25 Eylül 2017 Pazartesi

ÖZDEVİM..

            Barzani, yandaş medya kalemleri, iş dünyası, Erdoğan ve AKP’si, ayrıca tüm emperyal fonlamalı STK’lar, İsrail+ABD koridoru meselesinde, emperyalist menfaatleri destekleyen ortak bir işbirliği içerisindedirler. Bakmayın siz dışarıya verdikleri ikircikli vatansal ağızbirliği mesajlarına. Ne yapsaydılar, kendilerini ihbar edemeyeceklerinden ellerindeki tek vatan kozunu kullanıyor, onunla aldatıyor işte bu zavallı bağımlılar.

            Herifçioğlu referandum için oyunu kullandı bile, Trump’ın kadim dostundan(!) ise tık yok. Sizce en azından bir müzik notası vermeye kalkar mı acaba? Sorma ve aklının ucundan bile geçirme. Sormaya bile kalksan, sana da bir FETO(Ö) çuvalı geçirirler nasıl olsa.

            Erdoğan’ın son ABD gezisi ertesindeki, misafirle ev sahibi arasındaki alışıldık tebligat tutarsızlıklarının peş peşe sergilenmesi, geçen yazımda da belirttiğim gibi, tam bir orta oyunu ve enayi kapanıdır. Bırakın restleşmeyi, hatta üstüne de yok haliyle para bile ödedi. Uçak falan aldı ya, nerelere uçacaksa bu uçaklar. 

            Ve bununla bir kez daha anlıyoruz ki şimdi de bu oyuna, etkisizleştirilmiş ve milli özerkliğini örümceğin ağına kaptırmış TSK da dâhil edilmiştir. Sonucu önceden beklendiği(!) gibi, istenen tebligatlarla göstermelik çıkmış olan MGK kararları da, bu görüşümüzün teyidi olmuştur.


            Şimdi bir de üstünde Kemalist İslam yazan ABD fonlu reklam balonu havaya fırlatılmıştır. Bu yeni AKP balonu ne kadar ve kimleri ikna edici olur, meraklılarına sormak gerekir. Zira özdeş Kemalist, daha önce de Müslüman olduğundan, bunun nasılsa kendisi için havalanmadığını bilir.

Öyle ya İslami Kemalist ne demekse! Yoksa bizim Kemalist, daha önce İslam (Ehli Beyt) inancını tanımıyordu da şimdi mi – yani AKP ile – iman yolunu buldu demek isteniyor acaba? Oysa tam tersi, AKP ve kendisini taşıyan cemaatler eliyle gerçek İslam, Vatikan kokteyline dönüştürülmedi mi?

            Bu bağlamda da Şeriat Ticaniliği, İslami bir temele mi lehimlenmeye çalışılmaktadır. Vatikan’ın Batı emperyalizmi içinde aynı projenin, yüzyıllardır var olduğu, konu eskidiğinden artık tartışılmıyor bile. Yine de eskiciye yağmur yağdırarak geçimini sağlayan zihniyetin elan iktidarda olduğu düşünülürse, konunun tazelenmesine de asla şaşırmamak gerekir. Ne ki nasıl kabul edilirse edilsin, bu noktada bizi katıksız özeğinde saf Kemalistlerin, birleşik tek yumruğunun ezici ağırlığının yaratacağı balans değişikliği ilgilendiriyor sadece.

            Anlaşılan odur ki AKP artık altındaki nevale yüklü; ama metal yorgunu ve arızalı kamyonunu ilerdeki viraja kadar bile itecek gücü kalmadığı ve İktidarda buna rağmen her ne pahasına kalabilmek için, kadim dostları(!) telkiniyle, arkasına Kemalist gücü de almaya kalkıyor, tabii yersen.

Mutlaka Perinçek de bunu biliyor; ama şimdilik söyleyemiyor herhalde. Belki de ilk rampada birilerine çelme takmayı düşünüyor olabilir, kim bilir. Bak bu da sana son opsiyon ona göre kardeş! Ve bil ki Erdoğan şimdilerde İktidarının en zor günlerini yaşıyor. Çünkü aşağı baksa sakalı, yukarıda ise bıyığı, bilmem anlatabildim mi?

            Vaktiyle Erdoğan gelirken veya getirilirken, tarafında olanlara, giderken ya da gitmek zorunda kalırken, o da Kemalist olur gider nasılsa demiştim. İşte şimdi bu görüş, zorunlu olarak havaya fırlatılan Kemalist İslam balonuna da ışık tutacaktır sanıyorum.



            Diğer yanda İsrail ve Pentagon hegemonyasının egemen olduğu İsrail-Amerika’sının, Avrasya kapısındaki Kürdistan çaputlu yeni üssü, kurulmaya yaklaşıyor. İleride Türkiye’miz dışında Rusya, Suriye, Irak, Iran, Avrasya ve uzak Asya güçleri için de büyük bir tehdit oluşturacak olan salt İsrail-ABD Kürdistan düşüncesine dahi, bu güçlerin daha ne kadar tahammül edebilecekleri ayrı bir merak konusudur. O halde diyebilir miyiz ki artık büyük patlamaya çeyrek kalmıştır. Veya haydi Abbas vakit tamamdır…


            Sinsi örümceğin ağındaki muhalefet partilerinin durumu da hiç kafanızı karıştırmasın. Çünkü örümcek bitince, ağı filan da kalmaz ortada. Nereden mi biliyorum? Zira sıkça örümcek yuvalarının oluştuğu bahçeli evimizde, temizlikten sonra bir daha ki temizliğe kadar örümceği de ağı da kalmıyor artık ortada. Hiç unutmayalım ki; evini sık temizleyemeyen yaşlı veya engelli insanların ya da doğuştan tembel, pasaklı olanların evlerine bile girerken, bu tiksindirici ağları elinizle açmak zorunda kalabilirsiniz. Yani bu konu onları alakadar eder doğrudan.  

            Hegemonyan, Tiran, Diktatör, terörist, rasist vs. gibi isim-sıfatları bir kenara koyun. Bütün bu sıfatları tekelinde bulunduran ve Avrupa’yı 500 yıl kadar kasıp kavuran Engizisyon, 1834 de tarihe gömüldükten sonra, birlikte gömülen bütün aktif engizisyonistlerin nasıl öldüklerini, kemiklerinin kalıp kalmadığını bugün soran bile yok artık bu dünyada. Çünkü özdevimin gerekçesi ve kaynağı sorulmaz. Bundan sonrada sorulmayacağı gibi, yani vakti gelen hep gidecektir…

           
            Materyal yorgunu İktidar kanadındaki zorunlu değişimler, emperyalist kontrol merkezinin direktifleri doğrultusunda yavaş yavaş ve fazla dikkat çekmeden yapılıyor. Dikkat ederseniz adı, konumları (anakent Belediyeleri vs.)  itibarıyla en fazla spekülasyonlara karışanlar öncelikli olarak yapılıyor bu değişimler. Topbaş’tan sonra sıradaki muhtemelen Gökçek olabilir mesela.

            Ondan sonra da kademeli olarak sıra, Parti içinde kuşkusuz alt rütbelerden başlayarak, Başkana kadar dayanacaktır. Böylece sessiz ve derinden; ama keriz uyandırmadan emperyalistin partisel manda değişimi tamamlanmış olacaktır. Zira böylesi zorunlu ve acil Hükümet değişimlerinde fazla gürültü koparmaya, ambiyans oluşturmaya gelmez. Zira bakarsın milliyetçi cephenin de ayranı kabarır, ortama el atmaya kalkar ki işte bu hiç arzu etmedikleri bir şeydir.

            En iyisi İblis ABD’yi ve liboş yapısını Dünya ulusları olarak aradan çıkaralım veya büyük ittifaka zorlayalım. Sonra da her ulus bağımsız ve güçlü olsun, gücü kadar alsın, o kadar da satsın. Öyle yüksek faizli dış borç falan da yok edilsin. Emisyon da kalksın. Gücü yetmeyenlere de yeni Birleşik Dünya İttifakı yardımcı olsun.

Ama gerekirse elbirliği ile bağımsızlığı onaylanan ulus Devlet, Büyük İttifakın Dünya Barışı ile de ömür boyuna el sıkışsın. İşte tek projede bütün bunlar halledilmelidir. Dünyanın bundan sonra ki mutlak barışı ve huzuru için, Çin işte bu projeyi başlatmak istiyor tüm Dünya Ulusları adına. Rusya da buna ‘TAMAM’ diyor. O halde hepimize hayırlı olsun. Yoksa şimdi bize de yine bok yemek mi düşüyor her zamanki gibi…

                                                                       Serendip Altındal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder