15 Ocak 2022 Cumartesi

SENATO VE MECLİS..



            Kazakistan’daki olaylar, Ukrayna da yaratılan ve sonu kanlı biten ve devamı da gelecek olan emperyalist tasarımlı kurguyla eş anlam taşıyor. Batı’dan Türkiye’yi çeviren ve Yunanistan’ı yeniden tetikçi yapmaya hazırlanan askeri USA yapılanması, Doğu Asya’ya da uzanarak Türk kökenli federe Devletlerde yeni üsler oluşturarak Rusya’yı ve Çini çevirmek amacıyla yeni mizansenler tasarlıyor. Lakin atı alan artık Üsküdar’ı çoktan arkasında bırakmıştır.

 

            Kazakistan da LPG zamlarıyla ilgili bir bağlantı bile halk Devrimi havası yaratabiliyorsa, ülkemizin içinde bulunduğu kaotik durum aslında milletimizi çoktan infilak ettirmeliydi. Demek oluyor ki emperyalist, içimize yeteri kadar adamını yerleştirdiği için bu durumu Erdoğan ve AKP İktidarına bırakıp şimdilik sabırlı davranıyor. Ayrıca bunun en önemli nedeni ise Türkiye’nin bir Kazakistan olmadığı ve ülkemizdeki böylesi bir yapılanmanın, her şeyden önce tasarımcısının başına emsali olmayan jeopolitik nedenli belalar açacağı ve USA’nın da artık bir Perestroyka dönemi Amerika’sı olmadığı içindir.

 

            O halde gelin biraz gülelim; ama yine de düşünelim isterseniz. Kazakistan’da Rus teritoryal sistemine karşı vatandaşları provoke eden sokak militanları acaba neden Türkiye’de çok daha etkili olabileceklerken aynı oyun sahneye konulmuyor. Yoksa Erdoğan’a daha fazla güvenildiği için mi büyük emperyalist şimdilik uzatmaları tercih ediyor. Ya da Tokayev’in bir Erdoğan kadar popülaritesi olmadığı için mi Rusya’yı, bizim seçimlerden önce tedirgin etmek üzere bu oyunu önce Kazakistan’da başlatıyor. Ki beliren şekle göre de önce küçük Asya seçimleri mi beklenmektedir acaba?

 

            65 yaş üstü aslında en fazla dinlenmesi, fikirleri sorulması gereken ve içinde ermişleri de ihtiva eden kişilerdir aslında. USA tarihi bile ön Türk ve Roma tarihlerini benimsemiştir. Bu nedenle de aslında Senatosuz yapamaz. Şayet Senato olmasaydı, Trumph gibi bir uçuk bile hala USA Başkanıydı ve Roma İmparatorluğu nasıl var olabilirdi. Zira ön Türkler ve sonrasında Etrüsk Türk Devletinin bıraktığı görsel ve belgesel tarihi gelenek ve görenekleri içeren miras sayesinde, bir büyük Roma İmparatorluğu kurulabilmiştir ancak.

 

            Menfaatin akıl gözlerini körelttiği yaratıklarla -ki insan, hayvan farkı olmadan – insan için huzurlu yaşam asla devam edemez. Hayvanların bile menfaat konusunda daha insancıl olduğunu ve samanını, kemiğini unutup önce, ölen sahiplerinin mezarına koşup o mezara başını sürten atlar, köpekler vs. asla unutulmamalıdırlar. Ki bu bağlamda doğada bilmediğimiz, kim bilir daha ne örnekler vardır.

 

            Erdoğan bırakıyor, Bahçeli alıyor sazı eline ve çalıp, söylüyorlar. Vatandaşın ise açlığından sadece karnı gurulduyor. Ve diğer yanda Adana vs. gibi şehirlerimizde silahlı, sopalı bazı göçüp de yere basamayanlar, gösteri yürüyüşleri yaparak AKP’nin yeni seçim senaryolarını daha şimdiden oynamaya başlıyorlar. Toplama bakınca da daha önceden bilinen ve başka da bir varlığı olmayan AKP gerçeğini, içine doldurdukları çöp kazanından, seçime doğru artan bir süratle etrafa saçmaya başlıyorlar.

 

            Yani teatral göçmen gösterileri, Erdoğan’ın bir iç savaş ve dolayısıyla da OHAL yaratmadan seçimlere gitmeyeceğinin de göstergesi oluyor. Herhalde emperyalist de bu durumu bekliyor ve ardışık sunulara kalkmıyor, bu duruma başka da ne denebilir ki. Daha beteri de gelecek maalesef. Ne var ki çok önceden bu günleri adeta görmüş ve defalarca da ifade etmiştim. Lakin ve ne yazıktır ki anlaması gerekenler bu gerçeği bir türlü anlayamadı veya anlamak istemediler, muhtemelen de kendi menfaat paradokslarından ve küçük hesaplarından ötürü.

 

            Doları, faizi bir kenara koyup önce de Erdoğan’ın kimlik kartını analiz edin. O zaman bilirsiniz artık, bundan sonra nelerin yapılması ve nasıl düşünmeniz gerektiğini. Yukarıda söylediğim gibi Amerika’da Trumph daha fazla yaşatılmadı, çünkü Senato var. Yani bir ermişler, aklı erik ve adiller Meclisi. Demek ki hepsinin atası olan biz Türkler de kendi özümüze dönmek zorundayız artık. Yani çoluk, çocukla öze dönülemez; ama sadece büyükleri ve ermişleri kendilerine gereken bilgi ve özgüveni verebilir, sonra da hepsini ebediyen sorunsuz ve saygı görerek yaşayabilecekleri, en önemli bir miras olarak da onlara bırakabilirler.

 

            Bir daha söyleyelim. Görülüyor ki emperyalist, Rusya’nın en uzak köşesinde tesadüfen de yine bir Türk Devletini kullanarak, yeni bir problem yarattı. Rusya’nın o bölgeye odaklanmasını, böylece Batı bölgesinin şimdilik ikinci periyotta kalmasını sağlayacak yeni bir projeye de imza attı. Demek ki ülkemizde seçim öncesi yeni planların da devreye konacağı belli oluyor. Yalnız Rusya ve Çin bütün cephelerden çevrilse bile işi bitirecek, son noktayı koyabilecek yeni bir gücü nereden ve nasıl bulacaklar, işte o ortada yok. Demek oluyor ki düğümü bizatihen yine Rusya ve Çin çözeceklerdir anlaşılan. O nedenle de böylesi, sadece tedbir almaya ve algı yaratmaya yönelik transferleri fazla ciddiye almak da akla pek uygun gelmiyor.

 

            Açık basın oturumunda Meclis Başkanından, Bakanlara kadar Kılıçdaroğlu’nu Sarayın emriyle cevaplamak zorunda kalanlar, tipik bir Erdoğan klasiğini de ortaya koydular. Çünkü Erdoğan, açık bir oturumda Kılıçdaroğlu’na cevap veremeyeceği için oturumu terk etmek zorunda kalacağından, Kılıçdaroğlu’nun ‘cevap veremeyeceğin için kaçtın’ polemiği riskini almak yerine adamlarını kullanmayı tercih etti yine.

 

            Halbuki aradaki bütün kayıkçı kavgalarına rağmen 2021 yılı ihracatımızın tamamına yakını USA’ya yapıldığına göre, en fazla Dolar girdisinin de USA’dan alınmış olduğu anlaşılıyor. Öyleyse bu durum sizce de anlamlı değil mi? Ya da GSMH kat sayımıza ne katkısı oldu bu girdilerin. O halde hiç kendimizi aldatmayalım. Erdoğan düşmanı(!) USA, her şeye rağmen Erdoğan İktidarını seçimler arifesinde desteklemek amaçlı gerekli dokunuşları yapmak üzere zemin ve zaman kolluyor. İşte Kazakistan komplosunun öne alınmasının da bir nedeni budur aslında. Yoksa yıllardır bizde oluşan Suriye, Irak vs. şimdi de militan Afgan göçlerinin nedeni, beklenen seçimler senaryosu için değil midir, sizce de? Öyle ya Erdoğan’ın emperyalistin kazancını Türkiye Cumhuriyeti’nin sırtından yükseltmekten başka ne zararı, pardon ne faydası var ki.

 

            Yeni kurulacak Hükümet şablonunda 65 yaş üstü liyakat sahibi, adil ve ermiş eski işçi, bürokrat ve asker emeklilerinden oluşan bir Senato mutlaka yer almalıdır. Ön Türk atalarımızda olduğu gibi. Ayrıca hiç unutulmamalıdır ki Etrüsk Türkleri olmasa onlardan Senato geleneğini de miras almış bir Roma ve bugün de bir USA asla olamazdı. Çünkü Türkler gibi bir milleti ve dolayısıyla da Ulusu olmayan USA’yı bile bir Ulus Devlet yapabilen sadece Senatosudur.

 

            Senato ancak bir Devlet ve onun Meclisiyle birlikte ele alınırsa anlam kazanır. Senato denetçi, Meclis ise icra organıdır. Ayrıca Senato Meclisteki Vekillerin de sorumluluğunu, Devlete olan ahde vefasını arttıran ve siyasi yanılgılarını sıfırlayan en büyük etkendir. Senatör hataları ise nasıl olsa icra organından geri dönecektir. Çünkü Senato ve Meclis birbirlerini karşılıklı denetleyeceklerdir neticede. Senato ayna zamanda bütün sosyal katmanları içeren bir milli mukavelenin de icra organıdır aslında.

 

Çünkü bir Devletin Ulus milleti de olsa Devlet müktesebatı asla Partiler ve siyasilere, milli denetimsiz teslim edilmemelidir. Çünkü bugün Danıştay, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, Merkez Bankası gibi olmazsa olmaz Devlet kurumlarının olmayan otonomisi bile yürekler acısıdır ve totaliter bir idareye mahkûm edilmiştir. Ayrıca DPT’nin olmayışı dahi bir meclis Hükümeti sorunudur. O halde Meclis ve Partiler üstü bir Senatoya acilen ihtiyaç vardır.

 

Senatörler USA’da olduğu gibi de 5 yıl ve üstü seçim dönemlerine hak kazanır ve defalarca da seçilebilirler. Ölümlerine kadar da huzur haklarına sahip olmalıdırlar. Sayıları hep aynı ve Meclis toplamından da fazla tutulmak zorundadır. Ve bilelim ki şayet bizim Senatomuz var olsaydı şimdi ne AKP Hükümetini tanıyor ve ne de bugünkü sıkıntılarımızı yaşıyor olurduk. Çünkü Referandum bile Senato dan onay almak zorunda olacaktı. Aynı bağlamda da Senato’nun kıymeti harbiye sinin önemi asla göz ardı edilmemelidir. Çünkü kurucu anayasanın varlığı ve geleceği de ancak Senatoyla korunabilir ve daim olabilir, ki bu da Devleti ebedileştiren ana faktördür.

 

Senato, bütün sosyal katmanların temsilcilerini de kapsadığından, toplum tarafından arzulanan; ama üçüncü mukavele betiğiyle, anlaşılır ifade edilemeyen ve gerçek milli olan ulusal mukavelenin de kendisini temsil eder aslında.  

                                                            Serendip Altındal

 Özün Kişiliğinin Aynasıdır...

serendipaltindal.blogspot.com

serendipaltindal@gmail.com

Video Kanalım & Şiirlerim

 


1 Ocak 2022 Cumartesi

BEL KÜNDESİ..

 


            Ülkeyi paket halinde teslim etmesi, kendisine emperyalist bir misyon olarak verilmiş ve bu misyonu önce kendi güvenliği nedeniyle de tamamlaması beklenen Erdoğan’ı, artık milli siyasa da muhatap almak abesle iştigaldir. Çünkü 20 yılda yaptığı, çekip gidinceye dek neler yapacağının da açık bir bilançosudur. Ne var ki 2002’den beri ülkemin karşısında kaldığı bu açmazı her vesilede ifade etmeye çalışmıştım. O halde Türkiye’miz, müstevli tarafından derdest edilip uluslararası Patronlara açık Pazar halinde teslim edilmeden, Erdoğan ve şeriklerinden acilen kurtulmak tek zorunluk haline gelmiştir.

 

Ya da her halükârda ve her şeyden önce ucube tek adam Başkanlık sistemi sorgusuz sonlandırılmalıdır. Esasen ucube Başkanlık biterse AKP filan da kalmaz artık geride. Ya da AKP kendi içinde bu revizyonu yapar da Erdoğan’ sız, meclise ve liyakat sistemine dönük temiz ve bağımsız bir siyasa anlayışı ile kendini yenileyip seçimlere girerse, bilinsin ki dip yapmış şansını da arttırabilir. Hatta kendini revize etmiş Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığına onay verdiği bir CHP ile kurulacak ve ülkeyi ellerinden tutarak düşürüldüğü çukurdan çıkaracak yeni bir milli koalisyon Hükümetinde, yer alabilme şansına bile sahip olabilir. Çünkü Türkiye’nin bundan sonraki geleceği de ancak zorunlu Kemalist bir milli kalkınma ile mümkün olabilecektir.

 

Hele de buna yeni algı operasyonları, Dolar, faiz aldatmacaları ve genel seçimler asla bahane olmamalıdır. Burada betimlemek istediğim tek husus, Türkiye’mizin yeniden kurucu reformlarına dönerek huzur bulması ve BM de ki layık olduğu mümtaz yerine dinamik olarak yeniden kavuşmasıdır. Çünkü bilinsin ki aklı başında bütün Türkiye vatandaşları aynı şeyleri hissetmekte ve istemektedirler. Sadece çağdaş bir Kemalizm’e hep birlikte ulaşmak dahi bizim ve Dünyamız için muhteşem bir gelecek olacaktır. Zira yeni bir Dünya Harbine neden olabilecek tek jeopolitik ülke Türkiye’mizdir.

 

            Yoksa durum bilin ki hepimiz için çok vahimdir. Bu bağlamda kendi adıma güvencem ise her şeyden önce Türk Milletidir. Yoksa işler kötü giderse ve milli defans seçimle İktidar olmayı beklerken, manipülatör atı kapıp yine Üsküdar’ı arkada bırakamamalıdır. Artık kayıplardan bir şeyler öğrenilmiş olmalıdır. Aynı bağlamda 3 büyük monopolün milliyetçiler hesabına kazanılan seçimleri, bize umut vermektedir. Yoksa İstanbul Kanalında yüzen kotralardakilerin kadehlerine iç geçirmeye, Michigan gölüne dönen Karadeniz’e ayağımızı bile sokmaya hiç niyetimiz yoktur. Ayrıca bu bizden önce, Rusya’nın ve Arkasındaki Çin’in ve koca Asya’nın da hiç hafife alınamayacak hayati bir sorunudur. Ki bu sorun bile önündeki bütün dağları devirmeye yeter. Ve hatta bağlamında, III Dünya harbine bile gerek kalmadan.

 

            Ya da artık sözümüzü dinleyip; Türkiye de okuyan Afrikalı gençleri bizim başarıları tavan yapmış; ama yine de mülakatlarda işsiz bıraktıkları gençlerimize tercih ettiğini açıkça itiraf eden Erdoğan’ın, Afrika’da kendi Devletçiğini kurmak üzere pılını pırtısını toplayıp Türkiye’den ayrılması nasip olur ve biz de söylediklerimizi unuturuz. Veya mağdur ettikleri kendi seçmenlerinin bile sorularına cevap vermemek üzere, Parti kapılarına da kilit vurmak zorunda kaldıklarında, o binalardan daha çıkarken seçmenlerinin, kendi yakalarına yapışacağını da sakın unutmasınlar. Bütün bu gelişmelere rağmen Erdoğan yine de inatla uzatmalara devam ederse ülkemiz, her ağzını açtığında daha da fakirleşecektir. Bu nedenle vatana olan ve kabaran borcunuzun sizi ne hale getireceğini idrak edin artık bilhassa da önce siz, ey AKP’nin mümin geçinenleri.

 

            Yeni yılda yapılması muhtemel olacak seçimlerde de şayet Erdoğan adaylığını koyarsa, olabilecek yeni Afrika kariyeri bile daha başlamadan bitecektir. Çünkü seçimi kaybetmesi şahsım İktidarını da bitirecek ve çanlar artık kendisi için çalmaya başlayacaktır. Türk Lirasının Dolara endekslenmesi dahi Türkiye’yi USA mandası yapmaz. Çünkü işgal olmadan bir ülke hele de koca Türkiye Cumhuriyeti, nominal parasının senyoraj hakkını asla kaybetmez ve parasını istediği anda çoğaltmaya devam eder. İşgali ise USA, AB ikilisinin bile yapacak güçleri yoktur. Çünkü Dünya harbini gerektiğinde çıkarabilecek tek gücün, Doğu da olduğunu kendileri de bilmektedir. Ki bu da nefsi müdafaa veya kabul edilemez bir provokasyon nedeniyle olabilir kuşkusuz.

 

            Nitekim Rusya, Çin ve diğer Asya müttefiklerimizin bu uyarlamalara sessiz kalacağı beklenemez. Ruslarında Erdoğan ve AKP İktidarına olmasa da yakın akrabası olan Kemalist Türk milletinin saldırmazlık paktına itimadı tamdır. Çünkü bu aynı bağlamda kendi güvenliklerinin de teminatıdır. Ayrıca yakın Avrasya Türkleri de hanidir bildikleri durumu ve komşuda oynanan filmin sonunu dikkatle beklemektedirler. Ve çok iyi bilirler ki Türkiye nasıl olsa şimdi de Türkiye’yi manda yaptığı sanrısıyla misyonunu tamamlamış olduğunu sanan Erdoğan ve şeriki AKP müstevli semerinden de yakında silkinip kurtulacaktır.  

 

            Eksi bakiyesi yakın ileride ortaya çıkacak olan Erdoğan tipi yanlış ekonomi modelini bırakalım da son spekülatif Dolar oyunlarının kimleri daha da zengin yaptığını sorgulayalım şimdi. Bunun da cevabını nasıl olsa mevcut Hükümetten alamayacağımıza göre, el mahkûm yakında olması mukarrer olacak İktidar değişikliğinden sonra, çaldım-kaçtım servetlerine el konacak olanlara, yenilerinin ekleneceğini de bilelim.

 

            Millet en hayati ilaçlarına bile erişemezken, artık pantolonunu bile tek başına giyemeyen ve Sarayda tam teçhizatlı şahsım hastanesi bile olan Erdoğan’ı, her gün kozmetikleyip bir iki yaş daha genç ve sağlıklı göstererek sahneye sürenler, kendisinden artık devrilinceye kadar nemalanmaktan başka çarelerinin kalmadığını da ortaya koyuyorlar. Tabi bunlara ilave olarak çakma seçmen sayılarını sergileyen istatistiklerin de nasıl yapılmaya başlandığını söylemeye, bilmem gerek kalıyor mu? Peki sonra ne mi olacak? İktidar değişikliğinden sonra etrafındaki bütün leş yiyici sırtlanların birini bile arayın ki bulasınız.

 

            Son Dolar manipülasyonunda ‘yalnız küçük yatırımcılar kaybetti’ diyen çakma Maliye Bakanı, acaba neden hangi büyük yatırımcıların kazandırıldığını, bütün sorulara rağmen cevaplandıramıyordu. Erdoğan ve AKP’sinden doğan sorularına kısa; ama doğru cevaplar bekleyen, lakin alamadığı cevaplara ancak ortaya sürülen sahte gündemlerle kendisi cevap bulmaya çalışan vatandaş karşısındaki Erdoğan’a gelince: Defalarca vatandaştan yediği bel kündeleriyle mindere yapışarak, aynı şekilde üst üste açık düşerek mağlup olan bir pehlivanın şaşkın durumundaydı. Hani ne derler bilirsiniz. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. İşte bitmeyen inadı da bundandır. İyi de yettin garı artık…

 

            Vatandaş Nebati, ‘batarsak hepimiz batarız’ demedi mi? İş adamısın firmaların var, risk senin, batarsan sen bat deme lüksümüz yok mu şimdi bu seriden yapay siyasilere. Sözüm ona sen aynı bağlamda Devletin ve milletin de sorumluluğunu taşımıyor musun? O halde risk taşımayan, başkalarının sırtında menfaat aramayan mütevazı vatandaşın neden batsın! Ona göre konuş ve davran. Sınıf yaratma! Sosyal ol ki hiç olmazsa vatandaş gibi yaşayabilmeyi hak edebilesin aynı topraklarda. Yalnız AKP soygunlarının Allah’ın emri olduğunu Şeytanlaştırmaya devam ederseniz daha önce başınıza neler gelebilir hiç bilinmez hani. Çünkü artık o zaman gerçek Müslümanlardan az da olsa oy alabilmeniz dahi sıfır yazacaktır.

 

            Siyasi ilişkide olması gereken Devletlerle sırf kendi megalosu nedeniyle uzlaşma sağlayamayan bir Devlet adamının bırakın siyaset yapabilmesini, diğer insanlarla birlikte yaşayabilmesi bile mümkün değildir. Çünkü önce insan olması gerektiğini de unutmuştur artık böylesi. Bazıları da ağızları olduğu için konuşuyor; ama bunların ağızları kıçlarıyla yer değiştirmiştir. Ve konuştukça da ağır kokarlar. İnanın ki burada küfür ediyorlar demiyorum. Çünkü Almanlar bile ‘Schimpfen ist Stuhlgang der Seele’ yani küfür ruhun büyük abdestidir derler. Burada kastettiğim, ağızlarını açtıktan kapatıncaya kadar yalan söyleyenlerdir. Ki onlar da kendini bilir esasen.

 

            Sayın okurlarıma, dost ve yakınlarıma, doğruya sahip oldukları halde kararsız kalıp hala doğruyu bulacağını sananlara, lakin yine de Kemalce düşünenlere, ayrıca bütün fikirdaşlarıma, yeni yılda sevdikleriyle birlikte huzurla uzlaşmış, doğayla yeşermiş sabırlı günler diliyorum…

 

                                                           Serendip Altındal

 

Özün Kişiliğinin Aynasıdır...

serendipaltindal.blogspot.com

serendipaltindal@gmail.com

Video Kanalım & Şiirlerim