Yani vakti ve saati geldiğinde(!) öz
anasını elin oğluna peşkeş çekeni sırtında taşımak, ne kadar akılcılıktır dersiniz.
Var mı buna bir garanti belgeniz. ABD, AB, AKP-PKK, BDP derken, hiç de başka
derdimiz yokmuş gibi, bir de çakma Suriyelilerle mi uğraşalım istiyorlar acaba
ki öyle de gözüküyor. Demek ne yapsalar bize yetemeyeceklerini düşünüyorlar
anlaşılan ki, derdimiz bitmiyor. Vay anasına, herifçioğullarını amma da
korkutmuşuz be! Bizi boş ver ama helal osun sana yüce Atatürk ve helal olsun tüm
vatan evladı ecdadımıza, nurlar içinde yatın.
Ağzını her açtığında içinden yalan,
şike, melanet, takiye ve hezeyan fışkıran, başka da bir becerisi olmayan
acınası bunalımlılara, darbe paranoyasıyla(!) yatmadan önce yatağının bile
altına bakanlara, bir tarafları sıkıştıkça ve başına geleceklerin vahim
korkusuyla daha da küstahlaşanlara, cevap yetiştirmeye çalışmak ve onlarla kayıkçı
kavgasına girişmek, içinden pislik taşan bir çukuru örtmek yerine, üstünü açmakla
eşdeğerlidir. İnsanın kendisine de o pisliği bulaştırır.
Durum böyle olunca da ne söyleyelim
ne yazalım ki, en azından eldekini kurtarmak için, it dalaşından bile medet
uman böyle beyin fukarası zavallılara. Ama iyi bildiğimiz, asla bunların tufalarına
düşmemektir. Muhalefet de bu bağlamda çok dikkatli olmak ve oyuna gelmemek
zorundadır. Bakın da gülün sadece baylar, bayanlar, neredeyse tuvalete bile
korumayla gitmek zorunda kalanların, kahkahalarla gülünesi saltanatına. Vahdettin
bile bu duruma düşmemişti. Genelde de, kendi lağım çukurlarında bir başlarına
boğulur böyleleri ve sonları da her zaman hazin olmuştur.
Okyanusun
öbür tarafındaki güneş yanığı, bir başka çok saygıdeğer(!) takiyeci dostumuz,
şayet Aşağıda ki belgeyi okuyabilse veya konu hakkında biraz ciddi araştırma
yapabilseydi, ‘Ermeni soykırım yıldönümü’
nün, gerçekte nasıl bir masal olduğu bağlamında daha somut ve gerçekçi bir
görüşe sahip olacaktı. Ortodoks oyuncularının dolmuşuna binmeyecek ve ciddi bir
devlet liderine yakışır görüş ve yorum sergileyebilecekti. Gerçek bir devlet
adamının da sadece tarihsel doğrulara prim vermesi gereğini de biliyor olacaktı,
belki de o zaman.
Ama bunlar zaten, oturdukları toprakları
gerçek sahibi Kızılderililerden darp ile almış, ABD adlı göçmen yerleşkesinin kalpazan,
Mafya devşirmesi teknokratları, bizde kimlerden bahsediyoruz ki. Herifler aslında
kökenden hırsız, ama salladıkları zaman asaletmeapları halt yemiş, cakalarından
yanlarına yanaşılmıyor.
Adamların esasen milli kimlikleri, desisyonist
ilkeleri, devlet adamı vasıfları yok ki. Ama ne yazık ki bu devirde böylelerine
devlet adamı diyen hastalar çok olduğundan, Obama denen hazret dediklerimizle neden
uğraşsındı ki. Bu hastalık sadece bize özgü değil, görüldüğü gibi sömürgeci hastalığıdır
da aynı zamanda ve onlar da bu hastalıktan yani vasıfsızı adam saymaktan şiddetle
muzdariptirler ama bunun da farkında değildirler, afyonlandıkları için. Başımızdakilerle
uyum sağlamalarının da tek nedeni, herhalde kanlarında ki ortak mikrop ve
esintisini pupadan aldıkları afyonlu meltemler olmalıdır.
Osmanlı hükümeti, Ermenilerin
çıkardığı isyan ve yaptığı katliamlar karşısında, Ermeni Patriği, Ermeni
milletvekilleri ve Ermeni halkının ileri gelenlerine “Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye
devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını” bildirmiştir. Ancak, olayların durmak yerine giderek
yoğunlaşması, savunmasız kalan Türk kadın ve çocuklarına yönelik saldırıların
artması ve ordunun birçok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle cephe
gerisinin emniyete alınması ihtiyacı doğmuştur.
Bu nedenle, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri
kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak
suçundan tutuklanmıştır. Tutuklular Ankara ve Çankırı hapishanelerine
yollanmıştır. Dışarıdaki Ermenilerin her yıl "Ermeni
soykırımının yıldönümü" diye
andıkları 24 Nisan, işte bu 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir ve yer
değiştirme uygulamasıyla hiç bir şekilde ilgili değildir. Osmanlı hükümetinin bu kararı üzerine harekete geçen Eçmiyazin Katogikosu Kevork, ABD Cumhurbaşkanı’na şu telgrafı
göndermiştir:
"Sayın Başkan, Türk Ermenistan’ından
aldığımız son haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir terör,
Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu nazik anda
Ekselanslarının ve büyük Amerikan Milletinin asil hislerine hitap ediyor,
insaniyet ve Hıristiyanlık inancı adına, büyük Cumhuriyetinizin diplomatik
temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, Türk fanatizminin şiddetine
terk edilmiş Türkiye'deki halkımın korunmasını rica ediyorum.
Kevork,
Başpiskopos ve bütün Ermenilerin Katogikosu(1)."
Başpiskopos Kevork'un telgrafını,
Rusya'nın Washington Büyükelçisi'nin ABD'deki temasları izledi. Bütün olup
biten, yasadışı Ermeni komitelerinin kapatılması ve elebaşlarının
tutuklanmasıdır. Fakat Ermeniler olayı bir "katliam" gibi göstermeye,
ABD ile Rusya’yı kendi saflarına çekmeye çalışmışlardır. (Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1983)
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder