Brexitin
AB’nin dengesini bozuyor, onu dağılma noktasına getiriyor genel tespiti, acaba İngiltere’de
gittikçe yoğunlaşan terör saldırılarının da nedeni olabilir mi? Böyle sordum
çünkü görünen köy kılavuz istemiyor. Yüzyılların sinsisi, arkadan pazarlıklı,
sol gösterip sağ vuran, melanetler ve entrikalar ustası, ABD emperyalistinin de
hocası Birleşik Krallık ülkesi, elbette şimdi layığını bulacaktır yavaş yavaş.
Ve daha çok da biriken geçmiş
günahlarının kefaretini ödeyecektir elbette. Lakin yine de kirli, Makyavelist
siyasilerin günahını, yılların kolonyalist hırsızı İngiltere’de bile, diğerlerinde
de olduğu gibi günahsız halklar ödüyor ve ödeyeceklerdir. Bu gerçeği dile getirmek ise her erdemli
aklın yadsıyamayacağı bir husustur kuşkusuz.
İyi de şimdi artık kendisini de
kuyruğundan yutmaya başlayan terör, böyle daha nereye kadar koşmaya devam
edecek. Demek oluyor ki ya kendi senaristlerini geçmişte olduğu gibi yine
tarihten silecek ya da yeni bir Dünya Harbi ile hepimizi bitirecek. Bana
sorarsanız birinci şık ağır basıyor. Çünkü şeytan-tanrı olan insanoğlu, kendi
fitilini ateşleyecek kadar enayi değildir yine de.
Allah aksinden korusun, çünkü daha
yapacak işlerimiz var bu dünyada. Çocuklarımızın milli müfredatlarında, onların
varoluş nedeni olan ve ne yazık ki Ticani hem de müstevli kafayla makasa
getirilen ataları Atatürk’ün devrimlerini, TSK’ni, Milli Bayramlarını ve tüm külliyesini,
tekrar yerine koymak zorundayız her şeyden önce. Sonra laiklik ve anayasal
temel Cumhuriyet ilkelerinin, milli fundamentimizle bağının koparılmasının da önünü
tıkamak mecburiyetindeyiz.
Anglo-Ortodoks para babalarının ve
onların içimizdeki devşirmelerinin gelecek nesillerimizi, istedikleri zaman
binebilecekleri itidalsiz, izansız, cahil ve her şeyden kötüsü kimliksiz
merkeplere dönüştürmelerini de engellemek zorundayız. Misakı milli bütünlüğünün,
şer odaklarından itirazsız arındırılmasını ise bahse konu bile yapmak istemiyor
ve kendiliğinden anlaşılır olduğunu düşünüyorum.
ABD ile harp halinde olan, aynı
ülkeye babasının çiftliği gibi girip çıkıyor. Allah Allah ne yaman(!) adammış
yahu bu. Ulan kimi kandırıyorsunuz? Eyy Amerika dediği ülkenin Başkanı Trump
ile kayıkçı kavgasıdır yaptıkları sadece. Yoksa S-400’ler, dayılığına yeni bir
ivme mi kazandırdı? Haydi canım geçiniz!!! Ne sanıyor yahu bunlar? Türk Milleti
bu kadar keriz mi?
Hele
yazılı tişörtlü kiralık alkışçıların transfer masraflarını kimler karşıladı.
Erdoğan’a tam da Zarrap pazarlığında yeni yaptırımlar arifesinde iken ve ABD
istihbaratının ihtiyati tedbirler alacağı düşünülürken, hiçbir şey yokmuşa
bilhassa yatılması, komedi ötesiydi. Hele de bundan sonra yazabileceklerim için
o kadar güldüm ki, bizatihi bir gülme kriziydi sanki. Yazıyı bir mizah yazısına dönüştürmemek için
gerisini yazmayayım en iyisi.
Bay Perinçek sende iki laf söyle
artık bunca alamete ki götürmesinler bizi kıyamete; ama önce ABD örümcek ağı
ile herhangi bir uzantın olup olmadığını belgelemek kaydıyla yap bunu da,
yandaşların yine detone notalarına ayak uydurmak zorunda kalmasınlar.
Batı emperyalinin, Ortadoğu’da
dengeleri Osmanlı modunda yeniden kontrolüne alacak; ama son Osmanlı gibi yine
kendileri için çalışacak, yeni Düyunu Umuminin kapısını açacak ve korkulu belaları
olan Atatürk’ten arındırılmış Türkiye adlı hegomonik çakma bir Cumhuriyet
kolonisi ve onun kantonlarıdır, hudutlarımız arasında görmek istedikleri tek
ülke veya kantonlar birliği.
İşte
Erdoğan ve ekibi geldikleri günden itibaren bu proje (BOP) için vardırlar. Bilin
ki bu kadro asla Batı’dan ayrılacak milli bir şuura sahip değildir ve olamaz da.
Türkiye’miz ise aynı bağlamda, sonuçta AHZU KABZA zorlanmaktadır, biline. Ki bu Sevr’e bile rahmet okutur.
Yandaş medya, ayarlanmış eğitim
kurumları ve akademisyenleri aracılığı ile dinler diyaloğu, çok kültürlülük ve
özgün etnisiteler kavramlarıyla da toplum rehine alınıyor. Ve giderek
emperyalist emeller doğrultusunda yavaş yavaş ayrışmaya, kolonileşmeye doğru
politize ediliyor.
Bize
de bu çakma kokokrasiyi alkışlamak düşüyor. Bunu yaparken de emperyalist futasında
finişe doğru ha babam kürek çeken bazılarımız, kendilerine Demokrasi(!), insan
hakları beyannamesi, özgürlük pazarlayan bir ülkenin bünyesinde zengin/fakir
oranının (gini faktörü) tavan yapmış olduğunu araştırmıyor; ama buna rağmen kim
bilir ne kadar entel olduklarını düşünüyorlardır herhalde.
Ve
sen sosyalist(!) enternasyonalist, söyle emperyalist emekçisinin mi yoksa manda
emekçisinin mi hak savunucususun? Emperyalist emekçisinin, gini katsayısını
yukarıya doğru iten bizatihi motoru olduğunu da bir düşünüverseydin de, başta
kendini sonra da vatandaş emekçini daha fazla zehirlemeseydin keşke.
Şimdi bir de bunlara yumuşak
İslam’la sulandırılmış Vatikan kokteyli ilave ederseniz, ortaya çıkan karışım
kendi ağız tatlarına göre de tadından yenmez, içilmez olur. İşte hepsi de
budur. Yani biz keriz olduğunu bilmeyen kerizlerin, sadece seyirci olarak
algılandığı uluslararası büyük sahnede oynanmakta olan oyunun aslı, astarı, öyleyse
herkese iyi seyirler.
Esasen bugün ABD’de sadece konu
mankeni olan Trump’ın profesyonel mankenliği de artık tescil edilmiştir.
Lisansı da muhtemel eline tutuşturulmuş olmalıdır. ABD de yular hiç olmadığı
kadar Pentagon’un yani Generallerin elindedir artık. Onların da tek isteği ve
hedefi, dünya genelinde bütün dizginleri yeniden eline geçirmiş bir büyük ABD
İmparatorluğu görmektir.
Yani Dışişleri vs. gibi emsal
Bakanlıklar ve Beyaz Saray sadece protokolde vardırlar. Wilson’ları, Truman’ları,
Kennedy’leri daha çok arar ABD milleti. Çoktan uğurlar oldu onlara. O halde
Erdoğan, Mordoğan hikâyedir aslında. Şimdi bir de böyle bakmak gerekir bu
vadiye sanırım artık.
Bugünlere kadar Cemiyeti Akvam,
insan hakları, yardım(!) fonları vs. bağlamında çok Amerikan masalları yuttu,
ninnileri dinledi ve bedelleri ödedi bu dünya milletleri aslında. Yetti garı.
Dolayısıyla ABD derin Devleti, şimdilerde tersine dönen bu menfi durumu idrak
edip, ağırlığını koyarak tüm yetkileri yine kendi eline almıştır. Ne ki bu da
boşunadır ve Dünyanın geri kalanı için tatlı, onlar içinse acılı olacak son da
yakındır artık.
Ve öyle görülüyor ki yetki
dağılımıyla, eşit yetki merkezleri çoğalan ABD karar merkezlerinden askeri
olanlarından herhangi birisi, yetkisini abartılı kullanıp da bir hedef ülkede,
bir nükleer füzyon yaratması halinde, artık patlama noktası haline gelmiş
Dünyayı da uçuracaktır. Milli esenliğine ve birliğine acilen yeniden kavuşmak
zorunda olan Türkiye’mizde ise bağlamında, kendi adıma beni sadece ikna
edebilecek olan, Kemalist milliyetçilerdir.
O halde sol ve sağda toplanmış
olanlarının kadın, erkek hepsine ortak bir tebligat yapalım. Birbirinize
efelenmekten vazgeçin ve acilen tek yumruk olun aslan parçaları. Çünkü ortak
düşman karşımızda ve çok yakınımızdadır. Ayrıca niyeti, her zamankinden de kötüdür.
Pusuya yatmış, düşmeni bekleyen, pençeleri ve gagası parçalamaya hazır kuzgun
gibidir hani…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder