15 Temmuz 2016 Cuma

İLLÜZYONİST..

           Terör eken terör biçer. Ekenler, mağdur hep mağdur mu kalacak sanırlar acaba. Karşı tarafın da eli armut toplamıyor elbette. Hele de devamlı mağdur olan bir kere ayağa kalkarsa; ya hey! İşiniz sahiden de zor olur o zaman. Bizde patlıyorken, bombanın fitili yine Fransa da ateşleniverdi birden. Yarın Almanya da, ABD de filan falan. Bu döngü, yaratanların kendi başlarını yiyinceye kadar da böyle devam edeceğe benzer. Biz teröre alışmışız(!) nasıl olsa. Ve terörle Türk’ü yıldırmak da mümkün değildir aslında ve aksine.

            Nedir, ne yapılmak istenmektedir. Terörün tek nedeni olarak gösterilip, Müslümanlara karşı nihai ve evrensel bir Haçlı yürüyüşü tertipleyerek İslam’ın Ehli Beyt (sosyal Müslüman) özeğine, emperyalist Vatikan harmaniyesi (İslam’ın yumuşakçası - ne demekse) giydirilerek, böylece Sosyal İslam’dan da bir çırpıda kurtulmak mı istenmektedir. Gel de külahıma anlat sen bunu uyanık. Kendini yontulmuş elmas, bizi de ham şimşir mi sanırsın.

            Terörü tarafsız olarak mercek altına alıp, yaratıldığı gibi de emperyalist kaynaklarıyla birlikte bir anda ipini çekmek, dünya insanlığı adına artık vazgeçilemezdir. Yoksa bir salgın hastalık haline gelerek çığ gibi büyür ve yeni bir dünya harbinin de tetiği oluverir. Çünkü insan doğası; Şeytan/Tanrı özeğinden dolayı, bunalımlarından bir darbeyle kurtulmak için tek çıkış yolunun, çıldırmak olduğuna inanmaya da çok müsaittir.

            Herkes kendi kıçını kurtarsın, kendi yoluna gitsin diyorsan bu benim de işime gelir Fransız, Alman, İngiliz, Amerikalı ya da neysen. Bu da yeni ilahlar savaşı yaratarak daha ekopoli-kaotik bir yapıya dönüştürür ve bu kahırlı dünyayı insanlık için yaşanamaz hale getirir. Yakın bir gelecekte onlarca ışık hızıyla başka yıldızlara göçerek bu dünyadan kurtulamayacak olduğun için de, önce yine sen mustarip olursun, artık ona göre. Çünkü bizim kaybedecek fazla bir şeyimiz de yoktur.

Biz Türk olarak insanlık tarihinin babası olduğumuz halde, size kalırsa nasılsa 3000 yıllarında bile Avrupalı(!) olamayacağımıza göre, başlarınıza gelecekleri önce de sizlerin düşünmesi o halde daha doğru olmaz mı kardeşler. İnsanlık dışı vahşi terör, tekrar Fransa da patlayınca, bizde patlayıp günahsız insanlarımız telef olduğunda insanlığın farkında olmayanlar, herhalde yine insan olduklarını anlayıvermişlerdir yüksek olasılıkla.

Bu bir kıstas oluşturma, kıyaslama algısı yaratma veya rövanşe etmek değil, evrensel insani parametrelerin, aslında hepimizin ortak değerleri olması gereğine bir empati kurma çağrısıdır sadece. Ve artık aklımızı başımıza alalım ve evrensel menfaatlerimiz bağlamında, ortak değerlerimizin de farkında olalım lütfen. Yani birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için olmalıdır, tüm insanlığın geleceği adına bu koca evrende aslında. Çünkü toplumsuz bireyin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Hatta ona insan bile denemez. Bilmem anlayabildik mi bunu acaba…


Yenidünya illüzyonisti bilgiçliğiyle bugün; “Olmak istediğimiz yerin yakınında bile değiliz” diyen Obama, asla o muhayyel yerde olamayacağını ülkesinin 240 yıllık çapulcu tarihine bakıp da hala anlayamamışsa, yolun sonuna geldiğine göre, bundan sonra da anlama şansı bulamayacak demektir.

Oysa kendisi, 1776 dan beri demokratik özgürlük masalıyla kurulan; ama sonuçta dünya GSH sının %80 getirisini sadece %1 lik bir azınlığın(para babalarının) cebine akıtmayı becerebilen emperyalist patron hükümetleri kurgularıyla bugünlere gelebilmiş ve salaklaştırılarak, öncesi ön atalarımız olan Kızılderililerin elinden hunharca alınan topraklarda başlayan  240 yıllık büyük soygunun, hala farkında olamayan bir toplumun, ümmet bireyi olduğunu çoktan anlamış olmalıydı.

Bir zamanlar ülkelerinde başlayan kirli, anti hümanist ve vahşi Batı yapılaşmasına karşı bayrak açan, dünya barışı adına mesajlar veren, 5 yıllık gelecek planları bile yapamayan genç insanların oluşturduğu ve bütün ailelerinin de desteklediği, çiçek çocukları (Hippy) hareketi, bizdeki gezi yürüyüşlerini çağrıştırmaktadır.

Ne ki zamanın çiçek çocukları, yakın gelecekte federatif yapılar ve senato meclislerinde revizyonist sosyalleşme reformları geciktirilmekte ısrar edilirse; bir daha ki gelişlerinde çiçekleriyle değil; ama artık iyice anlaşıldığına göre de, silahlarıyla arzı endam edeceklerdir herhalde.   


            Bizde ise inatla ve döne döne süregitmekte olan Erdoğan rejiminin, artık kendi başı da dönmüştür. Sadece ölünceye kadar ülkemizde hesap vermek istemediği için histerik bir kaprisle ve kararlı bir tutuculukla ülkesinin başını yakacak, onu küllen satacak bir anlayışın artık damarlarına indiği Erdoğan ile de artık son istasyona gelinmiştir. Yani tramvay rayı bitmiştir artık.

Şimdi ABD yargısının Zarrap ve uluslararası terör şantajı altında olan Erdoğan, bir de uluslararası yüksek mahkemede, bir zamanlar Nürnberg te olduğu gibi, tarihi bir hesap verme tehlikesiyle de baskı altında tutulmakta ve bu bağlamda ABD ve hempası emperyalistlerin istediği ödünleri vermek zorunda bırakılmaktadır. Bu durumdan kurtulmak için de yapmayacağı yoktur muhteremin. Hal bu olduğuna göre de Türkiye’miz sadece tek bir Erdoğan yüzünden ne hallere düşürülmüştür. Acaba bu olduğundan da öte enayice; ama çözümü basit çelişki, sahiden layığı ile idrak edilmekte midir? İşte asıl soru da budur

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder