Giderayak bir de Hacı olmak istedi. Aldı avenesini yanına, atladı
uçağına, ver elini Kâbe dedi. Milletin sırtından, at avrat bir de Umre çektiler
anlayacağınız. Nasıl olsa yağma Hasan böreği, yemeyen ya da hiç olmazsa
kenarından tırtıklamayan enayidir.
Aç yatmasın diyerek,
komşu çocuğuna gözyaşlarıyla son ekmeğini uzatan gerçek müminlerin, Kâbe
resimleriyle avunduğu bir ülkede saltanat sürenlerin, bir de o müminlerin
sırtından Kâbe ziyaretleri de mekruhtur. Ve adım gibi de inanıyorum ki,
zamanında Bedeviler için bile, onlar iman kâr değil, biat kârdır diyerek İslam’dan
dıştalayan Hz. Muhammed, bugün yaşıyor olsaydı, fakir ve aç insanı olmayan tarihin
ilk Sosyal Devletini (Asrısaadet dönemi) kurduğu Kâbe’nin kutsal topraklarını,
bu imansızların ayaklarına asla çiğnetmezdi.
Giderayak dedik ya, o
da durumunun farkında olsa gerek ki; seçimler öncesi aile efradıyla birlikte
tam takım, milletin cebinden böylece Umreyi de çıkarmış oldu aradan. Günah
işliyorsak da affetsin artık bizi yaradan. Ne ki ben müsterihim adıma. Çünkü
günahı kimin işlediğini çok iyi bildiği gibi, bizim içimizdekini de görüyordur
nasılsa diye düşünüyorum...
Adamlar uslanmaz,
arlanmaz; ama hepsinden ağır çekeni ise arınmazlar. Fin Hamamı bile paklayamaz
bunları. Yani hamamda buhar derecesinde kaynatsan, sonra da Finliler gibi buhar
tüten çıplak vücutlarını defne dallarıyla dövsen, sonra da buz tutmuş göle
daldırıp çıkarsan, yine de kaldıkları yerden bildiklerini okumaya devam
edeceklerdir. Hiç kuşkunuz olmasın. Şok terapisi de bunlara sökmez, bilesiniz.
Ne sandınız, ustaları boşuna mı doldurmuş böylesi türdaşlarını etrafına.
Aklınız ermez bunlara.
Sizin gibi değildirler, boşuna da erdirmeye çalışmayın sakın. Akıllı olup seçim
günü, 'vur beygirin kıçına da rahvan gitsin' deyiverirsiniz olur biter. Sizin
için iş, bu kadar basittir işte. Bırakın gerisini onlar düşünsünler. Birileri
hesaba çekilir, birikmiş faturalarını öderler. Sonrasında geçenler yine
unutulur. Yaşam, aynı mekânlarda; ama farklı zaman dilimlerinde yine devinir
durur. Biri gider, diğeri gelir. Hep böyle olmuştur her zaman ve yine de böyle
olmayacak mıdır esasen.
Vakti geldiğinde de
ölümlü olan, kendisini iştahla paylaşmaya hazırlanan ve özlemle bekleyen
toprakgillerine kavuşacaktır nasıl olsa. Daha önceleri gidenlerin artık
kemikleri bile geride kalmadığına göre; asıl vurgun aşağıdadır anlaşıldığı gibi
de. Şimdi bu işlere kalktığına bakılırsa; belki bizim usta da birden bunu
hatırlayıvermiştir, kim bilir...
Sözcü Gazetesi'nin 2
Mart 2015 tarihli, Enis Berberoğlu'nun 'MERNİS, UYAP, SEÇSİS Üçgeni' başlıklı
yazısına dikkatinizi çekmek istiyorum şimdi. O konu bir bilişimci olarak benim
de, 2002 seçim sonuçlarından beri ele aldığım bir konudur. MERNİS yaftalı ve
yıllarca AB ülkelerini kontrol eden Amerikan Programını, aslı anlaşıldıktan
sonra, Yunanlı komşu bile elinin tersiyle iterken, o güne kadar adam gibi
manuel, parmak boyalı seçim yapan bizlersek, balıklama üstüne atlamıştık
nedense(!). O günden sonra da iflah etmedik ya zaten.
İşte bugün de sonuçlar
ortada, asıl tabanı taş çatlasa yüzde 22 lerin üstünde olmayan AKP'nin, bütün
seçimleri açık farkla nasıl kazandığını sanıyorsunuz?
İlgili yazıda bilhassa
da; 'Mesela deniliyor ki, sandıklar açılırken AKP'ye
büyük avans veriliyor. Muhalefet farkı kapatamıyor.' bölümü herşeyi
söylüyor aslında. İşte aynen de böyle oldu her defasında. Benim de söylemeye
çalıştığım hep buydu ya zaten. Sayımlar başladığında, nasıl oluyorsa(!) birden
AKP açık ara öne fırlıyor ve oluşan fark, sonuna kadar da kapanamıyor. Bir
anımsayın lütfen, hep böyle olmadı mı ve bu durum size de hiç garip gelmedi mi?
Şimdi biz böyle
söyledik diye, bakarsınız bu defa da muhalefeti öne salarlar, arkadan da
gazlayıp yine tur bindirirler ve bize de 'ne haber' deyiverirler. Tabi
muhalefet aynen ve de ısrarla yine 'imansız Arcade oyunlarına', böyle saftirik
ve Fransız kalmakta ısrar ederse.
İnşallah bu seçimlerde
artık uyanmış olurlar, bizim gaflet uykusunda ki muhalif kardeşler. Detaylı
açıklamalar ve isabetli öneriler içeren yazıyı, seçimler öncesi çok uyarıcı ve
aydınlatıcı buldum doğrusu. Enis Beyi bu duyarlılığından ve çok isabetli
yazısından ötürü kutlarım. Aşağıya yazının bağlantı adresini de koydum.
Okumanızı önemle tavsiye ediyorum. Hatta iddia da edebilirim ki, Haziran
seçimlerinin de ruhu olacaktır bu yazı. Yazın bir kenara...
Serendip Altındal
Video
Kanalım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder