Madem anacaktın önce İngiliz göçmeni
Vahdettin babandan başlasaydın bari adamın kemikleri mezarında, efkârından amuda
kalkacak. Yoksa arkadan onu da mı sıraya koydun(!). Ya da Abülmecit’in kerameti,
emperyaliste biat etme döneminin başlangıcı olmasında mı yatıyor acaba? Ne
dersin. Ne aile(!) evlere şenlik, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Dedeli,
babalı, evlatlı birbirlerine cuk oturuyorlar vallahi.
Sanal da olsa Türkuaz renkli acıklı
bir şaka bu, yer yer de Karagöz güldürüsü gibi. Önce Cumhuriyet bayramını
ketenpereye getireceksin, arkadan Osmanlı sefa bahçelerinin altın çocuğu
muhteşem (!) dedeni kutlayacaksın. Biliyormusunuz, insan bu kadar aptal olamaz
aslında, muhtemelen bunun da arkasında şeytani başka bir melanet gizleniyor
olmalı. Adamlarda okus pokus bol, her delikten ayrı renkte yazma çıkarıyorlar
doğrusu. Bu da yakında nasıl olsa rengini gösterecektir, bekleyelim ve görelim.
Yoksa daha da uçarak, Türkiye Cumhuriyetini, Katanga filan mı görmeye başladılar
veya meydanı gerçekten de bu kadar boş mu sanıyorlar
acaba.
Pekiyi ne yapmış bu aslan(!) dede
diye, kendimizi teyit adına bir daha tarihi karıştırıyoruz. Bir de bakıyoruz ki,
Osmanlı tarihinin en muhteşem harici borç yükü, sefa gecelerinin şarapçı Lordu
bu muhteremin döneminde binmiş, gariban ümmetin sırtına. O ne, yoksa bu mudur
bugünkü ile göbek bağı nedeni. Aha çıktı ortaya valla, işte budur. Borç hep
vardı, nasıl olsa bizimki de ödenir mi demeye getiriyorsun, vatandaşına emsal mi
göstermeye çalışıyorsun yoksa. Ama unuttuğun bir şey var. İnsan önce borcu
yapana değil, ödeyene bakmalıdır. Çünkü yapanı değil, ödeyeni adamdan
sayıyorlar. Osmanlının 300 yıllık biriken borcunu kimin ödediğine bak sen. Demek
oluyor ki, bu mesele senin ve arkanda ganimet için dörtnala koşturan
haramilerinin boyunu çok aşıyor.
O halde önce Atatürk’e, İnönü’ye ve
tüm İstiklal şehit ve gazilerine rahmet okumalısın. Çünkü bu işler, yani
bozulanı onarmak, TBMM’nin devrilmiş onurunu yeniden ayaklarının üstüne dikmek,
barışı sağlamak, Ulusun namusunu kurtarmak ve yedi düvelin indinde yok edilen
saygıyı yeniden kazanmak, ancak onların hamurundan olan adamların işidir,
sizlerin değil. Yol yakınken bırakın artık bu maskaralıkları ve çekin
arabalarınızı yok olun. Zira işin sonunda ne arabalarınız, ne de çekeniniz
kalacak gibi gözüküyor. Çünkü Türk Ulusunun tansiyonu fokurdamaya başladı artık,
aman ha! Tersi boktur. Bizden anımsatması.
Sen anlaşılan içinde olduğun
Lortlar(!) kamarasında, aşağılarda ki avam kamarasında neler konuşulduğunu
duymuyor, bilmiyorsun ama ben biliyorum. Sen de tebdili kıyafetle ataların(!)
gibi arada sırada halk arasında – tabii korumasız ve yalakasız gerçek ortamlarda
-, bir dolaşıver istersen. Ha bu arada, artık ipin ucunu kaçırdığın, fazla
dağıtmaya başladığın ve de yıprandığın için, sahte dostun Johny Walker’in kendi
Türkiye geleceğine yatırım bağlamında, baş danışmanın(!) spor bakanını, senin
yerine hazırladığı görülüyor, haberin olsun!
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder