Ankara’ya
bak! Göbeğinde dünyaca tescilli kanlı terör örgütü Hiz but Tahrir toplanıyor,
iki sokak ötedeki TBMM de ise bizim bademler tespih çekiyor, kimi de güzellik
uykusundalar. Vah ki ne vah, DEVLETE bak da saatini ayarla. Sonra da Davut’ların
ülkesi Dünya basınınca, kara para, Mafya ve terör cenneti olarak yaftalanınca, çekirdeksiz
gak gukla itiraza başlanıyor. Hayırlara tebdil olsun, başka da ne denebilir ki.
Başkentin göbeğinde toplanan güruhun ritüellik(!) resimlerine baktığımızda,
bizdeki mütedeyyin badem görüntüsünün bile, tetikçi tiplemesi Haçlı beslemeleri
arasında, suratta ki benler gibi kaldığını gördük.
Türkiye’de işlerin hesapladığı gibi
yürümeyeceğini gören ABD, şimdi yeni arayışlara girerken, İncirlikteki üssünü
Kuzey Suriye’ye kaydırmaya niyetleniyor. Diğer yanda ise yeni Başkan adayı
Triumph’un ilk olarak işkence yasağını kaldırma teklifiyle göreve başlayacak
olması da bize yeni ilhamlar veriyor doğrusu. Bu ne akıldır. Sanki başta CIA,
NSA olmak üzere ülkesinin bütün milli, pardon kampüs(!) güvenlik çeteleri,
kendi yeraltı inlerinde, terörist bahanesiyle bir sürü günahsız muhalif üstünde
her fırsatta Engizisyona bile rahmet okutan işkence modelleri geliştirmiyorlarmış
ve büyük patronları da diğer yanda gerçek terörü kendi eliyle finanse
etmiyormuş gibi…
Demek oluyor ki, hep söylediğimiz
gibi aşağıdan yukarıya veya yukarıdan aşağıya nasıl bakılırsa bakılsın, önce ABD
belasından kurtulmadan terörden kurtulmak asla mümkün olmayacaktır. Ya mevcut
olanlar mı? Sürünün lideri yok olursa ki buna AB ve İsrail de dâhil olmak
üzere, sürü mürü de kalmaz ortada nasıl olsa. Aynı bağlamda bizdeki Vatikan
İmamlarının liderliğindeki tarikat sürüleri ve mecliste vergilerimizle
beslediğimiz müstevli beslemeler de nasiplerini alacaklardır kuşkusuz. Herifler
içimizde nasıl teşkilatlanmışlar ve yıllar üstünde nasıl da aymazca izlenmiştir
bu oluşum. İpini koparan hergele nasıl da yolgeçen hanı yapmıştır bu güzel
vatanımızı ki akıllara ziyan.
Ancak düşünce doğrumuzun eğrisinde
yakalayabileceğimiz varsayımsal algılar, bu adamların ve kadınlarının güncel
yaşam felsefesini oluşturan yaşamsallarıdır. Ve onların düşünce doğruları
olmadığı içinde hep varsayımsal bir eğride yaşarlar. Tarikat bademliği de böyle
bir şeydir işte. Ve ne yazık ki, bununda farkındalığında olabilecek düşünce
doğrusundan yoksundurlar. Sadece böylesi adamları tetikçisi yapabilen
emperyalistin doğrusu da aynı varsayımsaldır ve sadece bundan nemalanır işte.
Tarihte defalarca yaptığı gibi
hepsinde acımasız bir hezimetle yanılgı yaşadığı teşebbüsten sonra bile, hala
aynı varsayımsalda nefes alan emperyalist, Hegel’in diyalektiği gibi baş aşağı
durmakta ve kendisini de ayakları üstünde doğrultacak Marx’ını beklemektedir
belki de. O da kendi Konfederasyonu içinden çıkacaktır muhtemelen. Buna doğru
arayış da başlamıştır artık ABD’de. Ne var ki, bizdeki tutkun, mazoşist aymaz
biraderler, bu gelişimden de bihaber, ısrarla boşluğa doğru savurmaya
devamdadırlar…
Tanrının bildiğini kuldan
saklamayalım. Bence son yılların en önemli olayı, Göbeklitepe defilesiyle on
binlerce yılın getirisi olan muhteşem Türk tarihinin, 1071 de başladığını
söyleyenlerin beyinlerine çivilercesine bugünün kadınına, kadınlar gününde en değerli
armağan olarak sunulan, anlam dolu yansımasıydı. Bu oluşuma tüm emeği geçenleri
bütün kalbimizle kutluyoruz.
Son
olarak da atlamayalım ki; AYM arkasında milletinin güvencesini arar ve bunu görmek
ister. Yalnız bırakılmaması gerekir. O halde milletçe AYM’nin arkasında
durduğumuzu her vesileyle ortaya koymalıyız. Bakın o zaman beklediğimiz devrim
nasıl, hem de kansız gerçekleşecektir…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder