24 Eylül 2007 Pazartesi

EMEKLİLER..

            Özellikle, biz SSK emeklilerinin adamdan sayılmadığı bir ülkede yaşıyor veya yaşatılıyoruz. Kendine dahi yetemeyen emekliler bir de işsiz çocuk ve torunlarına bakma çaresizliğinde bırakıldılar. İnanıyorum ki, bize reva görülen bu çileyi, cehennemde zebaniler bile ağır günahkârlara çektirmiyorlardır.
            Günahımız neyse bilelim. Yoksa eğitim, bilgi, beceri, qualifikasyon ve çalışkanlığından asla ödün vermemiş, milli ekonominin çekirdeği veya Mehmetçiği olan bizler, bu memlekette sırf yüksek devlet memuru veya asker emeklisi olamadığımız için mi cezalandırılıyoruz.
            Sırtlarımızda meclise taşıdığımız milletin vekilleri, ne hikmetse önce kendi sosyal haklarını güvence altına alıyorlar. Demek ki sosyal güvenlik veya “ihtiyarlık yaşama hakkı”, kendileri için de en önemli konu. O halde, 33 yıl tavandan prim, ayrıca 13 yıl da destek primi ödemiş bir SSK emeklisi olarak ve benim gibi binlerce emeklinin olduğunu da bilerek, hepimizin adına sorma hakkımı kullanıyorum. Nerde bizim haklarımız!
            Sözün özüne gelirsek. Bizler bağış istemiyoruz. Sadece bizlerden esirgenen “İNSAN GİBİ YAŞAMA HAKLARI” mızı talep ediyoruz. Yoksa sınıf farkı yaratılmış bir ülkede yaşadığımızı düşüneceğiz ki o zaman bu gidişin hiçbirimiz için yarını yoktur.

                                                                                  Serendip ALTINDAL / BURSA

19 Eylül 2007 Çarşamba

SABRIN SONU..

            Yeni bir seçim ve yine bir seçim dönemini arkamızda bıraktık. İçinde Atatürkümüzü, laisizmi ve Cumhuriyetimizi barındıran bölünmez, ulusal kimliğimden ödün vermeden yeniden reyimi Atatürkümün partisi CHP ye vermenin huzuru içindeyim. Ayrıca bugünkü gelişmelere bakarak ne kadar haklı ve isabetli bir karar aldığımın kıvanç duygusunu da taşıyorum. Herkesin gördüğü gibi misyon ve vizyonuna layık yegane muhalefet partisi yine CHP'dir. Buna zannedersem hiç bir Atatürkçü ve ulusalcı vatandaş karşı değildir. Yoksa işin özüne haksızlık etmiş olur. Baykal ve CHP duruşu, ne idüğü belirsiz (aslında apaçık belli) ikinci cumhuriyet ya da yeni Osmanlıcıların istemediği bir davranış biçimidir. Baykalı tukaka yapmak aslında CHP yi de boyamaktır. Bu takiyecilerden de başka ne beklenirdi ki zaten.
            Bu arada Atatürkçü ve ulusal kimliği taşıdığını söyleyen ama reyini arayış içinde, diğer alternatif partilere (DSP, MHP gibi) veren seçmene ne demeli. Onlar ayakları havada yeni bir fantezi arayışı içinde, ülkemize, sadece CHP nin reyini bölmekten başka bir fayda sağlamadılar. Onlara bol fanteziler dilerim. Bu ulus tekrar dimdik ayaklarının üstünde hem de eskisinden daha sağlam duracaktır. Buna kimsenin şüphesi olmasın. Günü geldiğinde, bu insanlar yeni
kurtarıcılarının yüzüne nasıl bakacaklardır. Acaba hiç mi hicap duymayacaklardır. Burası tartışılır.
            Mafya devleti ABD nin bizi karşısına alamayacağı bir gerçektir. Bunu yapmakla bütün Ortadoğu emellerine son verileceğini onlarda çok iyi bilirler siz merak etmeyin. Her zaman olduğu gibi savaşı belden aşağı oynayıp işgal zemini oluştuktan sonra kendilerini göstereceklerdir. Burnumuzun dibindeki Irak a hiç bir mermi sıkılma riski taşımadan girdikleri herhalde daha unutulmadı. Çünkü orda da daha içeri girmeden uygun zemini hazırlamışlar ve ülkenin askeri ve sivil milli direncini pasifize etmişlerdi. Ondan sonra da muzaffer kumandanlar edasıyla ülkeye el attılar. Tıpkı Türkiye de yapmaya çalıştıkları gibi. Yalnız unutulmaması gereken, Irağa girdiler de, nasıl çıkacaklarıdır.
            Sözün özüne gelirsek, asrın balonu mafya devleti ABD ile kora kor bir dövüş yapmadan ne biz nede dünya kurtulacaktır. Tespitlerimize göre de bunu, özellikle de bize en yakın olan dış dünyamız çok iyi bilmektedir. Bir benzin havuzu içinde elimize verilen demirleri birbirine sürtmekteyiz. Bu da herhalde ilk kıvılcıma kadar devam edecektir. ABD de bu durumun farkında ve yeni arayışlar içindedir. Dünyayı yeni bir savaştan ancak ABD de, antiemperyalist ve yaşamak için önce yaşatmalısın prensibine uyacak olan bir ‘ULUSAL BİRLİĞİN’ işbaşına geçmesi kurtaracaktır.
            Dünyanın kendisi dışında kalan kesiminde özellikle gücü yettiği veya yeteceğini zannettiği ülkelerinde ‘ULUSAL DEVLETÇİLİĞİ’ yıkma eylemi içinde olan mafya devleti ABD önce bunu çok iyi bilmek zorundadır. Ekolojik dengelerin bozularak ömrünün azaldığı dünyamızın dahi kurtulabilmesi için önce tek şart, ‘BUSH’ t lardan kurtulma mecburiyetimizdir. Bunun içinde, bütün ulusal profiline, kimliğine sahip yurttaşlarımızın, sevgili Atatürkümüzün emsalsiz ışığı altında, göğüsleri ilerde, kafaları yukarda, tek düşünce, yürek ve bilek sahibi olmaları ve inançla patlayacakları günü beklemeleri gerekmektedir.
                                                                                 
                                                                       Hepinize sağlık ve esenlikler diliyorum.
                                                                                              Serendip Altındal