8 Haziran 2016 Çarşamba

HEY MİLLET!

            Almanya Parlamentosunda, oraya nasıl sokuldukları şaibeli ve sözüm ona da Türk oldukları söylenen(!) bazı milletvekilleri, en ufak bağlamda bile bizi bağlamazlar. Bir Bayan Alman Vekilin çıkıp ‘böyle bir soykırım kararını siyasetçiler değil, ancak tarihçiler verebilir. Buna biz neden alet ediliyoruz’ diyebildiği, zihni açık ve özgün münevverleri de barındırabilen bir mecliste, milliyetlerinde Türk yazan; ama kendi tarihlerinden bile haberdar olmayan bazı beslemelerin, aynı emperyalist meclisteki, kendileri gibi Euro uşağı beyin özürlü Alman kuklalarından, elbette bir farkları da olamazdı.

Ermeni Patriği Aram Ateşyan’ın açıklaması, başta Alman meclisindeki oldubittiye getirilmiş türk(!) milletvekilleri olmak üzere, soykırım yasasını destekleyen diğer Alman emperyalist kuklalarının suratlarında bir şamar gibi patlamış olmalıydı aslında. Tabii hissedebildilerse ki, o yapıda bu mümkün görünmüyor. Çünkü Ateşyan ‘acımız, Türkiye’yi sıkıştırmak için uluslar arası platformda, maalesef bizim sırtımızdan Türkiye’ye karşı bir malzeme olarak kullanılıyor’ mealinde bir ifade kullanmıştır. Bu ifade ise gerçek Ermeni meselesini, çok doğru ve eksiksiz özetlemiş oluyor da esasen.

                                        
            Ciğer sotelerin, ızgaraların havada uçuştuğu yeni bir güncelde, Türkiye’miz gibi 100 yıllık CUMHURİYET KÜLTÜRÜ ne sahip bir büyük Dünya Devletinin, yönetim kademesinde kullanılan siyasi jargona bir bakarmısınız? Sonra da ‘aman Yarabbi’ diye iç geçirmezmisiniz? Bu pencereden bakınca da bizim külhani ve gayrı milli meclisin, sadece kendi yetersizliği nedeniyle; ama maalesef temsil ettiği Türk Milletinin de başına musallat edilen bu sapkınlıklarla baş edemeyeceğini, hemen tespit edebilirdiniz esasen.

            Cumhuriyetin kuruluşunda Kuvayı Milliye ocağı olarak tarihi bir göreve sahip, İstiklal harbinde vatanının kalbi olmuş Kasımpaşa semtinin, bugün en bıçkın kahvehanelerinde, kaçak sanayi tamirhanelerinde bile artık rastlanamayacak demode külhan ağzıyla, oldu olacak Ulu Camide fetva da verse Sultan efendi bari. İşte bunları bir araya koyuca; hey tanrım diyorum bazen kendi kendime. Bu millet ne günah işledi de bunları hak etti başına.

Koskoca bir 100 yılda gerçekten hep uyudukta mı bunları hak ettik; öyleyse başına gelenler bu millete müstahaktır demek zorunda kalıyorum. Ve bunu her mekânda tekrarlıyorum. Dinleyenler arasında bana hak verenlerin çok olduğunu; ama muhalif olanların da artık düşüncelerini sakladıklarını görüyorum. Çünkü daha önce onlar da görüşlerini belirtiyorlardı. Artık söyleyecekleri olmadığını kendileri de anladılar herhalde. Aktif Erdoğan yandaşları bile cemiyet arasında konuşamaz hale geldiler artık. Mitinglerine taşınan şakşakçılar ise sadece aldıkları gündelikleri için oralarda varlar aslında. İşte bugün AKP gerçeği bu merkezdedir artık.


Son saldırılar bir kere daha bütün aymazların ve dolaylı yandaşların dahi kafalarına soktu ki, bu hükümet, Türkiye’miz haritadan silinmeden acilen çöpe basılmalıdır. Konuya aşağıdan yukarıya veya yukarıdan aşağıya doğru, nasıl bakarsanız bakın; bütün okların aynı adresi gösterdiğini derhal görebilirsiniz.

Oysa biz her laf salatasına, ekmeksiz hem de aç karnına kaşık sallayıp duruyor ve nefsimizi kandırmaya çalışıyoruz halen. Halbuki  halsizlikten yere uzanmadan önce, Hatice’ye değil, neticeye bakmamız gerekmiyor mu artık, eey Millet!!! Durum ne yazık ki gerçekten de bu kadar vahimdir. Ne ki sokaktaki vatandaş da artık yediden yetmişe aynı bilince sahip olmuştur ve geleceğinden endişe duymaktadır. Yakında da Erdoğan Hükümetinin paketinin dürüleceği anlaşılmaktadır artık. Çünkü TÜRKİYE CUMHURİYETİ yazar kimliğimizde, Erdoğan Cumhuriyeti değil ve bu ebediyete kadar da böyle kalacaktır, biline!


Şimdi bulmuşlar yine bir tane, hepsi de ona biniyor. Böyledir bütün hempacı liberal(!) oportünistler. Uygun lider bulunca kaçırmazlar. Çünkü onu öne salıp, arkasında çaktırmadan malı götürmeleri kolaydır artık. Yani vatan, millet bahane, soygun şahanedir. Hep de böyle olmuştur. İşte kapitalist dünyada böyle yürüyor bu işler. Sonlarına kadar da böyle olacaktır. Önde kendini mutlak lider sananı şişirdikçe şişirmişler, sonra da mide fesadından götürmüşlerdir. Öndeki enayiyi harcayanlarsa hala domuz gibidirler. Menderes de bizatihi sırtına binenler tarafından böyle yok edilmemişiydi? Rahmetli Cemal Paşa’nın ne günahı vardı? Keşke bugün öylesi Genelkurmayın başında olsaydı.

Yukarıda ki lider vasfına uymayan gerçek lider ise, şüphesiz ki sadece özgün Mustafa Kemal ve onun hamurundan olanlardır…

                                                                      Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder