Onlar kendi algılarını yaratmakta olsunlar, diğer yanda 2015 Şubat rüzgârı
bize farklı algılar da taşıyor ama. Şöyle ki; farklı izlenimlerden çıkan
sonuçlara göre, AKP bünyesinde muhafazakâr, aklı başında, ulusalcı, gelenek,
görenek sahibi siyasilerden oluşan ve merkezi ağırlıklı bir çekirdek grup,
köşeye sıkıştırıldığını hissediyor olsa ki, bir zamanlar hep birlikte
salladıkları muhalefetten, birden neredeyse yardım aramaya başladılar.
Onların içinde
bulundukları şartların oluşturduğu sıkıntıya, aslında tarafsız birisi bile hiç
zorlanmadan empati oluşturabilir. Dünün meclis üyesi, şimdilerin saraylısı
Erdoğan'ın her ne pahasına olursa olsun, yeni siyasi iktidar süreci avansına
ihtiyacı, hepsinden daha fazladır aslında. Eskiden Saraylı tabiri asiller için
kullanılırdı. Şimdi ise ayağa düştü görüldüğü üzere.
İşte bizim yeni saraylı
çok iyi biliyor ki, iktidardan düştüğü gün, yüce divanda hesap vermeye
başlayacaktır. Esasen bu nedenle de beş veya on yıllık, orta sahada çok daha serbest
oynayabileceği yeni bir uzatmayı, muhayyel başkanlık ihtirasının arkasına
gizleyeceği açıktır. 10 sene bu dile kolay. Kim öle, kim kala. Yoksa Sultanlık
multanlık bahanedir. Ortadoğu ve küçük Asya'nın Sultanlardan neler çektiğini ve
bu eski dolmanın, çakması da olsa Demokrasiyle tanıştıktan sonra, hedef
bireyler tarafından artık hiç yutulmayacağını, kendisi de çok iyi bilmektedir
şüphesiz.
Ne var ki arkasındaki
emperyalist oyun kurucularının da, aynı uzatmaya ve dolayısı ile de kendisine
şiddetle ihtiyaçları vardır ve de bu durumun farkındadır anlayacağınız. Yani
oyun daha başından itibaren ikili anlaşmalıydı ve öyle de devam edecektir.
Bakmayın siz bizimkinin antiemperyalist tuluatına, usta oyuncudur kendileri.
Kazlarını nasıl yolacağını iyi bilir kuşkusuz.
Bu oyun, tabiatıyla da
bizim cenahta cambaza bak diyen dizi meraklılarının, ilgiyle izledikleri sürece
devam edecektir de. Şimdi Haziran ayında bir devre arası vardır. Umarız ikinci
devrede roller ve mevkiler değişir. Şayet bu devre aynen başladığı gibi devam
ederse, sonuç bütün oyuncular ve izleyiciler adına öngörülemez neticeleri de
beraberinde getirecektir.
Klasik;
ama daha farklı ve olmak veya olmamak adına
radikal değişimlere gebe bir yeni seçim dönemine yaklaşırken, eski alışkanlıklardan
şayet kurtulunamamakta ısrar edilirse, seçim sonuçları yine şimdiden bellidir
diyebiliriz aslında. Maalesef mevcut olan kavrama özürlü, pasif muhalefetten,
dijital ve manüel seçim manipülasyonlarını önleyebilecek yeni ve etkili
girişimler yine gelemeyecekse, iyimser olmak yine aptallık olarak
vasıflandırılacaktır hiç kuşkusuz. Unutulmasın ki seçim tabanı dahi halen yüzde
ondur.
Bu durum dahi seçmen ve
adaylar lehine değiştirilememiştir. O halde aynı kuru sıkıya devamla ve eski
tası eski hamamda kullanmaya ısrarla, ne kazanılacağı düşünülmelidir. Oysa bıçak
artık kemiğin üstündedir. Şayet bu kara parti yanılıp da aynı oyuncularla bir
kere daha iktidar olursa ve ilk önce de kendi saraylısından kurtulup kendi
içinde bağımsız olamazsa, başta kendileri olmak üzere, hepimizi nelerin
beklediğini, tanrı bile önceden söyleyemez.
Ayrıca onursuz,
kişiliksiz insan olarak yaşamanın, tedavisi olmayan sancısı, kendilerini
olgunluk öncesi ruhsal bağlamda birer insan enkazına da dönüştürecektir ki,
olgunluklarının hazin öyküsünü şimdiden yazabilmek hiç de zor değildir. Allah
asıl onların yardımcıları olsun, başka da ne denebilir ki. Bakmayın siz
pozlarına, afur, tavırlarına, kimlik sorunları olduğundan, kendilerine özgüven
yaratmaya çalışıyorlar sadece, işte bütün numaraları da bundandır.
Bu ülke ve yüce Türk Milleti eninde sonunda onlarsız da, tam tekmil
kendi ayaklarının üstünde yine dimdik ve alnı yukarda yükselecektir nasıl olsa.
Fazla da kafanızı takmayın. Yüzde ellinin ise onlardan nefret etmeye ihtiyacı
yoktur aslında, onlara acımak varken. Netice de özürlü ve yetersiz olan
onlardır siz değil, unutmayın...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder