30 Kasım 2011 Çarşamba

YASA TEKLİFİ..

            İsterseniz önce bir yasa teklifi ile başlayalım. Sekiz yıllık (ilk – orta) temel eğitimi olmayan vatandaşların seçme ve seçilme hakkını kaldıralım. Bunun nedenini tartışmak veya açıklamaya kalkışmak bile bizim ülkemizde, abesle iştigal etmek demek olacaktır. Zira önce seçim sonuçlarına sonra da yaşadığımız demokratik(!) güncelimize bakarsak, bunun cevabını açık olarak görürüz.
            Çağdaş olmak veya köklerinden koparılmış birilerinin iddia ettikleri gibi batılı(!) olmak için, önce çağdaş demokrasinin ne olduğunu bilmek, onu uygulamak ve böyle bir ortama sırıtmadan da uyum sağlayabilmek gerekmektedir. Bunun için de önce bahsi geçen ortamın vücut bulabilmesi için, ekseriyeti SEÇMEN vasfını taşıyabilen BİREYLERDEN oluşan bir toplum olma mecburiyeti vardır. Görüldüğü gibi bu şartlar, yani medeni olmak, bir zincirin halkaları gibi birbirlerini tamamlayan mecburiyetler manzumesidir. Yoksa bahsedilen çağdaşlık, ülkesinde bu şartların olmadığını çok iyi bilenlerin(!) savurduğu yalan olarak kalır, yani sanaldır ve rüzgârla da ıslık çalar.

            Batılı olmak veya olmamak! İşte soru budur. Shakespeare bugün yaşasaydı, adı da mesela bizim Şemsi olsaydı, herhalde böyle diyecekti. Herkesten önce Anadolu’ya gelmişiz. Batı ve doğu medeniyetlerinin buluştuğu köprüye, zaten batılı değilmiydik ya da ne zaman batılılıkla bir sorunumuz oldu. Cumhuriyetten önce de, sonra da, buna uygun bir misal mevcut değildir. Batılı olmakla, medeni olmak farklı şeylerdir aslında.
            İleri görüşlü Atatürk, Avrupanın göbeğinde benim gibi yıllarca yaşamak mecburiyetinde kalmadan farkında olmuştu, Türk kimliğinin erdeminin. Bana ise, Avrupanın göbeğinde yaşanmış yıllarla örtüşen bizatihi tecrübelerimle, hem de kurmayları içinde, bir sistem planlama bilgi işlemcisi olarak, tanıdığım insanların çoğundan, değil eksiğim ama fazlam olduğuna bizzat tanık olarak, aziz atayı teyit etmek düşüyor bugün. Hoş oralarda ki arkadaşlara da, şakayla karışık sizlerden daha iyi bir Alman vatandaşı (ki değilim) değilmiyim diye sorduğumda, bana itiraz eden de olmamıştı zaten. Kendi adıma Avrupalı olmak veya olmamak sorunum hiç olmadı ki, bunun ne olduğunu bile anlamakta zorlanıyorum.
            Ayrıca biz Türklerin tarihlerinde, yukarda belirttiğim gibi, hiçbir zaman böyle bir sorunları da asla olmamıştı. Bugün de dünyanın her köşesinde, Türk kimliğimin bizatihi onur ve gururuyla, daha da yükselen ve dik duran başımla, omuzlarımı gererek yaşarım. Bu konuda bizatihen yaşadığım daha çok şey de söyleyebilirim. Ama onlarda bana kalsın. Zira bu fasıl, bir sayfalık edebiyatı çok aşar ve ayrı bir kitap konusudur. Yalnız bu vasıtayla, yüce Atatürkün de dediği gibi ‘onlar bizi çağırsın’ demek istiyor ve bize muhtaç olacakları o günlerin de kapıda olduğunun bilincinde olduğuma, dikkatinizi çekmek istiyorum.
           
             Öz eleştirimizi yaptığımızda nasıl bir toplum olduğumuz, içinde yaşamak zorunda bırakıldığımız katastropik ‘DEMOKRASİYİ’ oluşturan, katastropik ‘SEÇMEN PROFİLİ’ ile kendini göstermektedir esasen. Eliyle seçtiği hükümeti tarafından, bunca aşağılanmanın ve adam yerine konmamanın tek günahı, aslında seçilenden ziyade, onu kendisine layık gören seçmenindir.
            Buraya kadar söylediklerimizde anlaşabildiysek, yeni oluşturulmaya çalışılan anayasa da, ele alınması gereken ilk maddenin, yukarda ki sekiz yıllık temel eğitim mecburiyeti teklifimiz olması gerektiğinde de hemfikiriz demektir. Ve şayet tutarsa, bu yasanın kesin olarak ulusumuza büyük faydası olacaktır.
           
                                   Anladık batılı olalım
                                   Olalım da, ne yani
                                   Hicazkârla salsa mı yapalım
                                   Önce, özü sanaldan
                                    Altını bakırdan
                                   İbrişimi misinadan
                                   Danteli paçavradan
                                   İpekliyi pamukludan
                                   İkisi de mavi gözlü olsada
                                   Atamızı Johny Walkerden ayıralım
                                   Akıllı olalım da
                                   Öz değerlerimizin farkına varalım
                                   Ve sarımsaklı işkembe çorbamıza
                                   Avokado basmayalım
                                   Diyelimde bitirelim söylemi
                                   Ama son soruyu da kendimize soralım
                                   Kökten yolunmuş yaban kazlarına
                                   Acaba bir şey anlatabildik mi(?)
                                                                      
                                                                                                          Serendip Altındal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder