Terör
eken terör biçer. Ekenler, mağdur hep mağdur mu kalacak sanırlar acaba. Karşı
tarafın da eli armut toplamıyor elbette. Hele de devamlı mağdur olan bir kere
ayağa kalkarsa; ya hey! İşiniz sahiden de zor olur o zaman. Bizde patlıyorken,
bombanın fitili yine Fransa da ateşleniverdi birden. Yarın Almanya da, ABD de
filan falan. Bu döngü, yaratanların kendi başlarını yiyinceye kadar da böyle
devam edeceğe benzer. Biz teröre alışmışız(!) nasıl olsa. Ve terörle Türk’ü yıldırmak
da mümkün değildir aslında ve aksine.
Nedir, ne yapılmak istenmektedir. Terörün
tek nedeni olarak gösterilip, Müslümanlara karşı nihai ve evrensel bir Haçlı
yürüyüşü tertipleyerek İslam’ın Ehli Beyt (sosyal Müslüman) özeğine, emperyalist
Vatikan harmaniyesi (İslam’ın yumuşakçası - ne demekse) giydirilerek, böylece
Sosyal İslam’dan da bir çırpıda kurtulmak mı istenmektedir. Gel de külahıma
anlat sen bunu uyanık. Kendini yontulmuş elmas, bizi de ham şimşir mi sanırsın.
Terörü tarafsız olarak mercek altına
alıp, yaratıldığı gibi de emperyalist kaynaklarıyla birlikte bir anda ipini
çekmek, dünya insanlığı adına artık vazgeçilemezdir. Yoksa bir salgın hastalık
haline gelerek çığ gibi büyür ve yeni bir dünya harbinin de tetiği oluverir.
Çünkü insan doğası; Şeytan/Tanrı özeğinden dolayı, bunalımlarından bir darbeyle
kurtulmak için tek çıkış yolunun, çıldırmak olduğuna inanmaya da çok müsaittir.
Herkes kendi kıçını kurtarsın, kendi
yoluna gitsin diyorsan bu benim de işime gelir Fransız, Alman, İngiliz,
Amerikalı ya da neysen. Bu da yeni ilahlar savaşı yaratarak daha ekopoli-kaotik
bir yapıya dönüştürür ve bu kahırlı dünyayı insanlık için yaşanamaz hale
getirir. Yakın bir gelecekte onlarca ışık hızıyla başka yıldızlara göçerek bu
dünyadan kurtulamayacak olduğun için de, önce yine sen mustarip olursun, artık
ona göre. Çünkü bizim kaybedecek fazla bir şeyimiz de yoktur.
Biz
Türk olarak insanlık tarihinin babası olduğumuz halde, size kalırsa nasılsa 3000
yıllarında bile Avrupalı(!) olamayacağımıza göre, başlarınıza gelecekleri önce
de sizlerin düşünmesi o halde daha doğru olmaz mı kardeşler. İnsanlık dışı
vahşi terör, tekrar Fransa da patlayınca, bizde patlayıp günahsız insanlarımız
telef olduğunda insanlığın farkında olmayanlar, herhalde yine insan olduklarını
anlayıvermişlerdir yüksek olasılıkla.
Bu
bir kıstas oluşturma, kıyaslama algısı yaratma veya rövanşe etmek değil,
evrensel insani parametrelerin, aslında hepimizin ortak değerleri olması
gereğine bir empati kurma çağrısıdır sadece. Ve
artık aklımızı başımıza alalım ve evrensel menfaatlerimiz bağlamında, ortak
değerlerimizin de farkında olalım lütfen. Yani birimiz hepimiz, hepimiz birimiz
için olmalıdır, tüm insanlığın geleceği adına bu koca evrende aslında. Çünkü toplumsuz
bireyin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Hatta ona insan bile denemez. Bilmem
anlayabildik mi bunu acaba…
Yenidünya
illüzyonisti bilgiçliğiyle bugün; “Olmak istediğimiz yerin yakınında bile
değiliz” diyen Obama, asla o muhayyel yerde olamayacağını ülkesinin 240 yıllık çapulcu
tarihine bakıp da hala anlayamamışsa, yolun sonuna geldiğine göre, bundan sonra
da anlama şansı bulamayacak demektir.
Oysa
kendisi, 1776 dan beri demokratik özgürlük masalıyla kurulan; ama sonuçta dünya
GSH sının %80 getirisini sadece %1 lik bir azınlığın(para babalarının) cebine
akıtmayı becerebilen emperyalist patron hükümetleri kurgularıyla bugünlere
gelebilmiş ve salaklaştırılarak, öncesi ön atalarımız olan Kızılderililerin
elinden hunharca alınan topraklarda başlayan 240 yıllık büyük soygunun, hala farkında
olamayan bir toplumun, ümmet bireyi olduğunu çoktan anlamış olmalıydı.
Bir
zamanlar ülkelerinde başlayan kirli, anti hümanist ve vahşi Batı yapılaşmasına
karşı bayrak açan, dünya barışı adına mesajlar veren, 5 yıllık gelecek planları
bile yapamayan genç insanların oluşturduğu ve bütün ailelerinin de
desteklediği, çiçek çocukları (Hippy) hareketi, bizdeki gezi yürüyüşlerini çağrıştırmaktadır.
Ne
ki zamanın çiçek çocukları, yakın gelecekte federatif yapılar ve senato
meclislerinde revizyonist sosyalleşme reformları geciktirilmekte ısrar
edilirse; bir daha ki gelişlerinde çiçekleriyle değil; ama artık iyice
anlaşıldığına göre de, silahlarıyla arzı endam edeceklerdir herhalde.
Bizde ise inatla ve döne döne
süregitmekte olan Erdoğan rejiminin, artık kendi başı da dönmüştür. Sadece ölünceye
kadar ülkemizde hesap vermek istemediği için histerik bir kaprisle ve kararlı
bir tutuculukla ülkesinin başını yakacak, onu küllen satacak bir anlayışın
artık damarlarına indiği Erdoğan ile de artık son istasyona gelinmiştir. Yani
tramvay rayı bitmiştir artık.
Şimdi
ABD yargısının Zarrap ve uluslararası terör şantajı altında olan Erdoğan, bir
de uluslararası yüksek mahkemede, bir zamanlar Nürnberg te olduğu gibi, tarihi
bir hesap verme tehlikesiyle de baskı altında tutulmakta ve bu bağlamda ABD ve hempası
emperyalistlerin istediği ödünleri vermek zorunda bırakılmaktadır. Bu durumdan
kurtulmak için de yapmayacağı yoktur muhteremin. Hal bu olduğuna göre de Türkiye’miz
sadece tek bir Erdoğan yüzünden ne hallere düşürülmüştür. Acaba bu olduğundan
da öte enayice; ama çözümü basit çelişki, sahiden layığı
ile idrak edilmekte midir? İşte asıl soru da budur…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder