G20 den ne çıkar sizce. Kuşunu,
civcivini meraklısına bırakalım; ama bizim için önemli olan, Türkiye'mizi etkileyecek olan olasılıklardır. İlk olasılık, kuşkusuz beklenildiği gibi
küresel para krizinin devam edip, sonunda ülkemizi çıkmaza sokarak, aylık
ödemelerimizi bile yapamaz(!) hale gelince, aynı küresel baskı altında tek
çıkış yolunun, Suriye ile savaştan geçtiği çaresizliğine tüm yurttaşlarımızı
ikna(!) etmek ve hem de Obama'nın Lejyoner ordusu pozunda, savaşı tek tabanca üstlenmektir.
En kötü ihtimal de budur.
Bu durumda ise, muhtemel bir yeni Dünya savaşının da tek sorumlusu
olarak, altından kalkamayacağımız
konvansiyonel bir bölgesel taarruzla helak olup, yeni Osmanlı bile olamadan, Yeni Haçlıya mabedimizin (Anavatan) anahtarını teslim ederek, tarihin çöplüğüne
zorunlu olarak savrulmaktır. Küresel baskı bağlamında söylediklerimizin bir ön
habercisi olarak, PKK’nın çekilmeme kararını da gösterebiliriz. Şimdilik sessiz
ve hareketsiz, sadece sonucu beklemeye odaklanmanın dayanılmaz acısını çekmeye
devam edelim bakalım.
Zorlamayla giyeceğimiz savaş
gömleğinin karşılığı ise bütün parasal sorunlarımızın çözüleceği, belki de
devasa AKP borçlarının bir bölümü affa uğrarken, diğer bölümlerinin de uzun
vadeye taşınacağı çocuk masalıdır. Esasen heriflerin istediği de bu değilmidir.
Kendi adıma da en büyük korkum; ama beklentim de budur. Yani tedbir alamazsak,
yakında işin bu kerteye getirileceğini de göreceğimizdir. İşte o zaman serbest
liboşlar buna göbek atarken, seyreyle sen bizim aslan Twitter'cileri. Bakalım
neler sallayacaklar oturdukları yerden. Genelde ise, aslında Erdoğan ve
haramilerine meydanı asla boş bırakmamak zorunda olduğumuzu artık anlamış
olmalıyız.
Bu durumu başımızdaki hükümetin de
bir çıkmazı olarak görmekse, normal bir çocuk zekâsının bile sıfırladığı
noktadır. Çünkü Erdoğan hükümeti zaten bu küresel oyunun baş aktörüdür. Ve AKP
hükümetinin figüran kadrosu, baş aktör Erdoğan'ın tam bir özveriyle götürdüğü
ve izlemekte olduğumuz Amerikan senaryolu filmde, halen işsiz kalmadığı için de
halinden memnundur esasen. Ama vatandaş için aynı şeyleri söyleyemeyiz.
O
batmış çıkmış kimin umurunda ki. Çoğunluğu başına geleceklerin farkında bile olmayan,
günlük yaşayan, torbacı yandaşları bir kenara bırakırsak, çalışan beyni ve
yüreği vatanıyla çarpan, ahde vefa yüklü, hissedebilen özgün vatandaşlarımıza
oluyor olan sadece. Diğer saf canlı ansızlar, başlarına gelenlerin Tayyipler değil, Allah'ın takdiri olduğunu söyleyeceklerdir nasıl olsa yine.
Ne var ki Allah'ın bir şey yaptığı yok kimseye, ne geliyorsa,
çalıştırmadığınız, tembel beyinleriniz yüzünden geliyor başınıza, yoksa Allah'ın
takdirinden değil. “Size akıl verdim daha ne yapsaydım” diyen Allah'a aptallıkta ısrarcı olmakla aslında şirk koyarken günahkâr olduğunuzu, sadece
namaz ve niyazla günahlarınızdan arınamayacağınızı da bilmeniz gerekir.
Şimdi açık soruma cevap verin
dostlar. Artık iyi tanıdığınız Erdoğan'ın, böyle bir nimete(!) — aslında tarihimizin faciası olur - balıklama dalmayacağını
söyleyebilir misiniz? İster evet, ister hayır deyin; ama bu ihtimale de
kuvvetle hazırlayın kendinizi diyor ve tüm Allah adıyla aldatanlar için bir
dizeyle bitiriyorum.
Seni daha güçlü buluyorum
Düşünürken
bir damla olduğumu
Okyanuslarında günahlarının
Değişmezdi
Bir
avuç toprakta olsam
Dağlarında
sevaplarının.
Aslında bu dizem, Erdoğanların İblisine değil, bize tarih yazdıran kendi
GÖK TANRIMIZA ithaftır.
Şimdi ritüeli bir kenara bırak, kafanı kaldır, gözlerini aç ve etrafına yorumlayarak bak.
Gezi Parkı ile başlayan Halk hareketinin tek nedeni, Atasının kendisine
bahşettiği bağımsız birey olma hakkına duyduğu minnet ve vatan sevgisi olduğunu
teşhis et.
VE SON
ŞANSINI İYİ KULLAN
TAYYİP ERDOĞAN.
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder