AB
& ABD emperyalist kardeşler ve koltukaltı SİYON mafyası İsrail beraberliğinin
birlikte kurguladığı yeni Ortadoğu düzeninde, bütün kontrolü Erdoğan’a
bırakacakları safsatasına kulak asmayın. Ve fazla da kapılmayın siz bugünlerde
sert esen Başkanlık rüzgârına. Bilelim ki Erdoğan bu birlik tarafından sadece ölü
noktaya kadar kullanılacaktır. Sanki de Trump’ın emir komuta talimatlarını
beklerken, lüks Sarayda ikamet eden eli kolu bağlı bir tutsak gibi.
Vaktaki Referandumdan Başkanlık
çıksa bile Erdoğan’ı yakın bir zamanda yeni bir oldubitti ile yok-stok
listesine oturtup, kafalarındaki ve çoktan yedekte tuttukları yeni bir liderle
yola devam edecekleri açıktır. Ve bu yeni liderin de kendi rahleyi
tedrisatlarında algı mefhumları iğdiş edilerek yetiştirilmiş ve bir Şimşek,
Derviş gibi ülkelerinden diplomalı, vatandaşlık hakkına sahip birisi olacağı da
bellidir.
Hazır
bunca özlem yılından sonra Türkiye’mizi silahsız işgal etme fırsatını, hiç ummadıkları
bir zamanlama, kolaylık ve cüzi maliyetle yakalamışken, herhalde azami itina
ile de kullanacakları kesindir artık. Bu yeni arabeskte de Erdoğan’ın nosyonu
itibarıyla ofsaytta kalacağı kendiliğinden anlaşılıyor olmalıdır. Ve görüldüğü
üzere bizim Erdoğan’a, Başkanlık yaftası altında federatif bir Kürdistan kurmak
ve dıştaladığı Türk Milletiyle kanlı bıçaklı olmak üzere, aslında bir tuzak
kurulmuştur.
Nisan
ayına kadar aklı başına gelir kendine oynanan bu oyunun da farkına varırsa,
usta bir manevrayla Referandum kayasına çarpılmadan iskele alabanda edebilir,
yani Referandumu iptal edebilir. Ve aklı kaldıysa da, ne varsa mevcut
Cumhuriyet Meclisi ve onun anayasasında olduğunu o da anlayacaktır sonunda.
Ne
ki bu bayağı da acıtacaktır hani. Ülke bir kere Başkanlık batağına düşerse
arkadan gelecek olan korkunç hortumun ne getirip neler götüreceği kestirilemez
fakat bugünün en sert rüzgârlarına bile rahmet okutacağı ve vatanımızı küllen
yutacağı söylenebilir.
Ülkemizin,
yukarıda belirttiğimiz adresler tarafından dolaylı (Arabistan vs.) ve dolaysız
sıcak para amblemli bir akarla bugüne kadar neden desteklendiği ve bütün
varlığı dış kredilere ve artan dış borca dayalı AKP iktidarının, neden hala
iflas etmediği, emperyalist kurgusu Başkanlığın kapımıza dayandığı bugünlerde,
umarım daha iyi anlaşılıyor olmuştur. O halde şimdi Erdoğan’a bir şey hatırlatmak
gerekiyor. Büyük oynarken, sonunda hilali ahmere muhtaç kalmayacak kadar
oynamayı da bileceksin.
Aynı
bağlamda BOP’un ve eş Başkanlığın henüz bitmediği aksine yeni şekillenmekte olduğu
da anlaşılır oluyordur muhtemelen. İşte sıcak para da ölü noktaya kadar bu
yüzden akmaya devam edecektir ya aslında. Bunun bileşkesinde Rusya’nın da Kürt
perspektifine bir çekidüzen vermek zorunda olduğu çıkıyor ortaya. Çünkü SİYON
uzantısıyla ne kadar sınırdaş olmak isteyeceğini, kendisi de ciddi olarak sorgulamalıdır.
Bu
konuda da Rusya’nın daha somut görüşler öne sürmesi beklenirken, Erdoğan’a
rağmen biz Türkleri gücendirmemek ve hudutlarında kurulacak bir federatif
Kürdistan Kampusunun ileride kendi başına Ukrayna’dan daha büyük belalar
açacağını da düşünmelidir aslında. Ve Batı sermayesi ile oluşan böylesi bir
birliğin kontrolünün, herhalde kendisine bırakılmayacağını da biliyor
olmalıdır. Sonrasında ise, küstüreceği Türkleri de geri kazanması hiç kolay
olmayacaktır biline.
Türk
Ulusu öyle bir iki Çoban köpeğinin dağıtabileceği bir aşiret değildir. Aksine beş
milyon yaşındaki insanlık tarihinin ilk gününden itibaren var olmuş ve var
olacak bir uygarlık abidesidir. Atatürk bile Türk gerçeğine tutunmasaydı,
Atatürk olamazdı. Şimdi soksun artık bunu paradoks kafalar o boş beyinlerine de
belki önlerini görebilirler bundan sonra.
Bakın
yüce Türk tarihinde, Atatürk’ten önce yaşamış bütün Türk önderlerine ki Atatürk
onların sonuncusuydu. Hepsinin aynı gerçekle var olup yüceldiklerini öğrenince,
konuyu hemen anlarsınız esasen. Şimdi böyle bir yüce Ulus ABD vs. gibi aşiret
devletlerle nasıl olurda mukayese edilebilir.
Yani
para her şey değildir. Onlar ki bavullar dolusu paralarına rağmen asalet
zincirine ucundan da olsa dokunabilmek üzere, İngiltere ve diğer Avrupa
Devletlerinin son kalan asillerinden gelin, damat transfer edebilmek için,
başlık parası olarak bavullar dolusu paralar harcamışlardı.
Aynı
gözlükle çevrenizde yaban mantarları gibi bolarmış yandaş bavulculara da
baktığınızda ve bir de kendinize benim onlardan ne eksiğim var diye
sorduğunuzda; o paranın neden onlarda olup sizde olmadığını da anlamışsınızdır artık. Ve buda sizin artı hanenizde yazan ve gerçek olan, erdem zenginliğinizdir
ya zaten.
Vaktiyle
İngiltere İşgal Kuvvetlerinin İstanbul’u mesken tuttuğu günlerde, İstiklal
Harbini doğuran nedenler de oluşmaya başlamıştı. İşte o günlerde İngiltere
Başbakanı Asquith’in, batmakta olan Osmanlı İmparatorluğu ve Türk milleti
hakkında verdiği söylevden ibretlik bir alıntıyı aşağıda servisliyorum.
Kindar
ifadeleri dikkatle okuyunca, aslında fetbazlığını çok iyi bildiğimiz
İngiliz’den de bundan sonra bize ancak Amerikalı kadar dost olacağına, bir kere
daha empati kurma şansı yakalamış olacağız. Ve bileceğiz ki o günden bugüne
bize bakışlarında kindarlığın, azı değil bilakis daha çoğu egemendir.
Başkanlığı ele alınca da kumaşımıza bunu gergef işler gibi düğüm düğüm sıralamaya
başlayacaklardır mutlaka.
§
Asırlardan beri ilk defa olarak,
en gerici bir kuvvetin, yani Türk Avrupası’nın yok olmasının şahidi oluyoruz. Büyük
hasta, can çekişirken, pişmanlık göstermek için fırsatlar bulmuş, fakat
bunlardan faydalanamamıştır. Milletler ailesinin kötü bir kuvvetinin son
günlerini geçirdiğine şahit oluyoruz. Bu hastanın mezarı üzerine ne yazılırsa
yazılsın, ölümünden sonra tekrar dirilmesi yolunda bir olay cereyan
edemeyecektir. (Asquith, 20.11.1918)
Yukarıdaki
söylem nasıl da bugünü yansıtıyor değil mi? Bu nedenle de Referandumun, neden
tarihi bir karar arifesini ve onun ‘HAYIR’lara vesile olmasının önemini gösterdiğini,
daha iyi anlamış olabilmemize de yardımcı oluyor herhalde.
İşte
bir yanda bu büyük sorunsalımız elleriyle yakamızı sıkı sıkı yakalamış ve
gözlerimizin içine baka baka suratımıza yukarıdaki gerçekleri haykırıyorken,
biz yine sana dönelim emekli kardeşim istersen. Bu arada sen neler yapıyor,
nasıl düşünüyorsun. Hele de torunlarının geleceğini bile üstüne üstlük jöleli
beslemelerin, tırnakları manikürlü o pamuk ellerine teslim etmişken.
İnşallah
yol yakınken aymışsındır ya da şikâyet etmeyeceksin artık sonrasında. Sen bana
aldırma, yoluna devam et bildiğin gibi. Benim yolum ise farklıdır. Çünkü o yol,
Arap tuzaklarında ‘tertemiz alnından vurulmuş yatan’ Mehmet’imin, analarımızın
ak sütü gibi berrak Atatürk yoludur. Yani ahlak, edep, erdem, cesaret, adalet,
destan ve insanlık yoludur.
Şimdi
sıra Başkanlık güvencesiyle kaynak yaratmaya gelmiştir yine. Yeni borçlar
verebilmesi için de emperyalist sermayenin milli kaynaklarımızı tümüyle elinde
tutuyor olması; bir başka ifadeyle de boynumuzda ki ilmiğin ucunu bileğine
bağlamış olması gerekmektedir. Tıpkı Düyunu Umumi de olduğu gibi yani. İşte bu
nedenler için de Erdoğan mevcuttur ve şimdi de Başkanlığı, mandacının güvencesi
adına eline geçirmenin peşindedir.
İşte
Türkiye’miz de 15 yılda bu noktaya, emperyalist imalatı AKP tramvayıyla söyledikleri
gibi de alıştıra alıştıra getirilmiştir. Şimdi bu son emperyalist kumpası
yeni SEVR oyununu bozmak ve namus meselenizi temizleyebilmek için elinizde
sadece HAYIR silahınızın kaldığını, uyurken bile sakın aklınızdan çıkartmayın. Yoksa
geleceğiniz olan torunlarınızın geleceklerini bile emperyaliste sermaye yapmış
olursunuz…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder