ABD'nin,
bütün katkı payına rağmen, giderek İngiliz güdümlü Haçlı terör mangasına
dönüşmüş ve bir hayli de taraftar toplamış IŞİD ile ne alıp veremediği olabilir
ki. Her şey istedikleri gibi plana uygun yürümüyor mu? O halde nedir sıkıntı.
Bu soru aslında haklı bir sorudur da. Böyle olunca da soruya, akla düşen bazı
alıntılarla hemen cevap aranması gerekir.
Başlangıçta
yeni Haçlı düzeneği ve ABD rasyosu ile hazırlanmış IŞİD misyonu, Ortadoğu'nun
kara elmas rezervlerine, Batılı emperyalist adına ve BOP stratejileri
genelinde, yeni bir güvenlik koridoru açmakla görevlidir aslında. Ne var ki ABD
ile fundamental göbek bağı olması gereken bu misyon, giderek AB patron ülkeleri
İngiltere, Almanya ve Fransa merkezli bir konuma senkronize edilmektedir. İşte
bu yeni durum da, ABD için büyük bir sıkıntı yaratmaktadır.
Buna
göre eskilerin büyük patronu ABD, tarihi misyonunu yitirmiş bir çaresizlikle,
bu yeni oluşku da en azından bir ortak misyon payı koparabilmek ve kaybetmekte
olduğu otoritesini koruyabilmek adına, Ortadoğu da son bir gövde gösterisine
hazırlanmakta, daha doğrusu da çırpınmaktadır. Ne kazanır, ne kaybeder şimdiden
öngörebilmek zordur; ama ABD'nin bugün AB Gladyosu tarafından, artık
dıştalanmış bir konuma düşürülmüş olması bile, hayli stratejik önemde ve
düşündürücü bir yeni olgudur.
Yani
kısaca ABD, AB'li ortakları tarafından artık ciddiye alınmamakta ve haklı
olarak da saygı duyulmamaktadır. İşte bu yeni durum ise, ABD den bile fazla,
bizde ki Amerikancıları can evlerinden vururken, onları büyük bir umutsuzluğa
da düşürmektedir. Neo liberal ve globalist yaygaralarla, birlikte ayyuka
çıkardıkları yeni ekonomi, bırakın evrensel parıldamayı, merkantilist eski
Avrupa'nın serf mağaralarında, kandil ışığına dönüşmüştür artık...
Nedir
saraylıdan çektiği bu milletin. Adam suikast da suikast diye tutturup duruyor.
Obama ile oynadığı ikili vodvil bile onu kesmiyor. Hani korkusu histeri
noktasına vardı artık. Yakası açılmadık gözyaşı soslu mağdur edebiyatını, seçim
kampanyasına dönüştürerek, milletin neredeyse a....a bile yerleştiriyor. El
insaf, bir hayranı sevabına ona bir kıyak yapsa da, başta kendisi olmak üzere
bütün millet de kurtulsa artık.
Öyle
ya, hiç bir zaman hesap ekstresini göremediğimiz örtülü ödeneğin, neredeyse
tamamına yakını, şimdilerde suikast korkusuyla araç ve gereçlere yapılan sarf
hesaplarında gösteriliyor. İnsanın bu duruma içi parçalanıyor doğrusu. Hani
içinde bulunduğumuz sıkıntı günlerinde boşuna masraf yapmasın, huzur bulsun
diye, insanın içinden hayrına, ihtiraslı belki de histerik bir özlem kaynaklı
bu isteğini yerine getirerek, onu biran evvel tanrısıyla buluşturup huzura
erdirmek geliyor.
Neticede
Umreye bile koruma ordusu götürecek kadar böylesi büyük bir korku, kocaman
dünya liderine hiç yakışmıyor doğrusu. Hele de bir zamanların klasiği 'al gülüm ver gülüm'ü', bir U dönüşüyle yine gündem
yaptığına göre; demek ki zafiyeti artık tavana vurdu. Hadi gel de acıma şimdi,
düşkün bir zavallı büyük dünya(!) liderine.
Bugüne
kadar bilinen demokrasi yaftalı bel altı siyasetin en KARA partisi AKP, vatmanı
Gül de olsa, bundan sonra Erdoğan tasfiye edilmeden, yeni ve temiz bir çıkış
yolu bulamayacağı haklı tespitini, her ne kadar sonunda yakalamış olsa da,
artık son tramvayı da kaçırmıştır.
Tarihi
siyasamızın en marjinal dosyasına gırtlaklarına kadar battıkları için, artık o
dosyadan temize havale olabilmelerine de imkân kalmamıştır. Yani Erdoğan
Ustaları giderayak onlara en baba kazığı yine de atmıştır. Ve 'evet ben
giderim; ama siz de kalamazsınız' demiştir...
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder