8 Mart 2017 Çarşamba

HAZIRLIK..

            Görülüyor ki ABD ile aramızda Suriye Kuzeyinde, PYD gerekçeli bir cepheleşme oluşmaya başlaması, giderek Referandum öncesi yeni bir dijital savaş oyunları dizisine dönüşüyor. Bununsa amacı bellidir. ‘HAYIR’ çıkacağı açık olan bir sonucu, yeni ve zorunlu bir OHAL uzatmasıyla engelleyerek, Türkiye’mizin anahtarını emperyalistin eline verecek olan Başkanlık senaryosunu, sonuçtan emin olabilecekleri gelecek bir vizyona ertelemektir.

            Bu arada ezelden ebede Türk çocuğu (Etrüsklerin Kuzeyli boyu İyonya’lı) olduğunu unutup, kendilerine hala Yunanlı diyerek ve Kürdistan hayali taşıyan bazı Türkmenler gibi ayrı bir ırk olduklarında ısrar eden gerzeklerin, adalarımızda gösterime sundukları yeni Ege oyunları da, yukarıdaki büyük oyunun uvertürleri, ekstraları ve sürpriz makroları olarak oyunu, daha da karışık hale getirerek asıl oyuna prim sağlıyor.

           
            Milletinin yüzde seksenleri acınacak yoksullukta yaşam mücadelesi veren kalkınmış(!) Trump’lar Amerika’sının Türkiye yorumları arasında, son yıllarda iyice yıpranan eski dostluğun(!) yeniden sağlanması ambiyansı, Türkiye’den de bu doğrultuda bazı beklentileri olduğunu ortaya döküyor. İyi de bu yapılıyorken, Türkiye’nin de kendilerinden neler beklediği hiç dile getirilmiyor nedense.

            Tabiatıyla, burnumuzun dibinde PYD, PKK vs. terör çetelerini besleyen beyzadelerin beklentileri arasında zirveyi, radikal İslam’dan önce, bir türlü dillerinden düşüremedikleri ve anlaşılan hala da kâbusları olmaya devam eden Marksist-Leninist terör(!) – ki bu hala nasıl bir terör oluyor ve nerede estiriliyorsa – teşkil ediyor. İslami terör ise bu eski korkunun yeni kapak görüntüsü oluyor sadece. Bakın bu da, coğrafyamızda nedense yıllardır estiriliyor işte.

            Yani anlayacağınız veya bütün hik-hak arasında anlatılmak istenen esas öykü, Türkiye’mizin ne pahasına olursa olsun Komünizm öcüsüne karşı emperyalist Lejyoneri pozisyonunu terk etmemesi ve hep aslan gibi emir komuta altında kalmasıdır. İşte 1950’den beri çakma Marshall yardımları(!) adı altında başlayan bu durum, bugüne kadar sistematik olarak ve hiç aksamadan devam edegelmiştir.

            Anlaşılan yakın öncesine kadar yaptıkları manevralar kendilerine güven vermemiş olacak ki son 15 yıldır da Erdoğan ve AKP çetesini başımıza sarmışlardır. Sonunda bu da tek başına yetmeyince, şimdi MHP’yi de Bahçeli liderliğinde bu eski manevraya oyuncu yaptılar.

Diğer yandan başta CHP olmak üzere geri kalan muhalefete de yaban tohumlarını, her ihtimale karşı ekmeyi ihmal etmediler. Ve hep birlikte düşe kalka, bildiğiniz gibi de bu günlere geldik dostlar. Şimdi ise bu günlerimizi bile arayacağımız bir güncele açılan yeni bir kapı araladılar ve o kapıyı işaret ederek de ısrarla ve tehditle oradan geçmemizi istiyorlar bizden.

            Yani son duraktayız artık. 16 Nisan’da ya ‘tamam’ ya da ‘devam’ diyeceğiz. Ne ki yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi bu da yeni bir Bahara kaydırılabilir. Biz buna da HAZIRLIK’lı olalım da. Ve bugünün Almanlarına Nazi diyenler; şayet Referandum gerçekleşir ve kazara bir de ‘evet’ çıkarsa, siz o zaman göreceksiniz gerçek Nazileri.

Bu arada gazete sütunlarında, ‘hayır’ derseniz size silah doğrultacağını ima etmeye kalkan kelle kaşıntısı, bazı amsalak zevzeklerin namlularını, münasip yerlerine sokma bileşkesiyle o halde, açılacak kapıdan çıkacak yeni Adolf’lara bir değil; ama en az 87 milyon kere ‘HAYIR’…
                                                                      
Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder