AKP
liderlerinin ekranlarda, meydanlarda arzı endam ettikleri her vesilede
ağızlarından, Referandum istatistiklerinin ‘evet’ gösterdiği yalanları
duyuluyor. Oysa durumun bunun tamamen tersi olduğu da bilindiğinden vatandaşlarda,
bu beyanların kaynağının herhalde kendi aile matinelerinde, aralarındaki yandaş
muhabbetlerinden esinlendiği kanısı uyanıyor.
Sözün
özüyle de, kendi aralarındaki temennileri, telkinleri bize istatistik verileri olarak
yansıtıyor arkadaşlar anlaşılan. Bu bağlamda da AKP telkincisi Kurtulmuş
Efendi, sırabaşı oluyor. Ayrıca ‘hayır’ diyenlerin, kendilerinin de bildiği çok
haklı gerekçelerle diğerlerini etkileyeceklerinin tavan yapmış korkusuyla da,
hayırcılar bölücü ilan ediliyor.
Bireysel menfaatle toplumunki her
zaman uyuşmaz. Kişisel olanı tercih edilmek istendiğinde ise diktaya müracaat
edilir. Ve bunun sonucu da ortaya her zaman toplum adına, olmak veya olmamak
ikilemini çıkarır. İşte bu durumda da karar merci hep toplum yani millettir.
Referandum
ise çoğulcu ve demokratik toplumlarda işte bunun gibi hayati kararların
alınması için vardır. Kendi selametine tamam veya devam diyecek olan halkın
kendisidir diyen Kılıçdaroğlu ise tamamen haklıdır. Ve bu nedenle de Referanduma
salt evet, hayır ikilemiyle değil; ama milli selamet adına sadece bu
perspektifle bakılmalıdır.
Emperyalist, geleceğinin olmadığının
bilincinde olduğundan, yeni arayışlar içine girmiştir şimdilerde. Kendilerine
kalsa zaman eğrisini tersine çevireceklerdir; ama buna ne yazık ki imkân
yoktur. O halde yeni paradigmalara ihtiyaç vardır o zaman. Trump’ın ani gelişi,
daha doğrusu da getirilişi de bu nedenledir aslında. Birlikte gündeme gelen, Cemiyeti
Akvama dönüyoruz, her ulus kendinden sorumludur yaklaşımları ise aynı nedenli
sinyallerdir.
Ne ki bu yaklaşımlar da kendi
içlerinde Neocon’lar gibi bazı muhafazakâr ve Siyonist odakları rahatsız etmiş,
onları da kendi arayışlarına yöneltmiştir. Bu yeni durum ise ABD bayrağındaki
yıldızları sallamaya başlamıştır ister istemez. Yakında ABD’de yeni Anayasa
değişikliğine gitmeye kalkışılırsa hiç şaşırılmamalıdır. İlk akla gelense,
ufukta görülen dağılmayı önleyebilmek için, Birleşik Krallık gibi yeni bir
Kraliyet mevzuatıyla Başkanlığın güvence altına alınması operasyonu olabilir
mesela.
Bu
arada Cumhuriyetçi bazı Senatörlerin, Trump yönetiminin Rusya ilişkilerinin
mercek altına alınması talepleri yanında, istifa eden Ulusal güvenlik sorumlusu
Flynn’in de Senato İstihbarat komisyonuna ifade vermesini istemeleri, kafalarda
soru işaretleri uyandırmaktadır.
Anlaşılan
Cumhuriyetçileri de tatmin edemeyen Trump’ın, her vesile de sahte gülücükler
atmaya özen göstermesine de kimse kapılmasın, bilhassa da bizimkiler.
Sıkıntılarının üstüne ülkesindeki %20 potasında ki enflasyonu da koyarsanız,
Trump’ın aslında Başkanlığına çok endişeli başladığı hemen anlaşılır. Bu
nedenle de yakın zamanda ABD politikasında oluşacak radikal sapmaların, yeni
sebep-sonuçlara gebe olacağı da aşikârdır.
İyi de bu onların sorunudur. Bize
nasıl yansır? Bu iddialı bir sorudur aslında. Elbette bize de yansıyacaktır. Ne
var ki buna cevap verebilmek içinse, önce Referandumdan ‘HAYIR’ çıkarmak
zorundadır bu millet. Ki tek parça halinde, özgün ve müktesebatı kendi elinde
ayakta kalabilsin. Balın peteğini bile afiyetle yemeye başlayıp da hala
doymayan badem kardeşler, son Osmanlı Kara Kemallerini bile gölgede
bırakmışlardır. Ve bu durumu gözardı etmeyip yol yakınken de ayaklarını yere
basıp biraz tasarrufa başlasalar, menfaatlerine olacaktır.
Çünkü
aksi halde konuşup, savunacak, sözü dinlenecek, adam yerine konacak hangi
hakkın ve itibarın kalır ki. İşte emperyalistin kendi içinde yeni operasyonlara
geçmeden önce bizlerde kontrolü elinden kaçırmamak zorunda olduğunun önemi,
şimdi daha iyi anlaşılıyor olmalıdır herhalde.
Çünkü en başta Küçük Asya (Anadolu)
ve Ortadoğu’yu kaybeden, Dünyada ki lider pozisyonunu da kaybeder. Türkiye de
OHAL ve KHK’lar sonunda oluşan yeni Referandum dönemi, 1980 Askeri darbesiyle de
asla bir tutulmamalıdır. Bugün ülkemizi Referandumun eşiğine kadar getiren
durum ise sivil ve çok daha tehlikeli bir darbedir. Geri dönüşümü de yoktur ya
da çok kanlı olur.
Ve
hepsinden öte ve önemlisi de yeni bir Atatürk hamurundan lidere gereksinim duyacak
olmasıdır. Bakın şeriat altında ki İran’a, hala kendini bulamadı. Ki birde
onlar İslam’ın daha bilimsel ve rasyonel kanadı olan Şiilerdir de üstelik ne ki
silkinip, eski çağların skolastik tortularını üstlerinden atmaları, çağdaş
dünyayı yeniden yakalamaları ve tekrar şifa bulmaları yine de kolay değildir.
Siz bakmayın Atom silahı yapabilecek olmalarına. İnternetten siz bile
yapabilirsiniz. Esas zorluk malzemede ve finansmandadır.
Trump
Referandum reylerinizin ‘evet’ çıkması için tır dolusu Dolarlar saçacaktır. AB
çakallarının da buna ek ödenekleri cabasıdır. Çünkü son Osmanlı’dan alıştıkları
gibi dizginleri ellerinde olacak tek bir Padişah istemektedirler Türk’ün
başında. Çünkü Türk’ün hele de Cumhuriyet Ulusunun asla kontrol edilemeyeceğini
çok iyi bilirler. İşte bütün uğraşları da bu yüzdendir.
Ne
var ki Türk faziletiniz onların bütün paralarından daha değerlidir. Çünkü
faziletiniz, ahde vefanız, düzgün ahlak ve adaletinizin yanında tanrınızı da
ihtiva eder. Ve unutmayın ki Türk’ün tanrısı Tengri; Arap’ın ki Allah’tır.
Tengri birlik, dirlik, ahde vefa, şefkat, sevgi, aile, hak ve asaleti temsil ederken Allah; güç, otorite, ceza ve korkuyu temsil eder.
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder