70’li yıllarda, ailemle birlikte
Almanya’da yaşadığımız dönemde, büyük kızımın okuduğu okulda, ilk defa bir aile
toplantısına katılmıştım. Toplantının yapılacağı salona doğru Alman aileleri
ile birlikte yürürken, bulunduğumuz koridorda,
duvara asılı koskoca ve neredeyse gözüme giren iki afişi görmemem imkânsızdı.
Birinde
‘Türken Raus!’ – Türkler defolun! - diğerinde ise ‘WIR SIND DAGEGEN!’ – Biz
buna karşıyız – yazıyordu. Bu kafama takılmıştı bir kere, toplantıda farklı
konular konuşuldu ve bizlerde fikirlerimizi söyleyerek tartıştık. Bense, bu
afişler konusu da muhtemelen gündeme gelir diye boşuna bekledim. Ne gezer,
baktım ki toplantı sona eriyor, hemen okul müdüründen söz hakkı istedim ve
orada bulunan müdür, eğitmen ve ailelere hitaben; Koridorda ki afişleri işaret
ederek, şayet ciddiyseniz, iki afişi de kaldırın dedim. Bu ifadem belki bizler
için hafif kalırdı ama Almanlar ve hem de eğitmen (pedagog) olanları için
yeterinden de fazlaydı. Nitekim toplantının sonunda müdür yanıma gelerek haklı
olduğumu, beni de ikna eden bir samimiyetle ifade ederek okulu adına özür
diledi.
Bende kendisine teşekkür ederek
kızım ve eşimi alıp oradan ayrıldım. Bu arada söylemeyi unutmayalım. Almanya da
aile birliği toplantıları, ailelerin çay partisi olarak algılanmazlar. Okul
Aile toplantılarında ana neden, çocuklarımız ve onların istikbali olduğu için
bu toplantılarda önce çocukların bulunması gerekir. Öylede olur zaten,
çocuklar, aileler ve öğretmenler bir arada, yüz yüze her şeyi açıkça tartışır
ve yüzleşirler, yani gizli ya da konuşulmayan hiçbir şey kalmaz. Güzel değil
mi? Darısı başımıza.
Ne ki, kendi Ulusal güvenlikleri
söz konusu olduğunda, yabancı yoğunluğunun giderek arttığı tüm kalkınmış(!)
ülkelerde, şüphesiz Almanya’da da, zaman zaman iyi niyetli, sağduyulu, ilim,
irfan sahibi kişi ve kurumların akıl erdiremediği, derin(!) devlet ince
ayarları çekilmektedir. Ve arada sırada birileri gizli bir düğmeye basarak,
hafifinden en radikaline doğru giden, ırkçı eylemlere start vererek, en yoğun
oldukları içinde önce Türklere, babalarının ülkesinde yaşamadıklarını ve
kendilerine çeki düzen vermeleri gerektiğini hatırlatırlar. Sonra da hiçbir şey
olmamış gibi tekrar birileri stop tuşuna dokunuverir ve hep birlikte üzüntü(!)
beyan etmeğe ve meclislerinde bile saygı duruşları(!) sergilemeye kalkarlar.
Dolayısıyla bu gibi gösterileri de pek ciddiye de almamak gerekir.
Bu arada bütün tevazuumuza rağmen
kendimizle gurur da duymalıyız. Çünkü ben Türkiye’de hiçbir okulda ve hatta
sokaklarda bile, mesela ‘Kürtler Defolun’ diyen bir afişe rastlamadım şimdiye
kadar. Alman müdür, benden okulu adına özür dilemişti. Çünkü bir pedagog
olarak, ben de ilk görüşte bile infial yaratan bir afişe, her gün hem de Alman
arkadaşlarının yanında tahammül etmek zorunda kalan kızımın, körpe dimağında
oluşabilecek harabiyetin, ezikliğin o da farkındaydı.
Ne var ki, ilk temel eğitimlerini
aile ortamında bizden alan kızlarımızın kişilik fundamentleri sağlam
olduğundan, Türkiye’de de adaptasyon sorunu çekmeden, kendi kimlikleriyle
hiçbir sorunları olmadan ve üniversitelerini de bitirerek, ahde vefa sahibi,
sağlam birer Türk kadını olarak olgunlaştılar. Ve onlarla gurur duyuyoruz.
Ebeveyn olarak bizim gibi emperyalist dünyanın göbeğinde bizatihen bunu
gerçekleştirebilenlere, anavatanlarında yavrularını, kendi elleriyle çağlar
gerisinde kalmış ÇAKALLARA yediren zihniyetin izahını yapamazsınız.
Kendi anavatanlarında, diğer
meslektaşlarından çok daha zor ve sıkıntılı ortamlarda yaşam mücadelesi
verirken, birde çocuklarımızı sağlam temeller üstünde vatansever, milli erdem
ve onuruyla, özgün bireyler olarak eğitmek zorunda kalan sevgili
öğretmenlerimizi, mücadelelerinde yalnız bırakmayıp, onlara yardımcı olmak
zorundayız. Çünkü bu her şeyden önce çocuklarımızın, dolayısı ile de yurdumuzun
gelecek müktesebatı adına olmazsa olmaz bir mecburiyetimizdir. İşte bunun için
de ilk görev, onların ilk eğitmenleri olan anne ve babalarına düşüyor.
Gelin o halde, sevgili öğretmelerimizi kutlarken, ilk eğitmenlerimiz
olan, sevgili anne ve babalarımızı da dışarıda bırakmayalım.
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder