3 Haziran 2016 Cuma

HAVANLA KAL..

Gerek Suriye, gerekse Rusya gibi can komşularımızla, affedilemez kabahatlerimize rağmen hala barışıp, uzlaşma olanağımız varsa, bu fırsat asla kaçırılmamalıdır. Çünkü her şeyden önce biz bize lazımız. Bugüne kadar hep birbirimizi beslemedik mi? Şimdi bu eşitliği tekrar sağlayabilmek için, Binbirali Yıldırım’a çok iş düşecek demektir. Biran önce bu yönde çakmaya başlasa iyi eder hani.

            Zira saraylı ustanın solu, sağına uymadığından, ne yapacağı belli olmaz. Fazla incelmesini beklemenin de bir âlemi yoktur. Bakarsın kırılır da, ortada kalıveririz sonra Allah korusun(!). Daha ılımlı, mutedil bir görüntü veren Binali, şimdi cin Ali olduğunu da ispat ederek, saraylı ile fazla dirsek temasına girmeden; ama infialinin de hedefi olmadan – ki yarı yolda kalmasın - Putin ve Esad ile aynı masaya oturmanın bir çaresini bulmak zorundadır artık.  Batı da emeklerimizle ihya ettiğimiz harp mağlubu Almanya bile, genosit gibi emperyalist klasik baskı araçlarını kullanarak bizden ödün koparmak sevdasında. Siz anlayın artık. Demek ki orada da bir dostumuz kalmadı. Ortak soruyu soralım o zaman müstevlilere. “15 yılda bu kadar herzeyi nasıl yediniz???” Bunu bir düşünüverin ve özverili bir otokritik yapın isterseniz beyler.

            Çünkü tüm yaşadığımız paradoks bağlamında, kendilerinin de sonunda, nasılsa anlayabildikleri gibi, özellikle de dış politikamız asla aynı salsa kafayla yürümeyecektir. ABD ile artık ortak bir paydanın ve bir çıkış yolunun olmadığı hala anlaşılamadıysa, daha da anlaşılamaz. ABD’nin içimizdeki birkaç göbek bağlı beslemesi yüzünden, 80 milyonun geleceğine de asla ambargo konulamaz. Ve buna taşeron da olunamaz. Hele de bu millet Türk Ulusu ise! Yoksa bunu yapanlar, bütün kuantlarını (tanrı maddelerini) ortaya dökseler, yine de bu günahlarının vebalini ödeyemeyeceklerdir.

            Diğer yanda yürümekte ısrar edilen saray yolunun, sonda bizi hangi it ürümez, kervan geçmez bir diyara götüreceği de ortadadır. Vatandaş giderek mal varlığına bile sahip olamayacak bir konuma gelmektedir. Çevredeki evli, evsiz gasp edilen ve beton çöplüğüne dönüşen arazilere, bir biri üstüne çıkarılan antidemokratik defacto yasalara, vatandaşa hayasızca bindirilen ek zamlara dikkatle bakılırsa anlaşılacaktır ne demek istediğim.

Bir zamanlar, ‘her şeyinizi elinizden alacak Komünistler gelecek’ diye vatandaşları kandırırlardı. Artık bu yalanlara da gerek kalmadı. Çünkü kendilerine Anadolu Aslanları diyen o gözü doymaz akbabalar, aslında gerçek olmayanların yerini şimdi gerçekten ve adları olup da kendileri bir türlü var olamayan Komünistlere rahmet okutarak da aldılar görüldüğü gibi.



            Binali’misin Binbirali’mi
            Girmeye kalkarsan
Havva ile gerdeğe
Düşüverir şakülün ayağının dibine
Ötede Âdem gülerken haline
Her düzün bir yokuşu
Her tramvayın bir hangarı vardır
Gemilerim var da deme sakın
Mezarsız can olur da
Kızaksız gemi yoktur
Bil bunları da devşir kendini
Birileri patlatmadan enseni
Dinle bu sözleri be pusulasız kaptan
Senden yaşça da büyüğüm birkaç santim
Ve tecrübe konuşur her daim
Yoksa bakarsın yine tura çıkar senin vatman
Şaşırma
Şaşırtma
Otur da oturduğun yerde
Selefin gibi sende bir yanına yaptırtma
Tavrın, bakışın bile aynı
Ayağının türabı olduğun ustanla
Dikkat et de karıştırmasınlar sonra seni
Hıyar tarlasındaki kurumuş kavakla
Bak bir anda düştün politik meydane
Tavsiyemi tutup halvet ol da komşunla
Giderken voleyle değil; ama gidersin belki de havanla…

                                                                                  Serendip Altındal




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder