§ Milletimiz, kesin
ve gerçek kurtuluşa kavuşabilmek için iki ilkeye dayanmanın farz ve şart
olduğunu anladı; büyük ve açık görüşlerle anladı. O ilkelerden birincisi,
Misak-ı Milli’nin (Milli. Ant) ifade ettiği temel ruhtur. İkincisi,
Anayasa'mızın tespit ettiği değiştirilmesi mümkün olmayan gerçeklerdir. Misak-ı
Milli, milletin tam bağımsızlığını sağlayan ve bunu sağlayabilmek için
ekonominin de gelişmesini engelleyen bütün nedenleri bir daha ve kesinlikle
geri gelmemek üzere ortadan kaldıran bir kanundur.
Anayasa, Osmanlı İmparatorluğunun, Osmanlı Devletinin
öldüğünü idrak ve ifade eden ve onun yerine yeni Türkiye Devletinin geçtiğini
ilan eden bir kanundur ve bu devletin hayatının da egemenliğin kayıtsız şartsız
milletin sorumluluğunda kalması ile mümkün olacağını ifade eden bir kanundur.
Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin sorumluluğunda kalabilmesi için, halkın
geleceğini bizzat kendisinin idare etmesi esasını şart kılan bir kanundur.
"Artık Türkiye halkı için tek temsilci, yasama ve yürütme yetkilerine
sahip olan kendi meclisidir, Türkiye Büyük Millet Meclisidir." diyen bir
kanundur...
Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve bunun hükümetinin milletten aldığı direktif, tam
bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenlik ilkelerine dayanarak memleketi
bayındırlaştırmak ve milleti zengin, varlıklı ve mutlu kılmaktır.
Mustafa
Kemal Atatürk 1923
İşte yukarıdaki Kemalist olgunluğun ifadesiyle, hazmederek sahiplenmek
zorunda olduğumuz ve bizatihi sahibinin sesinden tüm nimetleriyle emanet
aldığımız CUMHURİYETİMİZİN ve egemenliğimizin, ebede kadar baki kalması
temennisiyle, varlık Bayramınızı kutlarım.
Aynı bağlamda, kendi
varlık nedenleri de olan bu bayram, zorunlu olarak yüce Atatürk’ün huzurunda
sap gibi kutladığını düşünenlere de kutlu olsun…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder