25 Aralık 2012 Salı

YENİ YIL MESAJI..

         Aziz yurdumuzun evrensel hukuku ve onun hamisi olması gereken anayasal devleti, şimdilerde ne yazık ki bir kara deliğe düştü. Boşuna aramayın bulamazsınız! Başbakanları dahi, esasen aklının hiç ermediği devlet işlerini bir kenara koyup, kendi gurubuna bile otorite sağlayamadığı meclisten kaçıp kurtulmak adına, Çankaya’da oluşturmaya çalıştığı, bir şizoid sanrısal Başkanlık makamına veya sanal; ama otokrat bir ‘Tek adamlık' şemsiyesinin altına sığınıp, aklınca korunmaya odaklandı.
Kendisini Türk görmediği, sadece Türkiye vatandaşı olarak betimlediği için de, ‘Başbuğ’ sıfatını ona yakıştıramadığımızdan, bu sanrısal makama, olsa olsa çaldığı kemençe, tuttuğu hamsi(!) bir Sultan-Başkan tanımlaması daha uygun düşecektir. Ama neresinden bakılsa böyle bir kendini atama:-) 600 yıllık Osmanlı tarihinde bile daha öncesi var olamamış bir ilk olacak ve muhtemelen de ‘UCUBE dünya rekorları’ tarihine geçecektir. Şimdi böylesi bir güncelde, bu son ‘trajikomedi’ ve heyulaya dönüşen tefekkür dünyamızla, bir yılı daha, artık saklısı kalmayan kozmik arşivimize kapatıyoruz.

            Yeni yılın hayırlar getirmesini dileyelim, dileyelim de, zamlar ve çığ gibi ek vergi adı altındaki yeni yasal(!) gaspların, ilk günlerinden itibaren, karabasan gibi üstümüze çökeceği yeni yılda, bu hayrın dozajı ne olmalıdır. İşte onu bilemiyoruz dostlar. Hele de bizim gibi intibaksız(!) emeklilerin, kemirirken doyduklarını sansınlar diye önlerine atılacak yalancı kemiklerle, seslerinin iyice kısılması da planlanıyorken. Öyle ya, geçim endeksi ve yaşam standartları konusunda sınıfta kalmış, İngiliz astarlı – ki bir zamanların İngiliz kumaşı da artık yok, muhtemelen onlarda Çin trikosu giyiyor olmalılar- neyin ve nasıl ekonomist olduğunu bir türlü çözemediğimiz Maliye bakanı ambiyansında ki şahıs, yaşam çukurunun kenarında ki emeklilerin, bir de hiç utanıp sıkılmadan maaşlarının fazla olduğunu söylemiyor’muydu hani.
            Geçtik doğal gazdan, öcüye dönüşen elektrik faturası korkusundan, klima bile yakamaz hale geldiğimiz evlerimizde, soğuktan takırdayan kemiklerimizi ısıtmak için, kazak üstüne kazak giyerek; ama bizi bu hallere getirenlere de ağız dolusu uzun havalar(!) çalıp söyleyerek, kutlayacağımız yılbaşı, hepimize ve her şeye rağmen bol neşeler getirsin diyorum. Ha bu arada bizim şimşek gibi hızlı İngiliz maliyeciye(!) çok daha duygusal RomanovSKİ rapsodiler eşliğinde, en hayırlı(!) temennilerimizi yolladığımızı bilmem söylemeye gerek var mı?
            Bizim kereviz ekonomistlerinin üfürme istatistikleriyle, sıcak, aslı ise yabancı paralar ve ithalat sanayi üzerine kurulu balon ekonomimiz, neredeyse patladı patlayacak. Tarihin tavanını yapan iç ve dış borçların, üstüne üstlük örtüsü bir türlü kaldırılamayan ‘Örtülü ödeneğin’ ağır yükü ile de iyice yamulmuş ödemeler balansı, bu yılda, esasen ezilmekte olduğu yükünün altında artık Kayseri pastırmasına dönüşen vatandaşın sırtına, daha yeni yıla girmeden binmeye başladı bile. Allah yeni yıldan, aslında hepimizi korusun. Belki de bizlere vereceği en hayırlı ‘HAYIR’ bu olacaktır.

            İşte bu düşüncelerim ve gülmekle ağlamak arasına sıkışmış karışık duygularımla yeni bir yıla girerken de, genel bir kutlama mesajı bile yazmak içimden gelmiyordu inanın. Eldeki tespitlerle; ama umutla, yüce dâhimizin birbirinden fazla ışıldayan fikir ve söylemlerini yansıtan tarihin, kronolojik paragrafları arasında gezinirken rastladığım, aşağıda ki öngörüsü bana, bugün genel dünya güncelimize, sanki en uygun düşeni gibi göründü. Bu bağlamda da, yeni yıl mesajımızın ortak paydası olacak temenniler bölümünü, o muhteşem insana bırakmaktan başka ne yapabilirdim ki. Ondan daha anlamlı ve genel ortamın üstüne cuk oturan bir ifade kullanamayacağıma göre de:

§  Ben ki benim fikirlerim bütün arkadaşlarımca paylaşılmaktadır. Bir yandan Batının işçi sınıfı, öte yandan Asya ve Afrika'nın köleleştirilmiş halkları, milletlerarası sermayenin kendilerini yıkmak ve efendilerine büyük çıkarlar sağlamak için köle durumuna getirmek istediğini anladığı ve sömürge politikasının işlediği suç, Dünya işçilerince kavrandığı gün, burjuvazinin kuvveti sona erecektir. Ben buna inanıyorum.
İnsanlığa müteveccih (yönelik) fikir hareketi ergeç muvaffak olacaktır. Bütün mazlum milletler, zalimleri bir gün mahvedecek ve ortadan kaldıracaktır. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal duruma kavuşacaktır. Bizim milletimiz o zaman bu gayeye vasıl olan milletler arasında takaddümüyle (öncülüğü) cidden iftihar edecektir.
Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız.
Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklal ve hürriyetine kavuşacak çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki, terakkiye ve refaha müteveccih olacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istiklale ulaşacaklardır.
Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletlerarasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk, işbirliği çağı hâkim olacaktır.
(Çiçerin'e mektup: 22Ekim 1920 – Mustafa Kemal Atatürk)

            Aslında yüce Atatürk'ün yukarıda çizdiği bu ideal Dünya tasviri, gerçek küreselciliktir ve Dünya insanının, bugünkü emperyalist sahtesinin yanında, sadece bu ideal olana azami ihtiyacı vardır. 1920’lerden bugüne, bir değişikliğe uğramadan, aksine daha da psikopatik bir histeriye dönüşen emperyalist tasalluta karşın, yüce önderin o zaman söylediklerini kelimesi kelimesine, en anlamlı ve hayırlı, yeni yıl temennileriniz olarak, haydi gelinde kabul etmeyin bakalım. Gelinde bu temennileri, başınızda ki emperyalist devşirmesi ansızların, kader bağınızın kördüğümcülerinin ve basiretsiz çıkmaz sokak bezirgânlarının aymaz suratlarına çarpmayın şimdi.
            Bütün bu açmazlara rağmen ne var ki, bize her kâbusu unutturacak muhteşem kimliğimize ve özümüze yeniden layık olacak, önümüzde ki parıltılı yeni yıllarımıza olan sarsılmaz inancımızdan aldığımız gayretimizle, yine de:
           
            Yeni yılın, bütün eş dost, akraba ve tüm gönül dostlarıma, yukarıda ki mukaddes temennilerin terennümünde, bütün dileklerinizin gerçekleşmesi bağlamında, sağlık, esenlik ve gönlünüzce en mutlu günleri getirmesini diliyorum.

Serendip Altındal

13 Aralık 2012 Perşembe

POYRAZIN SÖYLEDİKLERİ..

            Dinle Amerikalı! Amerikan rüyasının, giderek Amerikan hummasına dönüşmekte olduğu, artık kendi bünyende ki akil vatandaşların tarafından da teşhis ediliyor hale geldi. Şayet aynanın karşısına geçip, gözlerinin içine bakarak kendi öz eleştirini yaparsan, bize patiska kefenler biçmeye kalkan sen, sonda kendin için çadır bezi bile bulamayacağını da mutlaka anlayacak ve dehşetle, kendi adına endişe verici hal i pür melalinin de farkına varmış olacaksın.
            Bu arada mel'un kafanda ki muhtemel yeni kurguları sahneye koyarken, lütfedip, 2030'lara sarkıttığın muhayyer kürdi bölümünü, şimdilik bir kenara koyup, haritamızı yeniden yüce emanetimiz misak ı millimiz perspektifinde tek parça halinde göstermeye başlaman, acaba kendi otokritiğinin ilk göstergesi mi oluyor. Sağ ol be, hani çok alicenapsın(!). Yoksa sol gösterip sağ vurmaya hazırladığın yeni kolpon mu bu? Aslında başkalarına haritalar biçmeyi bırakıp yakın gelecekte zorunlu olarak içine sığmak zorunda kalacağın, yeni topolojinin hesabını yapmaya başlasan, akıllılık etmiş olmaz'mısın. Yoksa “haritalarını” desek daha mı doğru olur.

            Bugün 13 Aralık, Silivri’de bir miladi başlangıç olarak geçecek artık, sahtesiyle başlayan ama gerçeğe dönüşecek yeni ERGENEKON dirilişiyle, sonsuza gidecek olan Cumhuriyet tarihimize. Onbinlercesiyle, ülkenin bütün Kemalist, Ulusalcı ve Kuvvacı akil güçleri oradaydı, birlikte yürüdüler. Eksik olmasınlar beni de aralarında görmek istedikleri halde, maalesef şu an geçirmekte olduğum gribal enfeksiyonum nedeniyle; ama bana kalsa gidebilecekken, otobüste dar ve havasız bir alanda, yakın kontak içine gireceğim gönül dostlarımı hasta etmemek adına, affımı rica ettim. Bunu istemeye istemeye yaparken de, kalan ömrüm boyunca gururla saklayacağım ahde vefa belgeselimde, muhteşem bir sayfanın eksik kalacağının da bilincindeydim ne yazık ki. Bugünkü tarihi dayanışmanın amacı herkesin malumudur. Bunun ayrıntılarına girmek istemiyorum. Özellikle yozlaştırılmış; ama önce, kendisini yozlaştıranların yakında biletini kesecek olan hukuk sistemine verilen mesaj, bu anlamda çok önemliydi.
            Ahde vefa dedik de, video kanalıma koymak üzere klipler oluştururken, en gerçekçi ve ikna edici Kemalist olguyu ve milli dayanışmayı, aslanlar gibi tek başına ortaya koyan İşçi Partisine destek çıkmak adına, diğer muhalefet liderlerini de boşuna aradı gözlerim. Bilhassa da kendi adıma Sayın Kılıçdaroğlu’nu. Hele de bu miladi günden sonra, CHP den İP yönünde yeni kopmaların önünü almak adına, parti içinde bir reorganizasyonun planlanması vazgeçilemez gözüküyor artık.
            Bu bağlamda, CHP de gözlenen yanardönerli durumu teyit edercesine, söylentilere göre de parti bünyesinde inişyatör çıkışlı ve Siyonist-Mason ittifaklı gizli parmakların temasları olduğundan, kuşku da duyulmuyor değil. Zira bu kardeşlerin eşyalarının tabiatı gereği, iktidar veya aday partilere her fırsatta sızma yaptıkları ve yapacakları yeni bir şey değildir. Şimdi kişiliğine büyük güven duyduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, bu kuşkuları kökten yok edici dirayetli müdahalesini bekliyoruz. Bu sayede bilhassa da Kemalist ve Kuvvacı öz CHP lilerle yeniden güven tazelenebilecektir ki, işte bu çok elzem ve acildir.
 
                                                                                              Serendip Altındal

3 Aralık 2012 Pazartesi

NADİM OL, GÜNAH ÇIKAR..


         Öz düşmanlarımızın dostuysan
         Öz düşmanımızsın o zaman
         Tayyip Erdoğan…
        
         Arkanda duran
         Sana umut bağlayan
         Kendi katlarında
         Seni seçilmiş yapan
         İnsancıkları aldatan
         Ve seni iğfal edeni
         Terk et yol yakınken
         Kayıplarını geri kazan

         Bil ki kaderin olacak zebanindir
         Üstüne doğru gelen
         Kara bulutların ardında saklanan
         Ve seni elinde sopasıyla
         Cehennem kapısında asıl karşılayacak olan

         Çocukken bir dervişin vardı mutlak
         Sana evir, çevir, sallan, yuvarlan
         Nasıl olursa olsun para kazan
         Diyen
         Ama seni aldatan
         Şimdi deneyim sahibisin
         Türlü alışverişlerin var bizatihen
         Kelle hesabına yazılan
         Söyle ki ona:

Bilinmesi gerekeni bil; ama her bildiğini söyleme.
Bilmediğini ise asla savunma.
İnan; ama fanatik olma.
Söylediğini asla unutma; ama söylemediğinin altına da sakın imzanı atma.
Önce dinle, aklın yatmıyorsa parmağını kaldırma.
Anla ki feyzin artsın. Öğren ki ufkun genişlesin. Doğruyu ara ki saygı bulasın.
Dostun sandığının önce niyetini anla, aslında olmadığını anlar, yapayalnız kaldığını sanırsın.
Türk gibi ol ya da öyle kal: Kalbin hep açık olsun, bırak kaçanları, az olsun ama senin olsun. Sonda içinde kalanları say. O zaman yalnız olmadığını da anlarsın.
Biliriz yılan sinsidir. Adama sessiz yaklaşır. Hedefi bizsek başını ezmemiz gerekir. Yoksa bırakırız gider, zira o da can taşır.
Tutarlı ol; ama yastık altında saklama.
Emaneti sayıp al ve saymadan da asla teslim etme, bu örtülü ödenek de olsa.
Elin unuyla ekmek yapma, sarkıtıyla da gerdeğe girme.
Hacıya, hocaya fal baktırma, irfan yolundan sakın ola sapma, sonra yaya kalırsın.
İmamet gibi Saltanat da gömü oldu artık. Eloğluna güvenme akıllı ol, doğanı ateşe atma, önce sen yanarsın.
Bil ki, hak yolundan sapan, sonunda ona mutlaka misliyle muhtaç olandır.
Unutma ki yolun sonunda ödenecek tutar herkes için bellidir, ödemeler de orada hep nakittir ve kredi kartında geçmez.
        
         İnan da kurtul fazlalığından
         Yarın acıtacaktır sözlerim
         O yüzden
         Oku onları bugünden

         Sonra da ümmetinle paylaş
         Bırakma yarına
         Yolunu kollayan dört atlının beklediği
         Mahşerin kapısında
         Çıkmadan önce günah kantarına
         Nadim ol, günah çıkar

         De ki, aklın yolu birdir
         Çözüm müşterektir
         Vekil dokunulmaz olmasın
         Mikropsa hesabını ödesin
         Tefekkürüne son yolculuktan evvel bağlan

         Bil ki biz Türkoğluyuz
         Tafran bize sökmez
         Metelik bile vermeyiz
         Ama bizden sana izin
         Lakin şartı unutma
         Nadim ol, fitneyi bırak
         Tanrıya şirk koyma
         Arın günahlarından
         Sonrası tufan
         Yalnız ortalarda gözükme
         Yetmedi mi zulan
         Artık emekli ol
         İstersen yat uzan
         Ya da arkana yaslan…
        
                                                        Serendip Altındal