29 Temmuz 2016 Cuma

RÜYA GİBİ..

            Dün akşam karışık rüyalar içindeydim. Sabaha karşı ise aranmakta olduğumu ve bunun nedenlerini araştırdığımı gördüm. Bir arabanın içinde tanımadığım kişilerle bir yere doğru gidiyorduk. Durduğumuzda bir adamın içinde olduğum arabanın önüne çıktığını ve bana doğru ismimi çağırıp sen misin diye seslendiği esnada, bende ona “öyle oldu, gel bakalım ne istiyorsun” diye cevap verdim ve arabadan indim. Adam bana “nasıl Atatürk ve İnönü gibi adamları açık alanlarda savunursunuz” mealinde bir zırva ile bağırıyordu.

Adamın yüzüne baktım, suratında burun hizasından sağ tarafı kopuk yarım bir palabıyık taşıyordu. Tam yumruk haline getirdiğim sağ elimi, diğer yarısını da koparmak üzere burnuna doğru, “ne diyorsun ulan sen” diye bağırarak uzattığım sırada rüya bitti ve gerisini göremediğim için de hırsla uyandım. Sonra da bu yazı çıktı işte ortaya.

            Şimdi gelelim güze artık. Demek ki Atatürksüz olamayacağını, Kemalist ilkeler olmadan ayakta kalamayacağınızı ve asla da adam sayılamayacağınızı nihayet anladınız. Bunca yıllardır bundan başka da ne diyorduk ki acaba biz. Şimdi Atatürk maşlaklı harmaniyelerinize bürünebilirsiniz yine artık. Ne ki bu kadar kolay değildir, bu işlerden temize havale olmak. Çünkü biz adamın ne söylediğine değil, yüreğinde ne taşıdığına da bakarız, ona göre. Ve gerçek Kemalist’le saf tutmak istiyorsan, bu gerçeği de asla gözardı edemezsin. Yani gerçek Kemalist birçokları gibi hemen tavaya yatmaz.

            Yaş mı kuru mu diye beklerken, YAŞ’dan kuru çıktığını gördük ve bunu da yürekten kabullenmek istiyoruz. İnşallah da öyledir. Şayet Kemalist ilkelersiz olamayacaksa ki tamamen de öyledir. O zaman da ilk olarak TSK içinde yapılacak zorunlu bir yeniden yapılanma ile TSK’mızın yeniden Atatürk’ün Ordusu olması sağlanmalıdır. Çünkü bu husus, aynı bağlamda Ordu-Millet geleneğimizin de olmazsa olmazıdır. İşte ancak ondan sonra sıradaki gelsin diyebiliriz artık.
           
Her şey bu kadar fiyaskosal bağlamda açık olunca, Coni Volkır nihayet darbe yapmaya kalktığını açıklamak zorunda kaldı. Acaba sahiden de öyle mi? Çünkü Şeytandır asla güvenilemez bilincinde olduğumuz için, Amerikalının sıcağı sıcağına ilk defa ikrarına şahit olunca, acaba sırada ne var diye sormadan edemiyoruz maalesef. Bizi buna mecbur kılan nedense, son yıllarda içimizdeki hainlerin sayısında anormal; ama kabul edilemez bir artış olduğu gerekçesidir.

            Zira Amerikalı; muhataplarımız tutuklandı diye ciddi ciddi deklarasyon yayınlarken, öbür tarafta içimizdeki gerçek hainleri sümenaltı yapıyor olabileceği ve onlara yeni senaryosunu, gelecek vizyonda oynatacağı akla gelmiyor da olamaz şüphesiz. Çünkü ABD bu, asla uyumaya, arkanı dönmeye hele de kendisine partner demeye hiç gelmez. Şayet bugüne kadar yeterli ders alamadıysak bundan sonra da geçmiş olsun artık bize…

                                                                      Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder