11 Haziran 2018 Pazartesi

SORULAR..


            Aslında AKP bileşkesinde HDP den de kurtulmak zorundadır ki Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti asli varlığı ile baş başa kalabilsin. Çünkü HDP gerçekte AKP ile bünyemize bulaşan ve bağışıklık sistemimizi dumura uğratacak olan bulaşıcı bir emperyalist hastalığıdır. Dolayısıyla da birlikte tedavi edilmelidir.

            HDP’nin meclise bilhassa da sokulmak istenmesi, başından itibaren bir emperyalist projesiydi ve bu da AKP ile gerçekleşti. Ne ki bu itibarla da kendisiyle birlikte HDP den de kurtulmak, ülkemiz için artık vazgeçilemez bağımsız Kemalist bir Cumhuriyet projesi haline de geldi. Çünkü herkesten önce de, yeniden huzurlarının ve milli güvenliklerinin sağlanması bağlamında, Kürt (Türkmen) vatandaşlarımızın buna ihtiyacı çok daha fazladır.

Çünkü HDP’nin de tıpkı içimizdeki bazı fonlanmış STK’lar gibi Federasyonlaşma aracı olarak bir emperyalist piyonu olduğu tartışılmaz bir vakıadır. Ne var ki HDP, besleme STK’lar dan da öte zararlıdır. Çünkü doğrudan Cumhuriyet Kurmayının içine sinsice sokulacak ve Demokrasi varsılında herkes uykudayken sinsice sokacak bir Kobra yılanı gibi tehlikeli ve güvenilemezdir.

            Ayrıca bakın bunların Parti temsilcilerine, ateşli yandaşlarına, bunların hangisine Kürt temsilcisi diyebilirsiniz? Hepsi de Dolar fonlarıyla şişirilmiş ve ipleri emperyalistin elinde olan sahne kuklalarıdır aslında. Bunlarla mı bağımsız(!) büyük Kürdistan kurulacakmış. On binlerce yılların koca Türk tarihi bugün bile bu kadar bağımsızlık uğraşı verebiliyorsa, neyin Kürdi(stan)ıdır bu, sokak köpekleri bile gülüyor bu masala ve bu masala inananlara.

Başta Dünyayı sömürge yapmaya ve önce de Osmanlı’dan kurtulmaya kalkan İngiliz mandacıları bu masala el atmıştı. 2. Dünya harbinden sonra da yeni harp zengini ABD kalanı devraldı onlardan. Ha bir de emperyalistin şimdi Ortadoğu kalesi olan Siyonist İsrail ayağı sokuldu araya sonradan. İşte asıl hikâye de budur. Şimdi akıllı olun da sizi de aç karnınızla uyutmasınlar diğerleri gibi.

            Burada soru şudur. Yoksa yüce Türkiye Cumhuriyeti şemsiyesi altında ebediyen var kalabilecek şanlı Türk Ulusu, acaba Şeytani katkılardan bağımsız bir milli ittifak kuramayacak çaresizlik içinde midir ki ben hiç sanmıyorum böyle olduğunu. Çünkü bir avuç Türk’ün bile bir milli ittifak oluşturmaya muktedir olduğunu çok iyi bilenlerdenimdir. Tarih de bunu defalarca teyit eder esasen.

Siz bakmayın çakma istatistik verilerine, sanal hesap oyunlarına, bunlar emperyalist manipülasyonlarıdır. Çünkü Bilgisayarın başına oturan programcı, canı ne istiyorsa, neyi nasıl görmek istiyorsa veya kim ödüyorsa onun istediğini alır bilgisayardan. Yani programcılık aslında bir yeminli mutemetliktir. Kurumun bütün değerlerini emanet edeceği eleman, her şeyden önce de güven insanı olmak zorundadır. Hele de yılların ötesinde yurt dışında ve içinde uzmanlık alanım olduğundan, bu konuda bana hiç itiraz etmeyin!


            Bilmeniz gereken sadece, Türkiye Cumhuriyetinin asal vatandaşları olan Kürt/Türkmen kardeşlerimizin, yüce Türk birliğinden ayrılmalarının, aslında kendi sonları demek olacağının da fazlasıyla bilincinde olarak, böylesi ajan provokatörlere asla itibar etmedikleri ve bundan sonra da etmeyecek olduklarıdır.  Hoş bunu onları kullanan emperyalist odaklar da Domuz gibi bilirler ya! Ne ki silahla üstümüze gelemeyeceklerinden, ellerinden gelen de ancak bu derneklerle sağladıklarını sandıkları ayrımcılıktır işte.

            O halde seçimlere doğru neyin istatistiğidir bu önümüze temcit pilavı gibi tekrar tekrar sürülenler. Geçiniz bunları, hiç birine itibar etmeyin, siz de neyi nasıl görmek istiyorsanız öyle davranın, yani kalbinizin ve mantığınızın ışığında yürüyerek oyunuzu kullanın. Seçimden beklenen de budur işte.

Seçmenin bir elini kafasına diğerini de kalbine bastırarak, sadece kendisi için değil; ama çocuklarıyla, torunları dâhil, tüm gelecek nesilleri ve onların milli kimlikleri için de rey vermek zorunda olduğunun bilincinde olması yeterlidir. Ve emperyalist sever dernekleri ve tetikçileriyle de en ufak bir ilişkisinin olmaması varsa da ilişiğini tek taraflı bitirmesi gerekmektedir. İşte hepsi de budur sadece.

           
            Akşener’in bir Kanalda ki canlı yayında belirttiği; askeri okulların biran önce tekrar açılması ve Parlamenter Meclise geri dönülmesi önerilerinin, kendisiyle konuşan seçmenlerin ana talepleri olduğunu, neden gerçek istatistik verileri olarak almıyorsunuz da, sanal verilere itibar ediyorsunuz. Ve burada Milli Meclise dönülmesini ısrarla talep eden millet, kuşkusuz ki içinde ileride bölücü, öncesinde federatif unsurların da yer alacağı bir meclisi aklına bile getirmemiştir elbette.

            Çünkü Akşener’in özellikle ifade ettiği gibi OHAL, KHK ve adaletsizliklerden artık bunalan milletin, tek adam rejimine dur diyecek Parlamenter Sisteme ne zaman dönüleceği sözünü ısrarla duymak istemesi, ortak akla da işaret ettiğinden asla boşuna değildir ve kesinlikle yadsınmamalıdır. Şimdi bu da üstünde durman gereken gerçek bir veri değil midir? Ey istatistikçi!

Ve hiç unutulmamalıdır ki bu ortak talep seçmenin aslında o mecliste yabancı unsurlar görmek istemediğinin de en açık ve saf göstergesidir. Ayrıca aynı görüş Referandumda YSK kararı ile ‘evet’ yapılan ‘hayır’ ekseriyetiyle de özdeştir. Sayın istatistikçi(!) alınması gereken gerçek veriler bunlardır işte. Halk fazla hesaptan anlamaz, istediğini çok açık ve basit ifade eder. Biz söylemiş olalım da.


            Bu arada Akşener, bir adama verilen bu kadar güç her siyasiyi baştan çıkartır da diyerek, bu durumun yanlışlığına dikkat çekmiştir. Şimdi bu tespit vatandaşın ortak görüşü de olduğundan, alınması gereken verilere dâhil edilmelidir. Aslında bize göre de, böyle bir güce meyil nasıl da; özünde Şeytan/Tanrı olan insanoğlunu temsil etmez, onu baştan çıkartmaz.

Sadece bu neden bile milletin anayasal hakkıyla, kontrolü elinde tutacağı Cumhuriyet rejiminin, siyasi sistemlerin en adili ve güveniliri olduğunu ortaya koymaz mı? Bu rejimi öngören yüce Atatürk’ün, bugüne kadar sadece Türk milletinin değil; ama her milletin de başına gelebilecek en isabetli ve ileri görüşlü bir lider olduğunu da bir kere daha kayda geçirmez mi?


            Akşener’in canlı yayına çıktığı Kanal da kendisine soruları tevcih eden karışık renkli moderatörün, ısrarla kendisinden çözüm (aslı özerklik) konusunda almak istediği cevaba tepkisi, bana göre yetersizdi. Lakin bunu kadınlık zarafetine vermek gerekir diye düşündüm. İnce’ye kalsa herhalde, ancak mecliste cevap verilmesi, çözüm aranması gereken bu soruyu bana böylesi bir ısrarla sormanın anlamı nedir diyerek; yoksa sende bir Dolar fonuna mı dâhilsin arkadaş mealinde bir soru daha yöneltirdi karşısındakine muhtemelen diye, düşünmeden edemedim...

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder