25 Haziran 2018 Pazartesi

ACIMSI..


            Kimsenin beklemediği sonuca milli irade diyen ve yine sapla samanı birbirine karıştıran zihniyeti bir kenara bırakalım da Referandumda olduğu gibi tekrar gasp edilen milli irademize ne olduğuna bakalım. Beklenen oldu mu diyerek hafif meşreplik mi yapalım yine. İşte defalarca yazıp çizdiğim, tekrar başıma gelince bu beni nasıl kahrediyor bilemezsiniz. Tek tesellim, bunun benim ve aynı iradeye sahip milletimin ahmaklığı veya çaresizliği olmadığıdır. Öyle ya boşuna mı milli irademizi savunacağını umduğumuz muhalefetimiz var dedik ve ona güvenmedik mi? Öyleyse bu onların sorumluluğunu ilgilendirmiyor mu sonuçta.
           
            Daha önceden de gördüğümüz ve söylediğimiz gibi ülkemiz, daha 2000’ler den itibaren işgal altındadır. Emperyalist ittifakın İstiklal döneminde yapamadığını sesiz ve derinden, misyonerlerini, AKP ve Erdoğan bileşkesinde başımıza paketleyerek ve elimizi kolumuzu bağlayarak şimdilik gerçekleştirmiştir aynı emperyalist.

            İşte 2002 den beri, demokrasi – birilerine göre de tramvay demokrasisi – yaftalı seçimlerle nasıl bir kapana sokulduğumuz, bugün en açık şekliyle de ortaya çıkmıştır artık.  Bu demektir ki seçim yoluyla ve aynı şartlarda bu beladan kurtulup bağımsız Türkiye olabilmemiz, kesinlikle mümkün olamayacaktır. Hiç kendimizi ve vatandaşımızı kandırmayalım boşuna.

            Herhalde İnce’nin peşine yoğun yağmura rağmen İstanbul’un yarısının katıldığı son mitingden sonra İnce açık ara Cumhurbaşkanı seçilmişken; ne oldu da Anadolu Ajansının bile sehven önceden açıkladığı rakamlarla tam bir uyum içinde, bir anda Erdoğan hem de itirazı önleyen bir ekseriyetle seçiliverdi? Yoksa bu bir ikrar mıydı? Yalnız inanıyorum ki, şayet İnce parti Başkanı olarak yarışa katılabilseydi şimdi partisiyle birlikte çoktan liderdi. Erdoğan boşuna mı parti Başkanı Cumhurbaşkanlığını istedi sanıyorsunuz. Sen sufle edene bak.

            Çıkan sonuç mu şimdi milli irade. Yani İncenin peşinde, hemen her şehirde zor şartlarda, kendi imkânlarıyla toplanan milyonlar ve Erdoğan’ın gündelikçi, taşıma izleyicilerine, neredeyse sıfır çeken reytinglerine rağmen,  hepsi gidip sandıkta Erdoğan’a mı verdiler şimdi reylerini. Ufak atında yutulur olsun bari. İşte buradan da anlaşılıyor ki ABD ve çetesi gözümüzün içine baka baka bizimle dalga geçiyorlar. Ve biz ne dersek o olur diyorlar, siz düşünün artık durumun trajikomik vahametini. Yani alay konusu olduk millet olarak.

            Hele bir de son ABD ziyaretinde Trump’ın Erdoğan’la dalga geçercesine, yüzüne bakmadan kolunu sallayarak – ki Batılılarda bu çok büyük saygısızlıktır - tokalaşırken, aynı anda objektife sırıtarak, bize de mesaj yolladığı resmi, sanki bugüne de işaret ediyordu.


            Peki, ne mi oldu? Siz SEÇSİS gibi sadece Türkiye’ye özgü bir sistemle hala seçim sonuçlarını alıyor, bunlara güveniyorsanız, ne diyelim. Ki kendi düşen ağlamaz o zaman. Bilgisayarda çeşitli olanaklarla istediğin yere, istediğin kadar, istediğin kıvam ve formatta datayı zahmetsizce transfer etmek mümkündür.

            Mesela Bakır veya Fiber kablolar üzerinde veri paketleri seyahat ederken dijital kuşlar tarafından gagalanır (hack programcıkları), içerikleri manipüle edilebilir.  Bundan kimsenin haberi bile olmaz, hatta aralarında sevgi sözcükleri dolaşan iki dostu, eğer isterseniz birbirine düşman bile edebilirsiniz.

            Yalnız bu yolla büyük manipülasyonlar yapmak da imkân dâhilinde iken pek kullanılmaz. Çünkü daha zor ve pahalıdır. En tutarlısı servis edilmek üzere ana bilgisayarlarda (Server/sunucu) toplanan bilgilerin Truva atlarıyla çiftelenmesidir. Yani önceden belirlenen ve programcıklara ilave edilen algoritmalarla, tercih edilenin oy miktarını ayarlamak mümkündür. Tabii bütün bu uyarlamaların saliselerin bile küçük dilimlerinde halledilebileceğini unutmayalım. Yani insanlar için aylarca, yıllarca sürecek işlemler, bilgisayar için saniyelik hatta saliseliktir.

            Böyle bir manipülasyonu ortaya çıkarmanın tek yolu, sahip olduğunuz tutanakların (manuel öz kaynak)  sunucu da toplananlarla karşılaştırılmasıdır. Erdoğan 2002 de ilk defa geldiğinde bu manipülasyonu şaşkın bir suratla karşılamıştı. Bugün ise seçim öncesi korku ve endişesinden sıyrılmış, kanıksamış görünüyordu artık.
           
            İnce’nin belki de partisini töhmet altında bırakmamak için incelik gösterip sonuçlara katlanmasını, her şeye rağmen Erdoğan’a nefretin tavan yaptığı bir dönemde, aynı rahatlıkla kabul etmek, analizci akıllar için pek mümkün değildir. Çünkü İncenin peşinde, yeni bir umut lideri arayışıyla doluşan milyonlar, bunun en şaşmaz göstergesiydi. Ne ki basın konuşmasında Erdoğan’a, ‘partinin değil 81 milyonun Cumhurbaşkanı ol’ derken verdiği mesaj, yine milyonların kalbinde yerini buldu.

            Peki, bundan sonra ne mi olur? BOP Projesi artık ülkemizde yavaş yavaş; ama emin adımlarla işlemeye başlar. Ufak Meclis içi uyarlamalardan sonra da zemin hazırdır artık. Yani ABD güdümlü Kanallarda seçim ambiyansı ve HDP bölgesi bağlamında önce Güneydoğu’muz boyanmaya başlar. Bu İsrail Kürdistan’ının ön hazırlığıdır. Yani gözler yoluyla beyinler önceden programlanmaya başlanır. Çünkü arkasından da aslında Kürtleri prensipte hiç alakadar etmeyen İsrail/ABD/İngiltere Kürdistanı, meclisteki ayakları ve tek adamları aracılığı ile oluşturulacaktır.

            Daha bitmedi. Arkasından da ülkenin federatif devletçiklere ayrışması da gündeme gelecektir emin adımlarla. Siz artık oluşacak sanal üst manda Devletinin adına, federal İslam Cumhuriyeti ya da neyse deyin, fark etmeyecektir nasıl olsa. Ee ondan sonra da yine yazıp çizmeye, gönlümüzü eğlendirmeye devam ederiz herhalde birlikte. İyi bilinsin ki BOP Projesi bitmeden Erdoğan’ı emekli etmez bu herifler. Çünkü ondan daha uygununu bulamazlar ülkemizde.

            Ne var ki, bütün bunlara rağmen yine de Türk Milletinin ne yapacağı, ne kadar tahammül edeceği, ne zaman bıçağın kemiğine dayanacağı, bu bağlamda atılacak ilk yanlış adıma bağlıdır. İnanın ki hepsi de bunun bilincinde ve korkusundadır.

            Öyle ki yeni bir seçim de beklemez bu milletin artık patlayan damarı. Bunu çözmek için de yine milletin Cumhurbaşkanı yaftası altında Erdoğan’ı kullanacaklar ve atılacak her adımın Milli Birlik ittifakı içinde atılmasını sağlamak üzere onu muhalefetle bir milli ittifaka zorlayacaklardır. Ondan sonra ise ne şiş ne de kebap yanmış olacaktır emperyalist için her zamanki gibi yine.

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder