19 Haziran 2018 Salı

VAR OL..


            Tansu Çiller’in AKP’nin Yenikapı mitinginde arzı endamı, yaşam kültü olmuş misyonu itibarıyla doğruydu; ama bunu yaparken de milli şuur maskaralığına sığınması güldürücüydü doğrusu. Çünkü kendisi bizatihi bir ABD vatandaşı ve mandacısı olarak Türk Milletinin karşısında MİLLİ sözü edecek bir konumda, dün de olmadığı gibi bundan sonra da asla olamayacaktır. Ve o da sonunda diğerleri gibi ABD ye sığınmak zorunda kalacaktır.

            Elbette kendisi gibi ABD desteğiyle lider olmuş bir Erdoğan’a destek vereceği hatta vermek zorunda olduğu bekleniyordu. Netice de ABD de yeni ticari haklar elde edebilmesi için Erdoğan sultasını uzatma yolunda kendisinden daha aktif olması istenmişti muhtemelen.

            Ne ki öyle veya böyle bu epikürist ABD yandaşlığının milli şuurla uzaktan bile alakası olmadığının, ikisi de hala farkında değil veya farkında olmak da istemiyorlar. Çiller gerçekte, anti millî bir sözleşmeye destek vermek zorundayım deseydi, doğrucu olduğu için kendisini alkışlamak bile akla gelebilirdi hâlbuki. Bu nedenle son treni de kaçırmıştır artık.

            Neyse ki bugün 16 yılın AKP İktidarı döneminde Çillerlere, Özallara bile rahmet okutan o kadar yandaş Bürokrat, besleme yarı aydın, kamu görevlisi ve şirket sahibi, ticaret erbabı oluştu ki bu ülkede evlere şenlik. Gidenler bile gölgede kaldı, çoktan unutuldular artık. Belki de Çiller de bunu fark ettiğinden kendisini hatırlatmaya kalkmıştır, kim bilir. Ne ki bu çabası da boşunadır. Çünkü ABD,  yıpranmış, metal yorgunu eski toplarından artık medet umulamayacağının farkındadır kuşkusuz.

Ayrıca AKP ile MHP gibi milli ilkelerini kaybetmiş iki parti arasındaki ittifak, ortak bir iktidar birliği kurmaktan başka da bir anlam taşımaz. Yani bunun milli olmakla, aralarındaki menfaat ortaklığı dışında, en küçük bir alakası bile yoktur.

           
            Türkiye’nin AKP ile tavan yapan bilhassa da devasa boyutlara ulaşan ekonomik sorunları, galvanizi dökülmüş, pas tutmuş metal yorgunlarıyla bundan böyle asla egale edilemez. Bu husus gün gibi ortadayken Erdoğan’ın başını çektiği AKP siyasileri, eskiden de atıp, hiç olmazsa arada bir tutuyorken, şimdi devamlı atıyor; ama hiç tutamıyor olduklarını bile hala kabul edemiyorlar maalesef. Oysa çoktan ellerini siyasadan çekip, bir kenarda tespihlerini çekerek kaderlerine razı olmaları gerekiyor aslında.

            Lakin reislerinin beyanlarından anlaşıldığı üzere, halen pisliğe batmış parmaklarıyla, sandıkları manipüle etmeye kadar ulaşan yeni çözümler aramaya çalışıyorlar. Bu bağlamda AKP’nin girişeceği her teşebbüs, seçmen tarafında menfi değer kazanacaktır artık. Ve seçimlerden önce de, ikinci bir ‘evet’ e dönüştürülecek ‘hayır’ algısı seçmende oluşacağından, bu durum İktidar Partisini daha da büyük kayıplara uğratacaktır. Bu hususun anlaşılmasında yarar vardır. Belki de böylelikle suç dosyalarını daha fazla şişirmemiş olurlar en azından.
           
            Seçim arifesinde ABD ile ikili gizli bir protokol gereği araya sıkıştırılacak bir Menbiç Harekâtının, açık ara AKP sultasını İktidarda tutmayı amaçlayan bir ABD/İsrail/İngiltere sacayağı projesi olduğu ortada iken, bunun Erdoğan’ın artı hanesine yazılacağını ummak ve hele de bunu bu saatten sonra hedef kitleye yedirmeye kalkmak; ahmaklığın ileri seviyesi olacaktır. 

            Ne ki emperyalist sarkaçlardan bu da beklenmeli, buna da hazırlıklı olunmalıdır. Trump sahtekârı! Ulan kendin gibi deyyusa mı sarıyorsun yüce Türk Milletini? O halde sende alırsın 24 Haziran da eline, ananın Opera dürbününü.  

            Bana gelince: Cumhurbaşkanlığı reyimi, altı ok imanı nedeniyle Muharrem İnce’ye, Parti reyimi ise aynı imanla, temeli sağlam, yalnız cephesi biraz hasara uğramış; lakin sihirli Kemalist dokunuşlarla rotasyondan geçirileceğine itikadım olan Cumhuriyet Halk Partisine kullanacağım.

           
            İnce’nin herhangi bir TV Kanalında ki açık oturum davetine; Erdoğan’ın ‘üstümüzden reyting sağlayacak’ mugalatası, Rahmetli Levent Kırca yaşıyor olsaydı kesin bir güldürü parodisi haline dönüşürdü. Ne ki İnce’nin ‘Hava raporları bile senden fazla reyting sağlıyor’ cevabını da yadsımak, haksızlık olur kendisine. Çünkü bu durumda, aklın yolu bir olduğundan ‘benimle buluşursan aslında senin reytingin artar’ cevabını da vermiş olduğu kendiliğinden akla gelecektir şüphesiz.

            Hele de ‘ilk turda İnce kazanacak’ tespitinin sahibi ve bugüne kadar hiç yanılmamış istatistikçi Hakan Bayrakçı’nın bu açıklamasından sonra hemen tutuklanması,  Erdoğan ve ekibinin nasıl bir deprem altında olduklarının da göstergesiydi. Seçmenin de boğazından geçmeyecek olan bu AKP lokmasını, iki bardak suyla bile yutamayacağı açıktır herhalde.

           
            Özgürlüğün; fikrini savunmamak, doğruyu aramamak, sahtekâr ve yalancıya destek olmak, suçluya adalet dağıtmak olarak anlam kazandığı bugünlerde, temize çıkmanın ve kirli elleri yıkamanın tek yolunun, doğru oy kullanmak olacağı, inanıyorum ki vatandaşım tarafından da özümsenmiştir artık.

            Aynı bağlamda, seçim sonrası oluşturulacak AKP den arınmış ve milli şuurda güven verecek bir Hükümetin, ekonomik dar boğazdan çıkması için, ihtiyacı olabilecek uygun vadeli krediyi alabileceği, antiemperyalist kulvardaki Devletleri sıralamaya bilmem gerek var mı? Her ne kadar mandacıları ve hempalarını sükûtu hayale uğratacak olsak da emperyalist kanat dan da sayısız arzların olacağını tahmin edebiliyoruz; ama değil mi? Yani gelecek yeni Hükümetin bu konuda bir zorluğu olmayacak. Yeterki milli olsun ve güven versin.

            Seçim güvenliğine gelince: Bilgi İşlem Uzmanı olduğum halde İktidar Partisinin kontrolündeki bir bilgisayarlı sayıma ve paylaşıma asla güvenemiyorum. Şimdi teknik izahata girmeyelim. Yalnız bilelim ki seçim güvenliğinin tek çıkış yolu, sandıklar manuel sayıldıktan sonra tutanakların bilgisayardan önce muhalefet sayım merkezlerine ulaştırılmasının sağlanmasıdır. İktidar da bunu bildiği için, sandık başlarını ele geçirmek istiyor ya zaten.

İşte bunun dışında bir güvenlik, söz konusu bile olamaz. Yani tutanaklar önce ana bilgisayara ulaşırsa, eskiden olduğu gibi yine tren kaçar haberiniz olsun dostlar. Siz istediğiniz kadar tutanaklarla sonuçlar birbirini tutmuyor deyip durun ondan sonra. Referandum sonuçlarını, boşuna kürek çektiğiniz YSK düzeneğini sakın ola unutmayın. Aman yine aynısı olmasın!

            Seçim şartlarının ve kampanyalarının diğer adaylar lehine hiç de adil olmayan görüntülerine bakınca ve her şey lehine olduğu halde, ne hikmetse yine de ‘Allah kimseyi Erdoğan’ın durumuna düşürmesin’ demek geliyor içimden…


                        VAR OL

                        Aryan diyarı
                        Kıpçak yöresinden
                        Ön Türk Destanları yaşamış
                        Tarihi Karadeniz’den
                        Rüzgârıyla esiyor
                        Geleceğin dostu
                        Öğretmen Muharrem
                        Ülke sathında çoğalan bir sessiz gürültüyle
                        İnce ince
                        Gırtlağına kadar battığın borç batağında
                        Yaşamadın mı kahrını 16 yıldır yeterince
                        Ve aşını, işini, sağlığını yitirince
                        Artık varmış olmalısın ortak bilince
                        Haydi, bakalım o zaman
                        Kutlu ol, mutlu ol, var ol!
                        Ama 24 Haziran da gönlünce…

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder