Birincisi, bugüne kadar 7 araba ve
52 yıllık ehliyet sahibi bir insan olarak, otomobil kültürümü ve de ihtiyacımı neredeyse
bana unutturan, buna rağmen her gün ailevi nedenlerle, az da olsa direksiyonuna
oturmak zorunda kaldığım 21 yaşında ki son arabamın - ki bugün 19 yaşında olan birincisi gibi, halen
2 yaşında olan ikinci torunumu da büyütmektedir emektar – her defasında birkaç
litrecik almak zorunda kaldığım benzinin, fiyatından ötürü uçuklayan dudağımı
görmemek için, dikiz aynasına bile korkudan bakamıyorum. İşte bizi bu hallere
düşüren petrol fiyatları neden ülkemizde böylesine aldı başını gitti dersiniz.
İkincisi, Marmara sahili gibi ılıman
bir bölgede yaşamamıza rağmen, geçen acı kışta, bırakın ısınmayı, iki kazakla
oturduğumuz ve korka korka yakıp söndürdüğümüz klimamızla, tam ısınamadığımız
halde inanılmaz rakamlar ödediğimiz elektrik faturalarımız. Aşağı da ki bizatihi
örneğimi tetkik edince, biraz ısınabilmek için ne kadar kullanmak zorunda
kaldığımız fiktif sarfımız ve adına muhtelif vergi dedikleri aslında, bir de
intibaksız emekli halimizle devlet gaspına - yüzde yüz - ödediğimiz haracı, mukayese
edebileceksiniz. Hoş bu durumu kendi faturalarınızda da yaşıyorsunuzdur, nasıl
olsa.
Kesilen bu vergilerle, artan cari açığı kapatmaya
çalışıyorlar desem, ilgisi yok. Bir yanda cari açık astronomik yükselişinden ödün
vermiyor, öbür yanda petrol, gaz ve diğer olmazsa olmaz hayat emtialarının
fiyatları da adeta birbiriyle yarışıyorlar. Bütün bu fiyat artışlarında tek
göze çarpan ortak payda, vergi pardon ‘Devlet gaspıdır’. İyi de ‘devletin(!)’ topladığı bu paraların
kaçta kaçı iç ve dış borçlara, kaçta kaçı ‘örtülü
ödeneğe’ gidiyor. Acaba bunu bir bileniniz var mı? Bu sayfayı okuyabilen(!)
her vatandaş, işte bu sorunun cevabını sorgulamak zorundadır.
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder