Gerek
Suriye, gerekse Rusya gibi can komşularımızla, affedilemez kabahatlerimize
rağmen hala barışıp, uzlaşma olanağımız varsa, bu fırsat asla kaçırılmamalıdır.
Çünkü her şeyden önce biz bize lazımız. Bugüne kadar hep birbirimizi beslemedik
mi? Şimdi bu eşitliği tekrar sağlayabilmek için, Binbirali Yıldırım’a çok iş
düşecek demektir. Biran önce bu yönde çakmaya başlasa iyi eder hani.
Zira saraylı ustanın solu, sağına
uymadığından, ne yapacağı belli olmaz. Fazla incelmesini beklemenin de bir
âlemi yoktur. Bakarsın kırılır da, ortada kalıveririz sonra Allah korusun(!).
Daha ılımlı, mutedil bir görüntü veren Binali, şimdi cin Ali olduğunu da ispat
ederek, saraylı ile fazla dirsek temasına girmeden; ama infialinin de hedefi
olmadan – ki yarı yolda kalmasın - Putin ve Esad ile aynı masaya oturmanın bir
çaresini bulmak zorundadır artık. Batı
da emeklerimizle ihya ettiğimiz harp mağlubu Almanya bile, genosit gibi
emperyalist klasik baskı araçlarını kullanarak bizden ödün koparmak sevdasında.
Siz anlayın artık. Demek ki orada da bir dostumuz kalmadı. Ortak soruyu soralım
o zaman müstevlilere. “15 yılda bu kadar herzeyi nasıl yediniz???” Bunu
bir düşünüverin ve özverili bir otokritik yapın isterseniz beyler.
Çünkü tüm yaşadığımız paradoks
bağlamında, kendilerinin de sonunda, nasılsa anlayabildikleri gibi, özellikle
de dış politikamız asla aynı salsa kafayla yürümeyecektir. ABD ile artık ortak
bir paydanın ve bir çıkış yolunun olmadığı hala anlaşılamadıysa, daha da
anlaşılamaz. ABD’nin içimizdeki birkaç göbek bağlı beslemesi yüzünden, 80
milyonun geleceğine de asla ambargo konulamaz. Ve buna taşeron da olunamaz. Hele
de bu millet Türk Ulusu ise! Yoksa bunu yapanlar, bütün kuantlarını (tanrı
maddelerini) ortaya dökseler, yine de bu günahlarının vebalini
ödeyemeyeceklerdir.
Diğer yanda yürümekte ısrar edilen
saray yolunun, sonda bizi hangi it ürümez, kervan geçmez bir diyara götüreceği
de ortadadır. Vatandaş giderek mal varlığına bile sahip olamayacak bir konuma
gelmektedir. Çevredeki evli, evsiz gasp edilen ve beton çöplüğüne dönüşen
arazilere, bir biri üstüne çıkarılan antidemokratik defacto yasalara, vatandaşa
hayasızca bindirilen ek zamlara dikkatle bakılırsa anlaşılacaktır ne demek
istediğim.
Bir
zamanlar, ‘her şeyinizi elinizden alacak Komünistler gelecek’ diye vatandaşları
kandırırlardı. Artık bu yalanlara da gerek kalmadı. Çünkü kendilerine Anadolu
Aslanları diyen o gözü doymaz akbabalar, aslında gerçek olmayanların yerini
şimdi gerçekten ve adları olup da kendileri bir türlü var olamayan
Komünistlere rahmet okutarak da aldılar görüldüğü gibi.
Binali’misin Binbirali’mi
Girmeye kalkarsan
Havva
ile gerdeğe
Düşüverir
şakülün ayağının dibine
Ötede
Âdem gülerken haline
Her
düzün bir yokuşu
Her
tramvayın bir hangarı vardır
Gemilerim
var da deme sakın
Mezarsız
can olur da
Kızaksız
gemi yoktur
Bil
bunları da devşir kendini
Birileri
patlatmadan enseni
Dinle
bu sözleri be pusulasız kaptan
Senden
yaşça da büyüğüm birkaç santim
Ve
tecrübe konuşur her daim
Yoksa
bakarsın yine tura çıkar senin vatman
Şaşırma
Şaşırtma
Otur
da oturduğun yerde
Selefin
gibi sende bir yanına yaptırtma
Tavrın,
bakışın bile aynı
Ayağının
türabı olduğun ustanla
Dikkat
et de karıştırmasınlar sonra seni
Hıyar
tarlasındaki kurumuş kavakla
Bak
bir anda düştün politik meydane
Tavsiyemi
tutup halvet ol da komşunla
Giderken
voleyle değil; ama gidersin belki de havanla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder