19 Eylül 2017 Salı

AHZU KABZ..

            Brexitin AB’nin dengesini bozuyor, onu dağılma noktasına getiriyor genel tespiti, acaba İngiltere’de gittikçe yoğunlaşan terör saldırılarının da nedeni olabilir mi? Böyle sordum çünkü görünen köy kılavuz istemiyor. Yüzyılların sinsisi, arkadan pazarlıklı, sol gösterip sağ vuran, melanetler ve entrikalar ustası, ABD emperyalistinin de hocası Birleşik Krallık ülkesi, elbette şimdi layığını bulacaktır yavaş yavaş.

            Ve daha çok da biriken geçmiş günahlarının kefaretini ödeyecektir elbette. Lakin yine de kirli, Makyavelist siyasilerin günahını, yılların kolonyalist hırsızı İngiltere’de bile, diğerlerinde de olduğu gibi günahsız halklar ödüyor ve ödeyeceklerdir.  Bu gerçeği dile getirmek ise her erdemli aklın yadsıyamayacağı bir husustur kuşkusuz.

            İyi de şimdi artık kendisini de kuyruğundan yutmaya başlayan terör, böyle daha nereye kadar koşmaya devam edecek. Demek oluyor ki ya kendi senaristlerini geçmişte olduğu gibi yine tarihten silecek ya da yeni bir Dünya Harbi ile hepimizi bitirecek. Bana sorarsanız birinci şık ağır basıyor. Çünkü şeytan-tanrı olan insanoğlu, kendi fitilini ateşleyecek kadar enayi değildir yine de.

            Allah aksinden korusun, çünkü daha yapacak işlerimiz var bu dünyada. Çocuklarımızın milli müfredatlarında, onların varoluş nedeni olan ve ne yazık ki Ticani hem de müstevli kafayla makasa getirilen ataları Atatürk’ün devrimlerini, TSK’ni, Milli Bayramlarını ve tüm külliyesini, tekrar yerine koymak zorundayız her şeyden önce. Sonra laiklik ve anayasal temel Cumhuriyet ilkelerinin, milli fundamentimizle bağının koparılmasının da önünü tıkamak mecburiyetindeyiz.

            Anglo-Ortodoks para babalarının ve onların içimizdeki devşirmelerinin gelecek nesillerimizi, istedikleri zaman binebilecekleri itidalsiz, izansız, cahil ve her şeyden kötüsü kimliksiz merkeplere dönüştürmelerini de engellemek zorundayız. Misakı milli bütünlüğünün, şer odaklarından itirazsız arındırılmasını ise bahse konu bile yapmak istemiyor ve kendiliğinden anlaşılır olduğunu düşünüyorum.


            ABD ile harp halinde olan, aynı ülkeye babasının çiftliği gibi girip çıkıyor. Allah Allah ne yaman(!) adammış yahu bu. Ulan kimi kandırıyorsunuz? Eyy Amerika dediği ülkenin Başkanı Trump ile kayıkçı kavgasıdır yaptıkları sadece. Yoksa S-400’ler, dayılığına yeni bir ivme mi kazandırdı? Haydi canım geçiniz!!! Ne sanıyor yahu bunlar? Türk Milleti bu kadar keriz mi?

Hele yazılı tişörtlü kiralık alkışçıların transfer masraflarını kimler karşıladı. Erdoğan’a tam da Zarrap pazarlığında yeni yaptırımlar arifesinde iken ve ABD istihbaratının ihtiyati tedbirler alacağı düşünülürken, hiçbir şey yokmuşa bilhassa yatılması, komedi ötesiydi. Hele de bundan sonra yazabileceklerim için o kadar güldüm ki, bizatihi bir gülme kriziydi sanki.  Yazıyı bir mizah yazısına dönüştürmemek için gerisini yazmayayım en iyisi.

            Bay Perinçek sende iki laf söyle artık bunca alamete ki götürmesinler bizi kıyamete; ama önce ABD örümcek ağı ile herhangi bir uzantın olup olmadığını belgelemek kaydıyla yap bunu da, yandaşların yine detone notalarına ayak uydurmak zorunda kalmasınlar.


            Batı emperyalinin, Ortadoğu’da dengeleri Osmanlı modunda yeniden kontrolüne alacak; ama son Osmanlı gibi yine kendileri için çalışacak, yeni Düyunu Umuminin kapısını açacak ve korkulu belaları olan Atatürk’ten arındırılmış Türkiye adlı hegomonik çakma bir Cumhuriyet kolonisi ve onun kantonlarıdır, hudutlarımız arasında görmek istedikleri tek ülke veya kantonlar birliği.

İşte Erdoğan ve ekibi geldikleri günden itibaren bu proje (BOP) için vardırlar. Bilin ki bu kadro asla Batı’dan ayrılacak milli bir şuura sahip değildir ve olamaz da. Türkiye’miz ise aynı bağlamda, sonuçta AHZU KABZA zorlanmaktadır, biline. Ki bu Sevr’e bile rahmet okutur.

            Yandaş medya, ayarlanmış eğitim kurumları ve akademisyenleri aracılığı ile dinler diyaloğu, çok kültürlülük ve özgün etnisiteler kavramlarıyla da toplum rehine alınıyor. Ve giderek emperyalist emeller doğrultusunda yavaş yavaş ayrışmaya, kolonileşmeye doğru politize ediliyor.

Bize de bu çakma kokokrasiyi alkışlamak düşüyor. Bunu yaparken de emperyalist futasında finişe doğru ha babam kürek çeken bazılarımız, kendilerine Demokrasi(!), insan hakları beyannamesi, özgürlük pazarlayan bir ülkenin bünyesinde zengin/fakir oranının (gini faktörü) tavan yapmış olduğunu araştırmıyor; ama buna rağmen kim bilir ne kadar entel olduklarını düşünüyorlardır herhalde.

Ve sen sosyalist(!) enternasyonalist, söyle emperyalist emekçisinin mi yoksa manda emekçisinin mi hak savunucususun? Emperyalist emekçisinin, gini katsayısını yukarıya doğru iten bizatihi motoru olduğunu da bir düşünüverseydin de, başta kendini sonra da vatandaş emekçini daha fazla zehirlemeseydin keşke.

            Şimdi bir de bunlara yumuşak İslam’la sulandırılmış Vatikan kokteyli ilave ederseniz, ortaya çıkan karışım kendi ağız tatlarına göre de tadından yenmez, içilmez olur. İşte hepsi de budur. Yani biz keriz olduğunu bilmeyen kerizlerin, sadece seyirci olarak algılandığı uluslararası büyük sahnede oynanmakta olan oyunun aslı, astarı, öyleyse herkese iyi seyirler.

            Esasen bugün ABD’de sadece konu mankeni olan Trump’ın profesyonel mankenliği de artık tescil edilmiştir. Lisansı da muhtemel eline tutuşturulmuş olmalıdır. ABD de yular hiç olmadığı kadar Pentagon’un yani Generallerin elindedir artık. Onların da tek isteği ve hedefi, dünya genelinde bütün dizginleri yeniden eline geçirmiş bir büyük ABD İmparatorluğu görmektir.

            Yani Dışişleri vs. gibi emsal Bakanlıklar ve Beyaz Saray sadece protokolde vardırlar. Wilson’ları, Truman’ları, Kennedy’leri daha çok arar ABD milleti. Çoktan uğurlar oldu onlara. O halde Erdoğan, Mordoğan hikâyedir aslında. Şimdi bir de böyle bakmak gerekir bu vadiye sanırım artık.

            Bugünlere kadar Cemiyeti Akvam, insan hakları, yardım(!) fonları vs. bağlamında çok Amerikan masalları yuttu, ninnileri dinledi ve bedelleri ödedi bu dünya milletleri aslında. Yetti garı. Dolayısıyla ABD derin Devleti, şimdilerde tersine dönen bu menfi durumu idrak edip, ağırlığını koyarak tüm yetkileri yine kendi eline almıştır. Ne ki bu da boşunadır ve Dünyanın geri kalanı için tatlı, onlar içinse acılı olacak son da yakındır artık.

            Ve öyle görülüyor ki yetki dağılımıyla, eşit yetki merkezleri çoğalan ABD karar merkezlerinden askeri olanlarından herhangi birisi, yetkisini abartılı kullanıp da bir hedef ülkede, bir nükleer füzyon yaratması halinde, artık patlama noktası haline gelmiş Dünyayı da uçuracaktır. Milli esenliğine ve birliğine acilen yeniden kavuşmak zorunda olan Türkiye’mizde ise bağlamında, kendi adıma beni sadece ikna edebilecek olan, Kemalist milliyetçilerdir.

            O halde sol ve sağda toplanmış olanlarının kadın, erkek hepsine ortak bir tebligat yapalım. Birbirinize efelenmekten vazgeçin ve acilen tek yumruk olun aslan parçaları. Çünkü ortak düşman karşımızda ve çok yakınımızdadır. Ayrıca niyeti, her zamankinden de kötüdür. Pusuya yatmış, düşmeni bekleyen, pençeleri ve gagası parçalamaya hazır kuzgun gibidir hani…

                                                                                   Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder