16 Şubat 2017 Perşembe

İKİLEM..

           AKP liderlerinin ekranlarda, meydanlarda arzı endam ettikleri her vesilede ağızlarından, Referandum istatistiklerinin ‘evet’ gösterdiği yalanları duyuluyor. Oysa durumun bunun tamamen tersi olduğu da bilindiğinden vatandaşlarda, bu beyanların kaynağının herhalde kendi aile matinelerinde, aralarındaki yandaş muhabbetlerinden esinlendiği kanısı uyanıyor.

Sözün özüyle de, kendi aralarındaki temennileri, telkinleri bize istatistik verileri olarak yansıtıyor arkadaşlar anlaşılan. Bu bağlamda da AKP telkincisi Kurtulmuş Efendi, sırabaşı oluyor. Ayrıca ‘hayır’ diyenlerin, kendilerinin de bildiği çok haklı gerekçelerle diğerlerini etkileyeceklerinin tavan yapmış korkusuyla da, hayırcılar bölücü ilan ediliyor.

            Bireysel menfaatle toplumunki her zaman uyuşmaz. Kişisel olanı tercih edilmek istendiğinde ise diktaya müracaat edilir. Ve bunun sonucu da ortaya her zaman toplum adına, olmak veya olmamak ikilemini çıkarır. İşte bu durumda da karar merci hep toplum yani millettir.

Referandum ise çoğulcu ve demokratik toplumlarda işte bunun gibi hayati kararların alınması için vardır. Kendi selametine tamam veya devam diyecek olan halkın kendisidir diyen Kılıçdaroğlu ise tamamen haklıdır. Ve bu nedenle de Referanduma salt evet, hayır ikilemiyle değil; ama milli selamet adına sadece bu perspektifle bakılmalıdır.


            Emperyalist, geleceğinin olmadığının bilincinde olduğundan, yeni arayışlar içine girmiştir şimdilerde. Kendilerine kalsa zaman eğrisini tersine çevireceklerdir; ama buna ne yazık ki imkân yoktur. O halde yeni paradigmalara ihtiyaç vardır o zaman. Trump’ın ani gelişi, daha doğrusu da getirilişi de bu nedenledir aslında. Birlikte gündeme gelen, Cemiyeti Akvama dönüyoruz, her ulus kendinden sorumludur yaklaşımları ise aynı nedenli sinyallerdir.
           
            Ne ki bu yaklaşımlar da kendi içlerinde Neocon’lar gibi bazı muhafazakâr ve Siyonist odakları rahatsız etmiş, onları da kendi arayışlarına yöneltmiştir. Bu yeni durum ise ABD bayrağındaki yıldızları sallamaya başlamıştır ister istemez. Yakında ABD’de yeni Anayasa değişikliğine gitmeye kalkışılırsa hiç şaşırılmamalıdır. İlk akla gelense, ufukta görülen dağılmayı önleyebilmek için, Birleşik Krallık gibi yeni bir Kraliyet mevzuatıyla Başkanlığın güvence altına alınması operasyonu olabilir mesela.

Bu arada Cumhuriyetçi bazı Senatörlerin, Trump yönetiminin Rusya ilişkilerinin mercek altına alınması talepleri yanında, istifa eden Ulusal güvenlik sorumlusu Flynn’in de Senato İstihbarat komisyonuna ifade vermesini istemeleri, kafalarda soru işaretleri uyandırmaktadır.

Anlaşılan Cumhuriyetçileri de tatmin edemeyen Trump’ın, her vesile de sahte gülücükler atmaya özen göstermesine de kimse kapılmasın, bilhassa da bizimkiler. Sıkıntılarının üstüne ülkesindeki %20 potasında ki enflasyonu da koyarsanız, Trump’ın aslında Başkanlığına çok endişeli başladığı hemen anlaşılır. Bu nedenle de yakın zamanda ABD politikasında oluşacak radikal sapmaların, yeni sebep-sonuçlara gebe olacağı da aşikârdır.

            İyi de bu onların sorunudur. Bize nasıl yansır? Bu iddialı bir sorudur aslında. Elbette bize de yansıyacaktır. Ne var ki buna cevap verebilmek içinse, önce Referandumdan ‘HAYIR’ çıkarmak zorundadır bu millet. Ki tek parça halinde, özgün ve müktesebatı kendi elinde ayakta kalabilsin. Balın peteğini bile afiyetle yemeye başlayıp da hala doymayan badem kardeşler, son Osmanlı Kara Kemallerini bile gölgede bırakmışlardır. Ve bu durumu gözardı etmeyip yol yakınken de ayaklarını yere basıp biraz tasarrufa başlasalar, menfaatlerine olacaktır.

Çünkü aksi halde konuşup, savunacak, sözü dinlenecek, adam yerine konacak hangi hakkın ve itibarın kalır ki. İşte emperyalistin kendi içinde yeni operasyonlara geçmeden önce bizlerde kontrolü elinden kaçırmamak zorunda olduğunun önemi, şimdi daha iyi anlaşılıyor olmalıdır herhalde.

            Çünkü en başta Küçük Asya (Anadolu) ve Ortadoğu’yu kaybeden, Dünyada ki lider pozisyonunu da kaybeder. Türkiye de OHAL ve KHK’lar sonunda oluşan yeni Referandum dönemi, 1980 Askeri darbesiyle de asla bir tutulmamalıdır. Bugün ülkemizi Referandumun eşiğine kadar getiren durum ise sivil ve çok daha tehlikeli bir darbedir. Geri dönüşümü de yoktur ya da çok kanlı olur.

Ve hepsinden öte ve önemlisi de yeni bir Atatürk hamurundan lidere gereksinim duyacak olmasıdır. Bakın şeriat altında ki İran’a, hala kendini bulamadı. Ki birde onlar İslam’ın daha bilimsel ve rasyonel kanadı olan Şiilerdir de üstelik ne ki silkinip, eski çağların skolastik tortularını üstlerinden atmaları, çağdaş dünyayı yeniden yakalamaları ve tekrar şifa bulmaları yine de kolay değildir. Siz bakmayın Atom silahı yapabilecek olmalarına. İnternetten siz bile yapabilirsiniz. Esas zorluk malzemede ve finansmandadır.

Trump Referandum reylerinizin ‘evet’ çıkması için tır dolusu Dolarlar saçacaktır. AB çakallarının da buna ek ödenekleri cabasıdır. Çünkü son Osmanlı’dan alıştıkları gibi dizginleri ellerinde olacak tek bir Padişah istemektedirler Türk’ün başında. Çünkü Türk’ün hele de Cumhuriyet Ulusunun asla kontrol edilemeyeceğini çok iyi bilirler. İşte bütün uğraşları da bu yüzdendir.

Ne var ki Türk faziletiniz onların bütün paralarından daha değerlidir. Çünkü faziletiniz, ahde vefanız, düzgün ahlak ve adaletinizin yanında tanrınızı da ihtiva eder. Ve unutmayın ki Türk’ün tanrısı Tengri; Arap’ın ki Allah’tır. Tengri birlik, dirlik, ahde vefa, şefkat, sevgi, aile, hak ve asaleti temsil ederken Allah; güç, otorite, ceza ve korkuyu temsil eder.

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder