CHP’nin
“Atatürk’ten ilham alan bir devrime ihtiyaç var” mesajı, geciken bir
düzeltmedir aslında. Yeni saptamalarla iyice şirazesinden çıkarak artık kendi
kurmaylarını da şaşkına çeviren “yenicilik” saplantısı, bu gidişle CHP’nin
başını yiyeceğe benzer. Çünkü Amerikan nosyonlu veya Soros ivmeli yeni
kimliklerle verilen bu mesajlar, taban seçmeni ikna etmek yerine, onlarda sadece
eski kulağı kesiklerden Derviş’e empati çağrıştırıyor nedense.
Çünkü Amerikan parmağı değmiş hiçbir
siyasetçiye güven duymuyor Türk insanı artık. ABD de uğramadık istasyon
bırakmamış Sayek Hanım da, bu bağlamda yani Kemalist duyarlılık enjekte etmekte,
pek şanslı gözükmüyor. Ne var ki ben yine de yanılmayı tercih ediyorum, kendi
adıma. Bakalım bir şans da ona verelim. İnşallah sonu iyi olur. Başka da ne
denebilir ki. Su kendi yatağını bulacaktır neticede yine.
Almanyalar da Nazım Hikmet’i sanal
yaşatma gayretlerine geçmeden önce, kurduğu parti içinde büstü devrilen yüce
Atatürk’ü, biran önce ayağa kaldırmak gerekmiyor muydu acaba? Son günlerde
Nazım Hikmet, Atatürk’ten daha fazla prim vermeye mi başladı yoksa. Sorular
soruları açarken; ama teşbihte de hata olmuyor kuşkusuz.
Emperyalist Enternasyonalistlerle(!)
yerlerde sürünen Sosyalizmin üşüyen anatomisine battaniye arayan kıpırdanışlarda,
Yeşillerin saray Valesi havalı eş Başkanları ile bir araya gelmekle, hangi
seçmenlere, hangi mesajları verme dürtüsü veya işgüzarlığı içindeydiler acaba?
Bir arada hangi telden çaldıkları kendinden menkul görüntüleri, son parti
kurultayının çok verimli(!) yeni sonuçları olarak mı algılayalım isteniyor
acaba? Bakın o kadar iyi niyetliyiz, o kadar da yapıcıyız ki, hatır için onu
bile yaparız hani, Sayın Kılıçdaroğlu.
Oysa “Ich bin ein Berliner” demişti
bir zamanlar aynı topraklarda bizce de, hele kendi adıma ise tek saygın bir
Amerikalı. Şimdi o günlerin Kennedy’si ile bugünkü Amerikalı Başkan adaylarını
aynı kefeye koyunca, bugünlerin çirkin ABD’sinin yoz gerçeği, adeta ısırıyor
insanı. Artık Amerika denince midesi kabarıyor insanın. Hatta öyle ki, şayet içkiyi
çok kaçırdıysanız, midenize parmak atmak yerine, bir kere ABD deyin bütün
içtiklerinizi çıkarır rahatlarsınız. Eski Amiler de bugünkülere baktıkça, o
Başkanlarını rahmetle anıyorlardır mutlaka.
Rusya’nın düşen petrol fiyatları
nedeniyle derin bir krize doğru yol alması, emperyalist Batıyı sevindirirken,
Putin ise bu durumu hiç dert edinmiyor. Çünkü Rusya genelinde yapılan bütün
istatistikler, Rusların %85 çoğunlukla Putin’e tam destek verdiğini ortaya
koyuyor. Yani Putin iki yıl önce Rusyada nasıl seviliyorduysa, bugün de
durumunda herhangi bir değişiklik yok. Birileri de bu duruma fana halde
üzülüyordur mutlaka.
Arınç durup durup arada öyle bir
sallıyor ki, hani Turnayı bile bülbülünden vurup, AKP’nin tasını, sabununa,
saçını, tarağına harmanlıyor. Yani dinsizin hakkından imansız geliyor ve iyi de
oluyor. Ne ki, tencereyle kapağı ancak bu kadar uyumlu olabilir dedirtiyor da
insana diğer yanda. Kim tencere, kim kapaktı bugüne kadar acaba? Şimdi bunu da
bir bilen aranıyor dostlar.
Biz
bu soruları sorarken, şayet AKP tabanlı ve bazı diğer sağdakiler eksenli yeni
bir parti biranda doğuverirse de hiç şaşırmayalım. Yalnız düşük olma ihtimalini
de göz ardı etmemek gerekir. Ne var ki, illaki Başkanlık diye dayatılırsa,
düşük olmama ihtimalînin daha ağır basacağını düşünüyorum. Çünkü hepsinden önce
de AKP yandaşlarının başkanlık özründen kurtulmaya ihtiyaçları var. Zira ilerideki
kaçınılamaz özrün kabahatlerinden de ağır olacağının, kendileri de farkındadırlar…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder