28 Haziran 2016 Salı

JENERİK..


           Tayyiplerden kurtulsa da Muttalipleri getirir yine başına bu illet. Bu illetten kurtulmak ise etle tırnağı ayırmak demektir ki o hiç olmaz. O halde hem illeti yeniden millet yaparak hem de milli egemenliğe ulaştırabilmenin tek yolunun, doğru eğitim olduğu kendiliğinden anlaşıldığına göre; bunun en kısa vadede gerçekleşebilmesi için de önce ABD vampiri ile bütün köprülerin atılması gerekmektedir.

            Ya geriye kalan AB’li diğer vampirler mi? Onları fazla ciddiye almaya gerek kalmaz. Çünkü onlar da kendi selametleri adına doğru yolu bulacak ve önce de bir milli kimliği olan Dünya insanı olduklarını tekrar anımsayacaklardır nasıl olsa. Bu vesileyle İngiltere yine hepsinden önce ulusal varlığını ve milli parasını, EURO batağında boğulmadan, zararsız veya asgari zararla kurtarmak zorunda olduğunu hemen anlamış ve doğru hamleyi de yapmıştır.

Sembolik Krallık ise Kraliçelerinin sonuyla birlikte tarih olacaktır kendileri için de mutlaka. Şimdi artık diğerleri sıradadır. Dikkat edilirse ‘Türklerin adaylığı bahane oldu’ varsayımını ciddiye bile almıyorum. Çünkü bunun zerre kadar kıymeti harbiyesi yoktur bizim için, unutun gitsin.

            AB de bunlar olurken, bizim millileşmemizin önündeki tek engelin aslında ABD duvarı olduğunu biliyoruz. Duvara dikkatli bakmaya bile gerek kalmadan hemen görülüyor ki o duvar da artık boydan boya çatlamış ve çatırdamaya da başlamıştır. Onarmaya çalışarak abesle iştigal etmek yerine, kuvvetli bir uçan tekme ile yerle bir etmek, inanın en sağlıklı yöntemdir. Ondan sonra da enkazı kaldırıp çevreyi yeniden tanzim etmek, çocuk oyuncağı olacaktır artık.

            Sonrasında Doğu ve Batıda ki bütün canlar yeni bir Dünya Birliği (DB) altında yine kendi özerk milli varlıklarını temsilen birleşir ve ortak insanlık erdemi adına tarafsız kararlar alarak, dünya sulhunu yeniden sağlayabilirler. Yani bunun için de ilk şart olarak, tüm menfaatçi, art niyetli emperyalist katmanların yeni Dünya Birliğinden tasfiye edilmiş olmaları gerekmektedir. İşte ancak ondan sonra bütün taşlar yerlerine oturur ve dünya huzuru geri gelir.

Yukarıda formüle etmeye çalıştığım, aslında en akılcı ve hümanist çözümdür. Yoksa Dünyanın %75 kadarı yerle bir olmadan, taşlar – ki taş kalmışsa tabii – yerlerine oturamayacaklardır biline. Özellikle iddialı devletlerin ulusalcılık bağlamında, topuklarına kadar da silahlandığına bakılırsa; bundan başka bir çıkış yolu olduğunu gören, duyan, bilen varsa dinlemeye hazırız kuşkusuz.

           
ABD milleti kendi yönetimleri ve para babaları tarafından kurulduğundan beri devamlı soyulmaktadır. Bakalım ne zaman açacaklar gözlerini. Oysa biz hiç olmazsa 12 yıldır AKP çetesi tarafından yontulmaktayız ve bunun da farkındayız. Ve bu bilgimizi de ancak 50’lere kadar devam edebilen milli eğitimimize borçluyuz. Ne var ki Marshall eğitimiyle başlayan dönemden itibaren, şimdi elimizde kalanı da bütün bütün yok etmeye çalışıyorlar.

Tıpkı Amerikan toplumunu başından beri burjuva eğitimiyle salaklaştırdıkları gibi, dolayısıyla da eşyanın tabiatına uygun olarak Amerikalı, yaklaşık 350 yıldır soyulduğunun hala farkında değil. Birde kendimize illet diyoruz. Aslında illetin beteri de varmış bu dünyada. Kendimize de fazla haksızlık etmeyelim o zaman.

            Bizdekiler Türk Ulusunu bitirmeye kafa yorarken, dış dünyada ulusalcılık aldı başını gidiyor. Sen bunlara ne diyorsun bakalım Tayyip Erdoğan. Bir danışıver istersen hepsi birbirinden akil(!) danışmanlarına. Aslında pek senaryo ezberleyerek film çevirmeye de benzemiyor herhalde bu işler anlaşıldığına göre, ne dersin.

            Milyarlarca insan ölüyor, o kadarı da doğuyor bu dünyada; ama gelişe de gidişe de tek yolu olan diyarlardan gelen de giden de öncesini ve sonrasını anlatamadı hiç şimdiye kadar. Bize dünyalı diyorlar ve hayatta olduğumuz kadar da bu dünyalıyız. Çünkü quantlarımıza (tanrı maddeleri) ayrıştıktan sonra artık evrenli olacağız, dünyalı değil. Yani Cennetin ve cehenneminde bu dünyadadır. Huysuzluğun âlemi yok, mundar gitme, gitmeden son aklını kullan da o da imana geldi desinler arkandan. Arkada bırakacaklarına faydası olur da belki hayır dualarını alırsın.

            Ülkemde nahak yere gencecik çocuklarımızın ışıklarını söndüren, günahsız yetimlerini ve diğer aile bireylerini yaşlı gözlerle arkalarından baktıran ne kadar şerefsiz varsa; başından kıçına kadar hepsinin Allah’ını parantezle sorguluyorum. Rahmetli Yaşar Hoca da artık yaşamıyor ki ne demek istediğimi sorasınız. O size anlayacağınız dille izah ederdi kuşkusuz. Ben yapmaya kalksam onun gibi beceremem ve kuvvetle muhtemel ki aklınız almaz yanlış da anlarsınız. En iyisi böyle kalsın.
           

            Güzelim ormanlarımız yanmaya devam ediyor. Doymak bilmez rantçıların ihtirasları sürdükçe de yanmaya devam edecektir. Kafaları yere düşmeden de o kör olası ihtirasları son bulmayacağından, ormanlarımızın hepsi beton mezarlara dönüşmeden beyzadelere acilen bir milli kolaylık düşünmek gerekmektedir.

            Başımızdaki kana susamış, gözü doymaz harami çetesi, her yönden ve her koldan milli değerlerimize saldırmaya, onları talan etmeye devam ediyor. Bütün milli değerlerin ve müktesebatın yeniden toplum değerleri haline gelebilmesi için bir neslin feda edilerek, gelecek nesillerin en azından Köy Enstitüleri seviyesinde al baştan eğitilmeleri gerekiyor ki, bu olguya yeni Türk Mucizesi denebilsin.

            Bunun için de, başta ABD ile olan bütün göbek bağlarımızı bir bir kesmemiz gerekmektedir. Sonra da Doğu cephemize dönerek kucağımızı açmak, en candan tavrımızı kuşanmak ve bakış açımızı değiştirmekten başka da bir çözüm olasılığımız yoktur, Türkiye Cumhuriyetimizin müktesebatı adına. Yani anlayacağınız, Atlantik Paktına derhal tekmeyi basmalıyız daha fazla da kan kaybetmeden. Bakın o zaman işler bir anda nasıl değişecek, karanlığımız nasıl aydınlanıverecektir, şaşacaksınız.

            AB’nin lider Devletlerinden olan İngiltere, şayet AB içinde bile milli bağımsızlığını yeniden ilan etme zorunluluğunda ise ve bunu da yapıyorsa, bizim bunu en az dört defa yapmamız gerekmez mi???

           
            Van minit jeneriği ile açılış sahnesi başlayan ve Erdoğan’ın baş aktörü olduğu Amerikan/İsrail yapımı filmin The End’i, İsrail anlaşmasıyla bir anda filmi karartıverdi. Vatana millete hayırlı olsun. Biz ABD ile bütün köprüleri atalım derken, sonunda döndürüp dolaştırıp bizi İsrail ile şimdi de paylaşımlı kullanacağımız o bildik kucağa tekrar mı oturtacaklar yani. Ne lahana turşusu, ne perhiz o zaman.

Yoksa İsrail/Türkiye/ABD saç ayaklı yeni bir Dünya tasarımı mı planlanıyor; malum Anadolu’ya hâkim olan dünyaya da hükmeder teamülü ile. Şimdi de yine zamana oynamak adına, böyle mi uyutmaya hazırlanıyorlar acaba bizim saftirik illeti…

                                                           Serendip Altındal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder