5 Şubat 2012 Pazar

BATTILAR Kİ HEMDE NASIL..

            Battılar ki hem de nasıl, gırtlaklarına kadar cürufa gömüldüler. Memleketin bütün deterjanları bir araya gelse, herifleri değil arıtmak, kararan renklerini bile açmak mümkün olmayacak. ‘Başında olsaydı olurdu, ne ki artık gırtlağımıza kadar içerdeyiz, şimdi istesek de bu gemiyi terk edemeyiz, yoksa çok ağır bedeller öderiz’ diyen AKP lilerin sayılarının kabardığı söyleniyor bugünlerde. Yalnız bu ümitsizlere hatırlatmak gerekirse, alabora olmakta ki AKP teknesiyle birlikte tarihin karabataklığında yok olmak yerine, yine de gemiden batmadan önce atlayıp, yol yakınken delikanlı gibi sorunlarını göğüslemek - ki halen de bu şansları varken -, daha erdemli ve akılcı olurdu. Biz dürüst olup yol gösterelim de, gerisini paşa gönülleri bilir artık.
            Şimdi çok geç kaldıklarını idrak edip kara kara düşünenler, daha yolun başındayken, yanlış ata oynadığını fark eden Turhan Çömez gibi babayiğit AKP’liler olduğunu da anımsamak zorundadırlar aslında. Diğerlerini bilemem ama bence AKP’yi en sağlıklı ve optimal yorumlayan Turhan Çömezdi içlerinde. O zamanlar, Kemalist tam bağımsız ulusal birlik etiği, sosyal devlet, demokratik özgürlük, dokunulmazlıkların kaldırılması, anayasal haklar ve toplumsal adalet gibi konularda fikir beraberliğinde olduğum Çömezle, sadece desteklemediğim üniversiteli türban meselesinde görüş ayrılığım olmuştu. Kendi adıma desteklediğim görüşlerinin yanında, neyi desteklemediğimi de kendisine yazmıştım zaten.
            Hoş yukarda ki konuların da, daha ilk günlerinden itibaren AKP bünyesince ne kadar ciddi(!) algılandığı, ne kadar anlaşıldığı(!) tartışılırdı. İşin başında birçokları gibi kendisi de tufaya düşen Sayın Çömez, sonrasında AKP iktidarının ne mene bir küresel sömürgeci mafyasına dönüştürüleceğini, mutlaka herkesten önce tespit etmiş ve bu çıkmaz yolun başında da istifa ederek bende, kendisini AKP bünyesinde ilk aklayan zekâ ve erdeme sahip insan olma izlenimi yaratmıştır.

            §  ‘TEPE TAKLAK GİDECEKSİNİZ’… Bunu biz söylemedik, bu bir paradigma da değil. Kendi yazarları İhsan Eliaçık söylüyor. Biz sadece ne kadar doğru bir tespit yapmış olduğunu söylemekle yetiniyoruz. Zira bu sözün üstüne, geriye de söylenecek fazla bir şey kalmıyor esasen. Başbakanın pardon Sultan’ın ‘dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz’ buyruğuna karşılık da;

-                      Senin görevin değil -  "İktidarın görevi insanları dönüştürmek değildir. Devletin ve iktidarın böyle bir görevi yoktur. Siz halkın önünü açmakla mükellefsiniz. Halk kendi çocuklarını istediği gibi yetiştirir. Bu sizin işiniz değildir. Bu toplumda Müslüman var. ristiyan var". (İhsan Eliaçık - 04.02.2012 Sözcü).

            Ne kadar da doğru bir tespit değil mi? Ne var ki adı ALAMET olan tekne de şakır şukur yollarına devam eden kıyamet yolcusu alamet zedeler, bol keseden atmalara devam ederken, durumun hiç de farkında değillermiş gibi gözüküyorlar. Bugün maalesef bilenin değil ama cebinde iki kuruş fazla olanın daha fazla konuştuğu(!) bir ortamda yaşadığımız için, ne yaparsın, ağzı olan konuşuyor, cebi kalın olan şişiniyor diyelim. Ve haklarında hayırlısı(!) neyse o olsun, bizler için bir isteyenlere Tanrıları binlerce ihsan etsin demekle de bitirelim…

                                                                                                    Serendip Altındal
             
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder