Ajan
provokatörlerin mihmandarlığında, eski çağlarda olsa; kızgın demirle
dağlanacak, gözlerine mil çekilecek veya derileri yüzülüp içlerine saman
doldurularak açık Pazar yerlerinde teşhir edilecek bir takım vatan haini şaki
piçlerinin, Kılıçdaroğlu’na darp gerekçeli uzanan elleri, acaba ne yapmayı,
neyi amaçlamaya kalkmışlardı.
Ülkemizi bölmek için fırsat kollayan
emperyalist eşkıyanın müdahalesini kılıfına uydurmak için bir iç savaşı mı
tetikleyebileceklerini umuyorlardı acaba? Ulan bunu daha çok beklersiniz, kanı
kokuşmuş şerefsizler. Ulan Türk’ün eli Türk’e kalkar mı, bre gafiller. Hayal
kurmaya devam edin bakalım. Nereye kadar. Yalnız hiç unutmayın ki Türk(ya)’nın öz
Türkmen evladı elbette bir gün alayınızı duvarın önüne çekecektir yine. Hiç kuşkunuz
olmasın.
Belki vaktiyle olduğu gibi
derileriniz yüzülüp içinize saman doldurulup, nesli tükenmiş hayvanlar gibi
teşhir edilmeyeceksiniz; ama nasılsa uygun bir şekilde topunuz yine layığınızı
bulacaksınız hiç merak etmeyin. Vatansız, ulus, millet, birlik, dirlik kısaca
DEVLET mefhumu olmayan hergeleler! İşte bu tablo, ülkenin yönetimini böylesi
vahim bir iç kavganın ve total çöküşün eşiğine taşıyan Bahçeli, Erdoğan ve
AKP’sinin yakında Türk Ulusuna birlikte ödeyeceği ağır faturayı, tartışmasız
ikiyle çarpmaktadır.
Bağlamında asla unutulmasın ki vaktiyle
DP sona ererken, İstiklal gazisi İnönü’ye atılan yumruğun bile faturası, baş
patronları tarafından darağacında ödenmişti.
Ve düşüncesizce sarf edilen ‘Türkiye
İttifakı’ söylemi aslında Erdoğan’ın ‘İktidarımızı sağlamlaştırın’ çağrısının
üstü örtülü ifadesidir. Ulan her şeyiniz fiyasko hala akıllanamadınız. Ne eğreti adamlarınız be yazıklar olsun. Eh artık bundan sonra yapılacak yorum da akıl ehli vatandaşımın
olsun.
Hele Akar’ın basın beyanında ki ‘Biz
Kılıçdaroğlu’nun saldırıya uğramasını tasvip mi ediyoruz’ mealindeki açık
ifadesi, derhal açıklanmaya gereksinim duyar.
Şöyle
ki: Elbette statün gereği tasvip edemezsin. Çünkü o makamda bundan sonra oturmaman
gerekir. Lakin kendi tasvirinle gerçekten tasvip etmediğine de bir türlü ikna
olamadı ne hikmetse bu ülkenin akil vatandaşı. Hele de galiz saldırıyı gaz sıkışmasıyla
eşleyen ise, acep nerede(!) oturmaya gereksinim duyar.
Bir de Perinçeğin 23 Nisan'ı balon Bayramına dönüştürmesi, aslında sadece erdem duyarsızlığı değil; ama dünyada anlam ve taşıdığı yüksek değerler itibarıyla bir başka emsali daha olmayan uluslararası ve nesillerin geleceği olan çocuk kavramı üstüne, tarihsel sulh ve empati birlikteliğini idrakten yoksun bir akla sahip olduğunun da göstergesidir. Bir tarafını kaparken iki tarafını birden açıyorsun, ne anlaşılmaz adamsın be birader...
Serendip
Altındal