Demek oluyor ki eşkıya artık meclise indi. Ne oluyor ulan! Soyduğunuz
yetmedi mi, yoksa çok tatlı geldi de ayrılamıyor musunuz o koltuklardan. Alın
silahı elinize de, açıkça ülkeyi paralamaya kalkan müstevli eşkıyanın yanında
saf tutun oldu olacak. Nedir bu ruh sefaletiniz. Adam olun da o meclise yakışın
önce. O yüce mecliste eşkıyaya yer yoktur. Allah topunuzu bildiği gibi yapsın
başka ne diyelim ki. YANİ EŞKIYALARI DA, OTURUP DİZİ SEYREDER GİBİ İZLEYENLERİ
DE...
Demek ki artık Türkiye
Cumhuriyetinin yüce meclisi, sonunda toplum içinde bile ayrı mekânlarda müşahede
altında tutulması gereken asosyaller tarafından, eşkıya inine de dönüştürülmüş
oldu. Eh olacağı buydu sonunda. Hani ne demişler, böyle kelleye böyle külah.
İşte elbirliği ile neticede layık olduğunuz külahı da geçirdiler başınıza
beyler. Artık münasip gördüğünüz yanlarınıza kına da yakabilirsiniz. İşte
böyle! Dinsizin hakkından imansız gelirmiş zaten.
Olayların tek bir
sorumlusu vardır aslında. O da bizatihen muhalefetin kendisidir. Çünkü AKP adlı
haramiler kulübünün, 13 yıldır ülkemizde sinsice ve cemaatsel, devletin
yularını tek başına eline geçirecek kadar yapılanmasına, müsaade etmişlerdir.
Ondan da öte yardımcı bile olmuşlardır. İnanın ki matematiksel mantığa göre de
güncel durumun, bundan başka da bir açıklaması yoktur.
Ne var ki, şayet durum
bu hale gelmişse, o zaman da Türkiye Cumhuriyetinin yüce Devleti, eşkıya
devletine dönüşmüş olur ki; bir eksiğimiz de o kalmıştı, vah ki ne vah o zaman.
Ben sadece buna yanarım, birbiriyle itişen ruh sefillerine değil. Esasen
vekillerinin can derdinde olduğu bir mecliste, hem de başkan konumundaki bir
kadın, komşularıyla buluştuğu bir altın günündeki dedikoducu edasıyla şaka
yapmaktan bahsediyorsa, siz artık o meclise milletin meclisi diyemezsiniz.
Bu
durumları seyretmekten başka bir çaresi olmayan millete de, bu saatten sonra
tanrı bile yardım edemez. Ona göre vatandaşım. Ne yapılması gerekiyorsa acilen
yapılmak zorundadır artık, bilesiniz. Yoksa son tren de kaçacaktır. Ondan sonra
da Allah yardımcımız olsun demek, tevatür bile olamayacaktır. Şayet ne yapalım
diye soruyorsanız. Çok basit, sadece suratlarına bir kere tükürseniz bile, tükürük
denizinde boğulur bu sapıkların alayı, bunu hiç unutmayın arkadaşlar. Ve
aynı bağlamda da bilhassa unutmayın ki; sandıkta onlar için kullanmayacağınız her oyunuz, suratlarına attığınız tükürüğünüz olacaktır.
Ancak yüce Atatürk'ün meclisinde, milletin vekilleri eşkıya tasallutuna
uğrarken, yüreğimizi kavuran, yüzü gibi yüreciği de güzel Özgecan'ı son
yolculuğuna, yeni bir GEZİ ruhuyla uğurlayan on binlerse; belki de acımızın
yanında, bütün kötülüklere lanet okuyan tek tesellimiz ve tek umudumuz olmuştu...
ÖZGECAN'A
Titreyen
kalbin ve yarıda kalan umutlarınla
Uğurlar
olsun varacağın o son yere, küçüğüm
Yoksun
artık hıçkırıkların ve ruhun kadar güzel yüzünle
Kucak
dolusu sevgilerim seninle kördüğüm
Ama
hiç tanımadığın on binlerse, aynı sevgilerle seninle elele...
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder