Çipras
Efendi, sumenin üstüne koyacak daha acili yokmuş gibi, hemen Kardakla işe
başlayınca; ne sıkı bir Sosyalist(!) olduğunu derhal ortaya koydu doğrusu. Hani
ne alakaysa? Veya bu olayı, sağ radikal milliyetçi kesimin desteğini arkasına
almak nedenine yorsak bile, taşıdığı riske değmeyeceği nedeniyle de olayı,
iddialı ve ciddi bir sosyalist için, fazla hafifmeşrep ve maceracı bir yaklaşım
olarak kabul etmemiz gerekir. Bu da ne demeye çalıştığımı, daha iyi açıklar
sanırım.
Söylemedin
demeyin. Emperyalist bu defa çakma solu komşuda devreye sokarak, vaktiyle
düştükleri İstiklal dumurunun rövanşı bağlamında, bizi köşeye sıkıştırmak
niyetiyle, Yunanlı kardeşleri yine dolmuşa bindirip, üstümüze gazlatmayı
planlıyor anlaşılan. Öyle ya, sanki mevcutlar yetmezmiş gibi, yeni bir Ege
sorunuyla cümle aleme hoş bulduk demenin, başka da bir izahı varmıdır?
Emperyalistin
hesapları arasında kim bilir ne boş vaatler ve olası borç afları bile vardır
mutlaka. Yunanistan da şimdi milli kurtarıcı gibi, suni bir azim ve teneffüsle
lanse edilen sol strateji, yeni simalarıyla bir militar güç haline devinip
bizim yöne doğru yine cihada kalkarsa, inanın hiç şaşırmayacağım kendi adıma.
Çünkü dolunun arkasından sağanak, genel de hep gelir. Ve halen tepemizdeki
şunun bunun beslemesi hükümetten kurtulmadıkça da, birbiri peşine sağanakları
beklemek durumundayız biline.
Öyle
ya! Başımıza bir baba sorun daha açıp, aman dememizi ve istedikleri tavizleri
de sorgusuz vermemizi isteyeceklerdir kuşkusuz. Kıbrıs sorunu, Güneydoğumuz,
Avrasya flörtümüz, Asya devleriyle dirsek temasımız kabak çiçeği gibi sırıtıp
duruyorken ortada, üstüne de bizim kulvarda seyreden tüm kalkınma ülkelerine,
Sosyalizmin ne denli nefretlik, nasıl "tu kaka" olduğunu göstermiş
olmaktan da büyük keyif alacaklarını da var sayarsak; anlayacağınız bir koy üç,
beş birden al opsiyonunu, bize bırakmayacaklardır elbette.
Herifler
böylesi emperyalist pazarlama senaryolarının uzmanı ve işleri de bu olduğundan,
başka ne denir ve ne beklenir ki. Merkantilist evreden itibaren Kapitalizm ile
Burjuva, sarmal dürüm haline geldikten ve üstüne de neo liberal acılı sosu
döktükten sonra, başka türlü de bir icraatlarını duyan, gören, okuyan varsa
bize de öğretsin, seviniriz.
İyi
de pekiyi bu kadar basit mi ve de bu kadar oldubittiye endeksli mi bu işler. Ya
da Türk Milleti ve ordusu, böylesine kelepir olmuş, Bulgar Pazarı tezgâhlarına
mı düşmüştür artık? Ayrıca daha işin başında, kapitalist tarlada bu işlere
kalkınca, işin olmazsa olmazı olan, "halk devrimsiz" bir Sosyalist
Hükümetin kurulmasının, düşüncede dahi eşyanın tabiatına aykırı düşeceği, karasularımızda
Palamuttan kaçan Hamsinin dahi ıskalamayacağı bir gerçektir. Hiç kendimizi
kandırmayalım.
Hayal
gücümüzü de fazla zorlamayalım, bakarsınız bize de lazım olabilir. Hoş böyle
bir Hükümet kazara kurulsa bile, temelsiz binaya benzer, zelzeleyi geçtik de,
ilk kuvvetli Lodosta bile secdeye yatar. Yoksa Çipras'ın ömrünü, Türkiye ile
gireceği sürtüşme ve bunun başarı ölçüsü mü belirleyecek acaba? Elbet yakında
bunu da göreceğiz.
Oysa
komşuda bunlar olurken, biz şimdilik, bir yanda inleyen feryatlarını dinlemekte
oldukları hukukun üstünlüğünü(!) vurgulayanlarla, diğer yanda sarayı çaldık,
başkanlığı da nasıl aşırırız hesapları yapanlarla uğraşmaktayız hala. Yalnız
halef, selef Başbakan, aynı bağlamda da Cumhur işlerine de bakan Erdoğan’ın,
gözünü diktiği Başkanlık işi ise minare ve kılıfı meselesine döndü; ama bir
farkla ki, ya minare çok uzun ya da kılıf kısa anlayacağınız…
Çipras
dan umutvar olanlar, pesimist olduğum ve moral bozduğum için belki bana
kızacaklardır. Aslında bende kızıyorum kendime; ama ne yaparsınız ki, akıl
pusulam aksi yöne, sallasam dahi dönmüyor bir türlü. Yine haklı çıkacak olmanın
bezdiren sancısıyla, kuru temennilerle de kimseye şirin olmaya çalışmak içimden
gelmiyor dostlarım, kusura bakmayın. Ve şimdi yapacağımız tek iş de, beklemek
ve görmektir.
Ne
ki devre arasında, Yunanlı dostlarımıza, yine gaza gelmemeleri bağlamında
dikkatli olmalarını önerebiliriz belki. Çünkü neresinden ve nasıl bakarsak
bakalım, her türlü şart ve şeraitte, başta kendileri olmak üzere tüm günahsız
canlara yazılacaktır, sular durulduğunda fatura yine.
Ayrıca
unutulmamalıdır ki, namussuzlar birbirine düşünce, durumdan namuslular
nemalanır. O halde akıllı olup, kendi hırsızlarını birbirlerine
düşürmelidirler. Ki bu bağlamda şaşmaz tarihin arşivlerinde, yeterinden fazla
kanıt bulunduğunu ve en yenilerinin de mevcut birikime katılmak üzere yolda
olduğunu, söylemeye de, bilmem gerek var mı?
Serendip
Altındal
serendipaltindal@gmail.com
Video Kanalım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder