler taburumuz, aniden ziyaretlerine gitmiştir.

      Yiğitlerimizin ziyaretleri boyunca, nezaketen de olsa; kendilerini karşılayabilecek ve her fırsatta videokasetlerine boy boy, canlı cansız kelle pozları veren Işid yaftalı, silahsız mazlum kasabı, kara çarşaflı erkek bozuntuları da ortalıkta gözükmüyorlardı ne hikmetse. Bizim çocuklar peçelilerle oynaş tutamadan, tutuklu oldukları söylenen askerlerimizi, tam da beklediğimiz üzere hiç bir engelle karşılaşmadan, kaptıkları gibi de ülkelerine beraberlerinde getirip ailelileriyle buluşturmuşlardır.

            Nerelerdeydiler Işid denen ve çoğunluğu sünnetsizlerden oluşan yeni Haçlı çapulcular kervanı acaba o sıralarda? Uyuduğu sanılan; ama aslında sadece kendi saatini bekleyen TSK'mızın, bu arada herkese bir anda ve çaktırmadan verdiği mesajı, dost ve düşmanla birlikte bizler de almış olduk böylece. Yani Türk askeri, Ortadoğu’nun etekli dansözü olamayacağını yedi düvele şakayla karışık bir kere daha hatırlatmıştır. 

            Verilen mesajı almış olduklarını düşünüyoruz. Ve bu arada bizim çocuklarla en azından bir kılıç kalkan oynaması beklenen Işid tayfası da nedense ortada yoktu. Valla çok ayıp oldu onlara ve yandaşlarına, karizmayı da fena çizdirdiler hani...


            Diğer yanda ise, kalktığımız yere tekrar oturmamak üzere müşterek harekât saatimizi de hasretle beklerken, Vatan Birliği'nin sinesinde buluşanların, şimdi bütün milli güçlerimizi ihtiva eden tam desteğimizi arkalarında hissetmelerini ve asla da yalnız bırakılmamaları gerektiğine inanıyoruz...

Serendip Altındal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder