Dünya
geneliyle kıyaslandığında, Hazar’dan Karadeniz’e, kaşık kadar bir Kafkasya da
bile sayısız millet(etnik) yapısının yaratıldığını(devşirildiğini), Avarlar,
Darginler, Kumıklar diye anılan ana grupların altında yaklaşık 41 adet mantar
gibi alt kimlik oluşturulduğunu da görürsünüz. Yapılan son sayımlarda, üç
kişiden bile bir etnik grup oluştuğu görülüyor.
Tabii
bunu ne kadar ciddiye aldığınıza bağlı artık. Beyaz Rusya’nın (Çarlık Rusyası) kurulmasından
çok daha eski dönemlerden beri tek budun olan, gelişen teknolojiyle birlikte
medeniyet yaşı çok daha da derinlere inecek olan ve çok büyük imparatorluklar
kuran, Rusya’nın bugünkü topraklarının eski sahipleri de olan Türkler, Rusya’nın
kurulduğu dönemlerde, artık büyük imparatorlukları çözülmüş beylikler halinde
yaşıyorlardı.
Önceleri
hem Osmanlıya karşı bir duvar örmek, hem de kâbusları olan büyük Türk
korkusuyla, içlerindekilerin karşı ayaklanmalarını önlemek ve onları tek
merkezden yönetebilmek için, Türklerin sayılarını fazla büyütmemek amacıyla
onları defalarca tehcirler ve soy kırımlara uğratarak dış dünyanın bile
tanımadığı etnik gruplara ayrıştırmışlardır. Mesela Adige (Çerkez) ve
Abhaz (Abaza) topluluklarının büyük bir
kısmı, Çarlık dönemi sonlarında 1876 Osmanlıya sürülmüşler ve Rusya’da kalan
mallarına da el konulmuştur.
Hele
Stalin zamanının Sovyet ordularının, yüzde 65’inin ağırlıklı olarak Müslüman olan
Türklerden teşkil edildiğini düşünecek olursanız, bir karşı ayaklanmaya
kalkacak Türklerin yaratacağı korkunun ne boyutta olacağını tespit eder, böl ve
yönet politikasının önemini daha da iyi anlarsınız.
Şayet,
neden ışığının söndürüldüğünü iyice öğrenmeniz gereken, gerçekçi ve rahmetli Necip
Hablemitoğlu’nun bugün ne hikmetse piyasadan çekilmekte olan eserlerinden “Kırımda
Türk Soykırımı” adlı yapıtını da okuyabilirseniz, hele de Kırım Türklerinin
nasıl Tatar denen aslı olmayan bir ırka dönüştürüldüğünü ve yurtlarından
sürülen Kırım Türklerinin lideri İsmail Gaspıralı'yla zorunlu olarak
kuracağınız empatiyle de, bu konularda ufkunuzun bayağı genişlediğini
hissedeceksiniz.
Tehcir, etnik grup yaratmak, genosit
gibi kavramlar insanoğlu için sadece son çağın emperyalist hastalıkları değildir.
İnsan tarihiyle birlikte başlamışlardır aslında. Aynı bağlamda taraflı tarafsız
objektif aydınların genel tespitine göre, insanlık tarihinin başlangıcında nasıl
ki tek budun(kavim) Türkler kabul ediliyorsa, Adigeler, Abhazlar, Kürtler ve
sayısız diğerlerinin Türk olmadıklarına(!) bakılırsa, Uzaydan veya da paralel
Evrenden gelmiş olmalarını kabul etmek zorunda kalacağız demektir. Neyse ki hiç
olmazsa Avarların Oğuz Türkleri olduğunu, her ne kadar zorlansalar da Ruslar da
kabul ediyor. Akrabaları olan diğer adı geçenlerin kimler olduklarını ise
onlara sormak gerekiyor.
Bu sayılanlar bugün hayatta kalan
etnisitedir, tarih içinde birçoğu da telef olup gitmiştir. Oysa hepsinin atası,
birçok objektif Avrupalı, Amerikalı aydınların da tüm bulgulara dayanarak kabul
ettiği gibi Türk’tür. Çünkü aklın yolu bir, özü matematiktir. İnsan beyni
budur. İşletirsen hiç olmazsa altında kalırsın; ama işletmezsen diğer ataların
gibi altında sende yok olursun. Aslında etnik gruplara ayrılmak, kendisine
ayrıcalık vermek isteyen benmerkezci insanoğlunun da işine gelmiştir. Çünkü
insan olmak bir avantaj ise de, diğer
yanda insanoğlu, Şeytan-Tanrı ikileminden ötürü dezavantaj da olabiliyor ne
yazık ki.
Türk
atalı olma gerçeğinizden de hicap değil, bilakis kıvanç duymalısınız. Budunlar
tarihine, temeli emperyalist bölücülük ve tehcir olan çakma ulusların
medeniyetleri zırvasına, özü zihin olan matematiği bir kanara koyup, başka
gözle bakma şansım da, niyetim de yok esasen. Bugün başınızdakilerin nasıl,
nereden geldikleri yorumunu kendilerine bırakın. Ama bacadan düştükleri
kesindir. İşte bacadan düşen de hep tarihte olduğu gibi yine, kapıdan
kovulacaktır nasıl olsa.
Kaynağı
insan olunca, beylik verdiğinde değil budunu, anasını, avratını bile satanlar
hep bulunacaktır her dönemde nasıl olsa. Önce başınızda ki mevcutlara bakın,
yeni gelişmeleri de çok dikkatle izleyin, tarihi daha iyi anlayacaksınız.
Sizler Türkiye’mizin en değerli varlıklarısınız. Ancak hep parladıkça önünüzü
görebileceğiniz için, bir geleceğiniz olacaktır. Şayet sönerseniz önce günün,
sonra da tarihin karanlığında yok olursunuz, sakın unutmayın.
Şimdi
kapatın gözlerinizi; ama zihin gözlerinizi açık tutun. Seyredin önünüzde resmigeçit
yapan Oğuz, Temun, Atilla, Cengiz, Osman, Atatürk gibi sayısız yiğitlerimizin
muhteşem ordularını. Arada yakaladıklarınıza sorun, böyle nerelere doğru
gittiklerini, alacağınız cevapları bende çok merak ediyorum. Acaba kendi
güncellerini nasıl yorumlarlardı. Ve acaba yüzlerimiz kızarırmıydı onları
dinlerken.
Gençlerimize şimdi özel olarak bir iki öneride
bulunalım o zaman:
Herhangi
bir etnik guruba ait olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz, unutmayın ki büyük büyük
babanız ve anneniz Türk’tür. Hem de bu iş Âdemle Havyaya kadar da uzanıyor
haberiniz olsun. Dolayısıyla da bunu sizlerden çok daha önce bilmiş olan dahi
Atatürk’ünüzün yolundan asla ayrılmayın. Çünkü tek doğru onun yoludur. Aslında
bunu anlamak için, etrafınıza yorumlayarak veya daha alıcı bir gözle bakmanız da
yeterlidir. O zaman kendi fazlalıklarınızı daha iyi tespit edebileceksiniz gibi
geliyor bana. Bilmem haksızmıyım?
Şimdi
bu gerçeğin dışında kalan tüm mistik ve ezoterik kurgularınızı, fantezilerinizi,
bazı yanlış bilgilerinizi bir kenara bırakın, dört elinizle Türk kimliğinize
sımsıkı sarılın ve sadece onu yüceltin ki, birlikte siz de yücelin. Çünkü bu,
gelecekte var olabilmeniz için tek nedeniniz olacaktır gençler.
·
Sadece
Türk olmak ve elinizde olanı yaşatmakla ancak özgün ve özgür başı yukarıda bireyler
olabilir ve öylede kalabilirsiniz.
·
Emperyalist
tufasına gelmeyin, bölünerek emperyalist piçlerine emzik olmayın.
·
Yol
yakınken bu asalınızı pekiştirin. Acabaya, çaresizliğe benliğinizde asla yer
vermeyerek özgüven yoksunu kalmayın.
·
Çok
iyi bilin ki özgüveniniz, başınızın üstünde taşıdığınız bayrağınızla özdeştir.
Yani biri olmazsa diğeri de olmaz.
·
Gezilere
devam edin, sabırlı; ama daha da kararlı olun. İhtilalı yola çıkardınız artık
ve ihtilal önce kendi öz evlatlarının canını yakar. Bunu da sineye çekin; ama
sonuç arzu ettiğiniz ve yüreğinizi huzura erdirecek olan mutlak zaferdir.
·
Ve
asla unutmayın ki; tarih sadece aptallar için tekerrürdür.
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder