14 Eylül 2012 Cuma

KÖÇEKLİK ÜZERİNE..

            Prensipte veya deprensipte, AKP’yi şu ya da bu nedenle destekleyip de bunu açıkça söyleyemeyenlerin ve sayıları da gittikçe artanların tek ortak paydası, her vesile de ilk önce muhalefete, özellikle de CHP ye yüklenerek hedef şaşırtmaktır. Yani hep takiye, esasen tek bildikleri de bu değil mi? Bu adamların anlayamadığı ise, ısrarla rüzgâra karşı işemekte ve sürekli de kendi sidikleriyle yıkanmakta olduklarıdır. Ama derileri kalın olduğu için durumu pek fark edemiyorlar. Bunların en fazla yapabildikleri ise, Internet’te sosyal servislere sanal kimliklerle bağlanıp, muhalif oldukları yazı ve görsellere – bilhassa da CHP li olanlara - laf çakıp, günahsız insanlara kara çalmak, çoğunlukla da cevap bile beklemeden net izlerini silip (aslında silinmez) kaçmak oluyor.
            Oysa bunların çoğunluğunun – ki her toplumda istisnalar da vardır - anlayamadığı, neden açık kimliklerini bile kullanamadıkları ve neden AKP li oldukları ya da menfaatleri gereği olmak zorunda oldukları halde, bunu açıkça söyleyebilmekten imtina etmek zorunda kaldıklarıdır. Sanki de iktidarda CHP varmış gibi, onunla yatıp onunla kalkıyorlar, neden bu kadar korku acep. Diğer yanda beğenmedikleri CHP li, her zaman sapına kadar Atatürkçü, Milli Birlikçi, Ulusalcı ve de CHP li olduğunu göğsünü gere gere her ortamda hala söyleyebiliyor, kimliğini çekincesiz her halükarda açıklayabiliyor. İşte arada ki müthiş fark da burada yatıyor.
            Ayrıca bu adamlar kendilerine sormalıdırlar. Neden kimlik sorunu yaşıyorlar, kaçak güreşiyorlar. Neden açık seçik ve yüzleri kızarmadan kendilerini temsil etmeye yürekleri yetmiyor. Ve alınlarını gere gere biz AKP’liyiz diyemiyorlar acaba? Bunlar gibi daha çok neden var. Tüm bu nedenlerin cevaplarını açık yüreklilikle veremediklerine, hele battıkça da hiç veremeyeceklerine bakılırsa, cevapların ağırlığı altında ziyadesiyle ezildikleri kendiliğinden anlaşılıyor. Lakin diğer yandan da pişkin bir yüzsüzlükle sallamaya devam ediyorlar ne hikmetse, oysa karşılığında Sultanlarından bırakın ulufeyi, boncuk bile alamıyorlar ve de birlikte yok olup gidecekleri halde.

            Senin sanal istatistiklerin yüksekmiş(!) sen tek parti iktidarıymışsın falan filan, cart curt, geçiniz. Seninkiler daha şimdiden, MHP ile tekrar iktidar olabilmenin hesaplarına geçtiler. MHP ile dansları da bundandır. Sen hala, Sam amcamız nasıl olsa arkamızda deyip dur. İyi de bakalım nereye kadar ve onlar ne diyecek bu işe, kendi etekleri yakında tutuştuğunda. Zaten o zaman çıkacak ya, koyun ak mı kara mı ortaya, göreceğiz.
            Gaddafiyi harcayan aynı parmaklar, heriflerin, yandaşları olan Libya elçilerini bile daha yeni hallaç pamuğu gibi tiftiklemediler mi? Ayrıca, Asala eşkıyalarının harcadığı, daha kanları kurumamış güzide elçilerimizin taziyelerini okudularda mı, birde bize karşı utanmadan hala sanal Ermeni kartını oynayan şerefsizlerin, ‘böl, yönet, soy’ tetikçisi cia piçleri adına ağıt yakıyor bizim kocabaşlar. Hem de sıra kendilerine gelmişken. Bunu anımsatsak bize, ‘protokol gereği’ diyeceklerdir muhtemelen, protokole göre de ‘insan mı oldular’ şimdi heriflerin gözünde. Ne alakası varsa. Yoksa alnımızda sahiden enayimi yazıyor.
            Ben şahsen yüz yüze görüştüğüm böyleleri arasında, açıkça AKP li olduğunu söyleyebilenine henüz rastlamadım, hele de son günlerde. İşte bu hazretler bunu da bir türlü anlayamıyor ya da kabul etmek istemiyorlar anlaşılan. Oysa bizler açık kimliğimizle hep buradayız, adreslerimiz belli, yazıp söylediklerimizin altında hep imzalarımız var. Onları ara ki bulasın, kaçak güreşip, arkadan vurup, Baş İmamları gibi esip gürleyip sonra da üç maymunları oynuyorlar, sanki erketeci kendileri değillermiş gibi.
            Yani anlayacağınız, tek marifetleri köçeklik ve bunu da iyi beceriyorlar doğrusu. Öyle kıvırıyorlar ki iki ayaküstünde, inanın bazen nasıl başları dönüp de düşmüyorlar diye sorası geliyor insanın. Hazretler! Hele durun biraz yahu! Bu kadar da kıvırtılmaz ki! Hani böylelerine zenne diyorlardı galiba!

            § MAİDE SURESİ: 42 Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever. §

            Bizde bu kılavuzu karga olanlara, vakta ki bizi beğenmeseler de, adil olduğumuzdan yukarıdaki sureyi ithaf ederek âmin diyoruz, yolları açık olsun. Çünkü her ne kadar anlamasalar da aslında kuvvetle ihtiyaç hissedecekleri bu olacaktır yakında, nasıl olsa.

            Yukarıda ki sureye neden ihtiyaçları olduğunu daha iyi açıklar ümidiyle, bir zamanlar onlardan birisi olan Abdüllatif Şener’in son konuşmalarından bir alıntıyı aşağıya koyuyor, yorumu da okuyucuya bırakıyorum. Görülüyor ki, Sayın Şener de, neden ‘günah çıkartmak’ zorunda olduklarını açıkça beyan ediyor.

            § "Başladığı gibi gidiyor! Başlangıcında biz de olduğumuz için bazı günahlarına ortak olduk, bazılarına direndik. Ortak olduğumuz günahlar için gece gündüz tövbe istiğfar etmemiz gerekir. Aklımıza geldikçe de tövbe ediyoruz o dönemle ilgili.” (Abdüllatif Şener - Sözcü) §

                                                                                              Serendip Altındal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder