Referandum
öncesi birlikteliklerini, çok düzgün ve kendisinden beklenen bir konuşmayla
açtı Zeytinburnu’nda
Sayın Baykal. Vaktiyle neden ve nasıl bir soysuz komployla Partisinin
Başkanlığından kendi eliyle tasfiye ettirilmek zorunda bırakıldığını, dosta ve
düşmana karşı yaptığı konuşmanın nitelik ve niceliğinde, büyük bir açıklıkla
tekrar ortaya koydu.
İnşallah Baykal daha önce kenara
koyduğu demir asayı yine eline almıştır, dedirtti tüm ahde vefa sahibi dinleyicilerine.
Esasen bıraktığı yerden mücadeleye mecburdur da diğer yandan. Çünkü kendisi Erdoğan’ı
bu ülkenin başına musallat edendir de bir bakıma. Şüphesiz milletini bugün
ülkesinin başında karabasan haline gelmiş AKP belasından kurtarmak da önce
kendisine düşer. Bu bir vefa borcudur da kendi adına esasen.
Ancak bundan sonra gelecekte de
tarihe, hak edeceği bir saygınlıkla tertemiz girmesi mümkün olacaktır. Yoksa
böyle bir, iki göstermelik konuşmayla değil. Yeni ve yine bir senaryoda havlu
atmadan, görevinin sonunu getirebilecek mi? Bakalım göreceğiz. Şimdilik çok
verimli başladığını söylemekle yetinelim sadece. İnşallah, Allah arkasını da yüz
akıyla getirir.
Bu konuşmaya değinmek gerekirse;
nosyonu herkesçe malum, kendisini ispat etmiş, çok tecrübeli bir siyasa
kimliğine sahip Baykal, konuşma sanatında da tartışmasız lider olduğunu,
Erdoğan tipi Başkanlık paradigmasını, ayrıntılarına parçaladığı açmazlarıyla ortaya
koyduğu tatminkâr ve doyurucu ifadesiyle, yürekleri bir kere daha fethetti.
Aynı bağlamda tirat konusunda,
Erdoğan’la arasındaki gece-gündüz farkını da yeni versiyonuyla itirazsız bir
kere daha güncelledi. Ve eminim ki diğerinin yine uykularını kaçırdı, bundan
sonrası içinde yine kâbusu oldu. Aslında kendisine yapılan komplonun gerçek nedeni
de bu korku değil miydi? ‘Burada CHP’li olarak değil, bir vatandaş olarak
bulunuyorum’ derken de yüreklerimizde yatan ve beklediğimiz olanı ortaya koydu
ve çok da alkış aldı.
Hele 1946 dan 2002 ye kadar olan
ortalama ülke kalkınma hızı yüzde 5,1 iken, 4,1 e düşüren AKP iktidarının,
kalkınma safsataları yanında, yavuz hırsız aymazlığı ile bir de sözde başarıyı
sürdürebilmeleri için, istikrardan söz etmelerindeki sahtekârlığı ortaya
koyarken; aynı konuyu, defalarca dile getiren diğer konuşmacıların başaramadığı
kadar bir tatmin noktasına da taşıdı.
İyi bir yazar olabilirsiniz; ama
aynı zamanda iyi konuşmak farklı bir yetenektir. Hele bu becerinizi içinde asla
yalan olmayan, sadece doğru, dürüst ve adil olanla bezerseniz, işte o zaman
liderliğinizi de ortaya koymuş olursunuz. Bana kalırsa, ikinci kurtuluş savaşı
günlerimizde Atatürk’e yakışacak nitelikte olan tek liderdir Baykal.
O halde asla geri adım atma Sayın
Baykal. Gazan mübarek olsun. Ve sakın unutma ki sen milletine borçlusun. İşte
ikinci kurtuluş döneminde milletine önder olup büyük bir HAYIR işleyerek, şimdi
bu borcunu da eda etmelisin. Ve artık vakti gelmiştir...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder