8 Nisan 2012 Pazar

İLK MİSYONERLER GİBİ..

           İlk misyonerler okuma yazma bilmeyen ilkel kavimlere, çizerek öğretirlermiş. Şimdi bakıyoruz da etrafımıza, o zamandan bu zamana, bizde değişen pek fazla bir şey de olmamış anlaşılan. Sözden anlamayan milletimize neyin ne olduğunu, aşağıda bir de çizgilerle gösterelim dedik.

            Sömürgeci küreselci eşkıyanın, soyup soğana çevirdiği toplumları ilkelleştirmek adına önce nasıl yönlendirdiğini, sonra da nasıl yönettiğini, bu çizim ve resimlerle çocuklara öğretir gibi, bizim saf ve sanal demokrat, makarna torbacı, Tayyip kömürcü, elektriksiz buzdolabı, çamaşır makinası kullanan, kalkınmada dünya ikincisi(!) yurdunda komşusunun yaktığı kaçak elektriğin de faturasını ödeyen, benzin alamadığı arabasının deposuna çişini yapıp yola çıkan, devletinden intibak beklerken kendi mezarına intibak eden sıçmana, pardon seçmene anlatmak mümkün olabilir belki de kim bilir.

            Yani anlayacağınız, bu uyanıklar adamı önce bağımlı edip sonra da ufak ufak ………… Hadi kaşıyorlar diyelim bari! Son dört dörtlük(!) eğitim yasası da bu bakış açısına cuk oturan yeni bir örnek değil mi esasen. Sadece paralı burjuva çocuklarının çağdaş eğitimden nasibini alması öngörülen yurdumuzda, bu yasayla normal halk çocuklarına parasız devlet eğitimi yolu kapanmış oluyor. Milli aydın yetişmesini de yasaklıyor, ‘birilerinin SAHİP dediği’ Okyanuslu soyguncu böylece. Herifçioğlu, babaları, anaları gibi evlatlarının da, kendi kontrol ve güdümünde piyon eğitimi alarak kucağında oturmak zorunda olduğunu, adeta toplumun suratına bas bas haykırıyor.

            İşte bu gerçeği bile aşağıda ki yanıltmalarla karıştıran sayısız ana ve babalar, belki de bu resim ve çizgilerden kendi gerçeklerinin, aslında ne olmadığını muhtemelen daha iyi anlayabileceklerdir.


            Ne var ki, hemen bahse girmeye de hazırım. Çizimleri yapıtlarında uygulayacak, resimlerde ki yaratıkları(!) aramaya başlayacak, uzman(!) Temellerin çıkacağı da kesindir bizim toplumda.

                                                                                                                        Serendip Altındal




    Devşirme Siyasetçilerin Sık Kullandığı Yönlendirme Teknikleri...

    Sizi nasıl tufaya getirdiklerini anlayabilmeniz için aşağıdaki örnekleri dikkatle izleyin ve de lütfen DÜŞÜNÜN biraz... 


1. Ortada ki çubuk nerede.


2. Kaç tahta var? Yukarıdan ve aşağıdan ayrı sayın.
(Mesela AKP ekonomisine tipik bir örnek..)


 3. Kapı içeriye mi, dışarıya mı açılıyor?



4. Sütunlar yuvarlak mı yoksa köşeli mi?


5. Kaç tahta var? 3 veya 4?


6. Bu bir çerçeve mi?


 7. Garip bir yapıt değil mi?


8. Ortada ki basamak soldan sağa doğru kayboluyor mu acaba?



9. 2 veya 3 tane direk mi görüyorsunuz?





İNSANLARI YÖNLENDİRMEK ÜSTÜNE..

                                                                                                                                             16.06.2010

            Aşağıda ki, manipüle edilerek yozlaştırılmış hayvan resimlerine alıcı gözle bir bakın. Günün teknik gerçekleri konusunda hiçbir fikri olmayan insanları, adeta şaşkına çevirecek ve inançlarını bile allak bullak edecek kadar gerçeksi resimler. Bakın bakalım, size de yurdumuzda son sıralar sıklıkla yaşadığımız olayları, tekrar ve daha berrak bir analizden geçirme fikri verecek mi?
            Yukarda ki başlığı, bireyleri, aileleri, milletleri, giderek ulus ve devletleri, yönlendirmek diye genişletmeliyiz aslında. Aynı bakış açısından yola çıkarak, bu bağlamda ABD’nin, kendi ulusal güvenliği adına, çeşitli teknik ve metotları kullanarak, toplumları gütmek ve kendisine bağımlı hale getirmek üzere, çeşitli gizli, açık kurumlarına milyarlarca dolarlar akıttığını hemen anımsamalıyız.
            Böylece aşağıda ki resim karelerine tekrar baktığınız da, içlerinde, Ergenekon’dan açılımlara ve guguklaştırılan hukuk sistemimize kadar, çeşitli yozlaştırılmış gerçeklerin, film şeridi halinde, tekrar gözlerinizin önünden geçtiğini görmeniz kolaylaşacaktır. Ayrıca, neden kimse tarafından tehtid edilmeyen ve edilmesi de hayli zor olan bir devlet, ‘ulusal güvenliğine(!)’, bu kadar para akıtsın ki, diyeceksiniz herhalde! Ne ki, bunun adı emperyalizm olursa, iş değişecektir eşyanın tabiatı gereği nasıl olsa.

            ABD ulusal güvenliği de ne demek oluyorsa. Onlar bu işin adına böyle diyor. Bize kalsa, ABD’nin küreselleşme adı altında, yeni bir dünya sömürgeciliğiyle, ulusları sömürerek, tatlı hayatına devam edebilmesi için, bu işin doğru adı, hiç şüphesiz, ‘soygun mafyalarının tetikçilerini besleyen’ kara para fonları olurdu. Aşağıda ki karelere bakarken, kendi güncelinizi de yaşayacak ve muhtemelen de günlük hayatınızda ki bazı tipleri, anımsayacaksınız zannediyorum. Size bolca keyifler..

                                                                                                                              Serendip Altındal
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder