24 Temmuz 2016 Pazar

LİDER KİMLİĞİ..

            Halka “gergin olmayın” çağrısı yapan Başbakana halkın cevabı; “neden gergin olalım ki, alnımız açık, sicilimiz temiz. Eksi bakiyeleri hayli kabarık ve milli müktesebat önünde temerrüde düşmüş olanlar sizlersiniz ve doğal olarak da asıl kayba uğrayacak olan sizlerin gergin olması, size daha çok yakışır” olmalıydı aslında.

            Karagöz, Hacivat tuluatına benzeyen darbenin, kalıntıları temizleniyor derken, bu temizliğin matluba uygun ve meşru gerekçeler içerip içermediğini kim tahlil edecek acaba, sorusu akla geliyor nedense. Çünkü Ohal, Bu hale yani bir sivil darbeye dönüşmeye de çok müsait bir zemin oluşturmuş gibi görünüyor.

            Verilen rakamlar ürkütücü, askerin bütün yönetim kademelerinin Fetocu olduğuna mı inanalım yani şimdi. Bu pek inandırıcı gelmiyor insana. Çözüm sürecinin, PKK ya köstebekgiller krallığı oluşturduğu ülkemizde, Fetocuların da AKP Hükümetine ortak oldukları yıllarda ve kene gibi yapışkan olduklarından daha da öncesinden itibaren, devlet içinde nasıl bal peteği haline geldiklerini tahmin etmek zor değil. Ne ki neredeyse bütün ordu kademelerini ele geçirdiklerine yine de kimseyi inandıramazlar.

Çünkü ordumuz bu kadar al Allah’ım emanetini çaresizliğinde olmamıştır hiçbir zaman. Ve her daim içinde gizli Atatürk’lerini de barındırmış ve barındıracaktır da. Bir CIA’sı yoktur; ama kendi otokontrolünü kimseye ihtiyacı olmadan da yürütmesini bilmiştir her zaman. O nedenle de gerçek Fetocuları, yine ordu kayıtlarından tespit etmek mümkün olabiliyor esasen. Şayet böyle olmasaydı darbe maksadına ermiş olurdu. Şimdi akıllı olsunlar da yandaş AKP patatesleri gibi hemen tavaya yatmasınlar sakın.

Askeri Akademinin Maarife bağlanacağı ve TSK’nın sivilleştirilmeye doğru götürüleceği söyleniyor. Aman sakın ha! Şerefli Türk ordusu asla IŞİD gibi emperyalist bir Lejyoner taburu değildir, olamaz da. Sonra milli karakterini kaybeder, ki bu isteniyor herhalde. Önce Maarifin kime bağlı olduğu düşünülmelidir. Çünkü böylesi bir durum Türk askeri geleneğinin; tıpkı Kemalist bağımsızlık ilkelerine ve Cumhuriyetin temel esaslarına yapılmak istendiği gibi dumura uğratılması demek olur sadece.

Şimdi darbe sonrası gelişmeleri dikkatle izlenmeli ve Feto tanklı, CIA&Mossad darbesinin hedefe ulaşıp ulaşamadığı daha iyi analiz edilmeli ve sentez haline de getirilmelidir. Çünkü darbe bitmiş değildir, o giriş sahnesiydi, aksine gerçek oyun asıl şimdi başlamaktadır. Bu bağlamda Ergenekon ve Balyoz aklanmışlarının tekrar kendi görevlerine dönmeleri biran önce sağlanmalıdır.

Ordu-Milleti kandırmak adına, “orduya geri alındılar” yaftasıyla muhtemel yeni bir oyuna alet edilmelerinin de önüne mutlaka geçilmelidir. Ve Ordumuzun, bayağı hasara uğramış şerefini yeniden ayağa kaldırmak üzere, artık acilen yumruklarını sıkıp nefsi müdafaa durumuna geçmesi gerekmektedir. Bunun için de Yüksek Askeri Şura’nın ilk yapması gereken iş, siyasi parmakların, kozmik odaların ve karargâhların dışında tutulması gereğini sağlamak olmalıdır. Ve Başkomutanın Genel Kurmay Başkanı olması gereği ise asla unutulmamalıdır. Bu bağlamda da her şeyden önce, boynuna kemer bağlatmayacak olan bir Başkomutan acilen bulunmalıdır.


            Darbeye kurgu diyenleri neredeyse PKK saflarına oturtan bir, çok bilmiş - haydi ismi bizde kalsın - yine ve yeni bir zırva ile baltayı bir kere daha taşa vurdu. Bu kafayla çevresinde hala ulusalcı buluyorsa, durum düşündürücüdür. Ve Karagöz, Hacivat güldürüsünde olduğu gibi de “yıktı perdeyi eyledi viran” sahnesinde, son noktayı da koymuştur. Ne diyelim yazık oldu. İnşallah son fırsatı kaçırmaz da doğrular deresine tekrar atlayıverir. Çünkü akarsu her zaman en doğru yatağını bulur ve bulacaktır.

            Aslında dürüst ve şerefli bir insan olduğu halde, zaman zaman kendisine bile ters düşmeseydi ve şayet bir milli liderlik kimliği de taşıyor olabilseydi; defalarca yer aldığı siyaset sahnesinde,  kalıcı bir profil oluşturabilir ve inanmış arkadaşlarıyla beraber ki, hepsi Atatürkçü ulusalcılardır, en azından HDP yaftalı emperyalist beslemelerinin üstünde bir oy yüzdesiyle bugün, mecliste oturuyor olurdu. Ve bizde bundan kıvanç duyardık.

            Bir şey daha var. Türk Milletinin başında olup da Türk adını ağzına almayan, Anayasayı saymayan, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmiş sözde bir cumhur başıyla, yolunda gidip, aynı safta kalırsan, belki sen de tarihe geçersin; ama tersinden. Önce lisanına dikkat et. Şayet şerefli vatan evlatlarını vatan hainleriyle aynı kefeye koyarsan, sonra adamın Allahını bile ipe dizerler bilesin…


            Kayıplarında bile yeni kazanç parametreleri sıralamayı iyi bilen emperyalist, şimdi son kozunu 15 yıldır beslediği çetesine yaptıracağı sinsi bir sivil darbeyle çözmeye çalışacaktır. Ne ki çete de artık durumdan bizar olmuş ve sonunda yine kendi başına geleceklerin de farkındalığında, patronuna artık kafa kaldırıyor da olabilir.

            Bu bağlamda da Erdoğan şimdi bütün milleti arkasına alma uğraşı içindedir. Telefonlarımıza gelen ve ücretlerini yine bizlerin ödediği tonlarca imdat çağrısı içeren SMS de bu yüzdendir. Ne ki etme, bulma dünyasıdır bu. Hani men dakka dukka da diyordu ya bir zamanlar, aynen de öyle işte.  İçine düştüğü kahredici çelişkiden (açmazdan), şimdi nasıl sıyrılacağının hesapları içine girmiştir artık. Çünkü çok hüsrana uğrattığı, ümmet olarak gördüğü ve yeni farkına vardığı milletinİN, kendi seçmeni de dâhil olmak üzere artık kendisine güveni kalmamıştır.

            Bundan sonra şapkalarınızı önünüze koyup düşünme zamanınız gelmiştir artık efendiler. Atatürk ve bize emanet ettiği ilkeleriyle uğraşmayı da bırakın artık. Boşuna uğraş verip dünyayı da halinize güldürmeyin.
Neden mi:

§  Atatürk bütün hayatını hak, ideal ve doğrular üzerine inşa etmiş bir liderdir. Böyle bir lider, evrenin bütün sarsılamaz gerçekleri gibi kendisiyle ebedileşir. (S. Altındal)

Çünkü Dünya tarihini değiştiren, bize vatan ve kimlik veren, rahmetler içinde yatası Kazım Mirşan gibi hak arayıcı, sapına kadar da icraatçı aydınlarımızın da ışığı olan ve evrenle ebedileşmiş emsalsiz bir liderdir de ondan. Şayet o olmasaydı, Asya da Türkmen Devletlerarasında göçebe gruplar halinde yaşayan devletsiz, kimliksiz, sahipsiz insancıklar olarak yaşıyor olacaktık bugün.

Belki de bugün Suriye, Irak bataklığında çok zor durumda oldukları halde el uzatmadığımız öz kardeşlerimiz olan Türkmenlerin halinden de acınası olacaktı hal i pür melalimiz. Bunlara da azıcık empati oluşturun bir zahmet, belki biraz yüzünüz kızarır hiç olmazsa…

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder