Anayasayı
değiştirmek mi istiyorsunuz? Ciddi iseniz önce dinle başlarsınız o zaman. Çağdaş
bir Ulus Devletin dini olmaz. Din inançtır ve sadece insan bireye özgüdür, sosyal
Devlet yapısıyla ilgi ve alakası yoktur. Kişilerin inançlarından sana ne, bana
ne. Ama Türk’ü çıkartırsanız anayasadan, bırakın dini; ama ulusunuz da, Türkiye
Cumhuriyetiniz de kalmaz ortada. Hacıbabalar ya da Haramiler devleti mi
diyeceksiniz ondan sonra artık Devletinize. Esasen mandacınızın da sizden istediği
ve beklediği bu değil mi?
Diğer yanda kurucusuz ve Kemalist
bağımsızlık ilkeleriniz olmadan da bir Ulus Devletiniz olmaz. Çünkü bu ögeler her
Ulus devletin olmazsa olmaz fundamentidir. O halde neymiş. Kurucusu, Kemalist
ilkeleri ve Türk Ulusu kavramı olmayan bir ANAYASAYA Türk Ulusunun anayasası da
denemezmiş.
Yani işin özü itibarıyla, hangi
partiden veya fırkadan olursan ol; ama önce Kemalist ol. Ancak o zaman Türk
Milletinin başının üstünde yerin ve devletin olabilir, her şeyden önce de bunu
bilesin. Yeteri kadar açık oldu mu? Bırakın ulan milliyet kavramının dışında
kalan tüm diğer işleri. Bırakın da milleti, ne olduğu belirsiz dininizden de,
imanınızdan da bütün bütün çıkartmayın. Yani ilk önce de Türk Ulusal
varlığınızı pekiştirmeye bakın, şayet bir kıymık aklınız kalmışsa.
Bakın biraz etrafınıza, özendiğiniz,
el açtığınız, yardım dilendiğiniz, vizesiz dolaşabilmek, paydaş bireyleri
olabilmek adına bin bir taklak attığınız devletlere. Onların içinde resmi dini
olan hiçbir çağdaş devlet var mı? Bireylerinin ise bir dini inancı vardır veya
yoktur, tartışma konusu bile yapılmıyor. Neden acaba? Fransa, İngiltere,
İtalya, İspanya, ABD ve çağdaş dünyanın kendini kurtarmış tüm diğer devletlerinin
hiç birisinde, din tartışılmıyor dahi. Yoksa kendi özeklerine bile sahip
olamayan emperyalist mandası, paralı askeri olmaktan öte de bir boka yaramayan,
akılları bir hurma çekirdeğini bile doldurmayan Arap devletlerimidir örnek
aldıklarınız.
Yukarıda emsal gösterdiğim örnek
alınası devletlerin hangisi bir din devletidir. Hangisi aslolan milli kimliği
yerine, ruhani inancıyla anılıyor. Çünkü dinlerin seküler Devlet kavramında
yeri olamaz; ama ulusal kimliği yoksa Devleti de yoktur. Neymiş efendim,
seküler olunmadan aslında laik de olmak, tek ayakla yere basmak demekmiş işin
özünde.
Bırakın karşıt üretmek adına saçmalamayı
da önce mecbur olduğunuz asal gerçeklerinizle yaşayabilmeyi öğrenin hacıbabalar.
Anlayın varoluş nedenlerinizi de, inkâra dönüp tanrıya şirk koşmayın, onu da
güldürmeyin halinize. Dışlasanız da aslında örnek bir İslam âlimiydi ve
gizleseniz de aslında çoğunuzu eğittiğini de adım gibi biliyorum muhterem Yaşar
Nuri Hocamızın. Bari gani gani rahmet okusaydınız kendisine. Ondan hiçbir şey
öğrenemediniz mi, boşuna mı emek verdi adamcağız hepinize. Allah’ı satmaya
devam edin o halde boşuna, alıcı bulursunuz belki…
Ne var ki her şeyi kusursuz yapan
yüce Atatürk, laik olalım; ama İslam devleti
kavramını da anayasada bırakalım düşüncesindeydi. Çünkü İslami Ortadoğu
liderliğini üstlenme adına da ileri perspektifle bakıyordu yakın çevresine; ama
sizin gibi ansızlara da büyük bir ödün vermiş oldu. Ki işte bugün de bu
yanlışlık, artı sorun olarak yine kapı gibi karşımızda duruyor sayelerinizde
bademler. O halde akıllı olun da o kavramla fazla oynamayın. Yoksa yakın bir
gelecekte tamamen sıfırlayarak, ömrünüzü daha da kısaltmış olmayın, ona göre.
Şimdi söyleyin bakalım: Yoksa
şimdiye kadar olduğu gibi Laik mi kalmak yoksa seküler mi olmak(!) istersiniz? Kal
veya ol ki – sen olamazsın nasılsa - en azından
Ulus Devletin de var olsun ve dolayısıyla sende mevcudiyetini sürdürebilmiş ol.
Çünkü mesela bir Dünya devi olan Almanya, bir Protestan veya Katolik devleti
olsaydı, acaba bugüne kadar ayakta kalabilir miydi?
30
yıl harpleri nedir neden dolayı yapılmıştır biliyor musun? Ve Rönesans’a
teşekkür borcu olan sekülarizm ortak bir devlet modeli olarak kabul edilmeseydi,
acaba bugün AB ve hatta ABD mevcut olabilir miydi? Şimdi bunları da bir düşün
veya önce de işin aslını bir öğreniver istersen badem kardeş. O zaman belki de daha
iyi anlarsın, öyle bildiğin gibi yapılmadığını, Kerrakenin yahnisinin…
Milli
denen futbol takımımıza gelince; ruhu gitmiş vah ı kalmış bir görüntüde; ama
bolca yaygarayla Paris’e gönderilip hezimetle geri postalanmaktan başka da bir
şey gelmedi ellerinden ne yazık ki. Bir de Osmanlı iç oğlanlarının gece
kıyafetleri rengiyle sahada dolaştırılınca iyice ağlanacak durumdaydılar zaten
bu garipler. Belki de özgüvensiz saha da dolaşmalarının ve başarısızlıklarının nedeni
de bundandı kuşkusuz.
Asal
ve asil renklerini Türk çocuklarından başka hemen bütün rakiplerimizin taşıdığı
turnuvada, bizdeki acayip formalar kimse de yoktu anlayacağınız. Fatih Terim
sana da yazıklar olsun hiç mi özgüvenin yoktu da bu formalarla oynamayız
diyemedin. Bıraksaydın da o iç oğlan donlarını meraklıları taşısaydı.
Yerinde
olsam bırakırdım artık bu işleri. Amerika’da evim filan da olduğuna göre artık
daha fazla paraya da ihtiyacım olmazdı ileri yaşımda nasıl olsa. Şehit, gazi
evladı yetimlerin bile aç uyuduğu bu ülkede, hak etmedikleri çuval dolusu
paraları alıp da milletine hüsran yaşatanların arasında ve onlardan birisi
olarak kalmaya, daha fazla yüzüm de tutmazdı anlayacağın…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder