22 Şubat 2012 Çarşamba

O KAYBOLAN SEVGİLİYE..

                                                                                                         
                                   Karanlığın girdabında kördüğümümsün
                                   Gölgelerin içinden bulup çıkardıysam da seni
                                   Işıtamadan tekrar yitirdiğimsin
                                    Açık, seçik ve saçılmış
                                   Darmadağın bir yanlara fırlatılmış
                                   Nedense sımsıkı bağrıma basamadığım
                                   Ama her şeye rağmen hüsranla aradığım
                                   Isınmak için içimde sakladığımsın
                                   Acım, tatlım ve yalnızlığım
                                   Bazen de yalnızlığımı fırlatıp
                                   Birlikte olmayı arzuladığım
                                   Ve akbabalar çöktüğünde sığınağımsın
                                   Her daldığımda tiranların karanlığına
                                   Hep içinde gördüğüm aydınlığımsın
                                  
                                   Çöken akşamın ayazında
                                   Batmakta güneş ürperip karşı yakada
                                   Düşlerimde derdest olup dolanmış
                                   Deli kızın sarı saçları gibi dağınık
                                   Sanki ağlamaklı ve ellerime sarılmış
                                   Pejmürde, annelik mihrabının altında kadınsı
                                   Hepsinden öte şaşkınca dağılıyor ışınları
                                   Çöken akşamın alaca karanlığında
                                   Ben sana bağlı, sense hiç olmadığın kadar kayıplardasın
                                   Hadi gel de erelim
                                   Özgünlüğüne yazarlığımızın yeniden
                                   Ve arıtalım sayfalarımızı geçmişin karanlığından
                                   Daha fazla gecikmeden.
                                  
                                                                                              Serendip Altındal



§  Sayın efendiler,
Basın özgürlüğünün zararlı yönlerinin giderilmesinin, ancak basın özgürlüğü ile gerçekleşebileceği konusunda Büyük Meclisimizin bu doğru yolu gösterici dönemdeki olumlu karşılanan prensipleri, eğer Cumhuriyetin ruhu olan erdemden yoksun kişilere basın ile haydutluk yapmak imkanını verirse, eğer aldatılmış ve küçük görülmüş olanların fikir hayatındaki uğursuz etkileri, tarlasında çalışan suçsuz vatandaşların kanlarının akmasına, yuvalarının dağılmasına neden olursa ve eğer son olarak haydutluğun en zararlısını seçen bu gibi küçük kişiler, kanunların özel izninden yararlanma imkanını bulurlarsa, Büyük Millet Meclisinin öğretici ve yok edici gücünün ise el koyması ve uyarması doğal olarak gerekli olur.
Gerçek şu ki, Cumhuriyet devrinin kendi düşünce ve ahlak bilgileri ile süslenmiş basınını, yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir. Bir yandan geçmiş dönem gazetelerinin ve ilgililerinin düzelmeyen yanları milletin gözü önüne çıkarken, diğer yandan Cumhuriyet basınının temiz ve verimli alanı gelişmekte ve yükselmektedir.
Büyük ve soylu ulusumuzun yeni yasam çalışmalarını ve uygarlaşmasını kolaylaştıracak ve cesaret verecek olan, ancak bu yeni düşünceleri taşıyan basın olacaktır.
( II Dönem, 3 yasama yılı açılış konuşmasından -  Mustafa Kemal)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder