2 Şubat 2016 Salı

GECİKEN DÜZELTME..

            CHP’nin “Atatürk’ten ilham alan bir devrime ihtiyaç var” mesajı, geciken bir düzeltmedir aslında. Yeni saptamalarla iyice şirazesinden çıkarak artık kendi kurmaylarını da şaşkına çeviren “yenicilik” saplantısı, bu gidişle CHP’nin başını yiyeceğe benzer. Çünkü Amerikan nosyonlu veya Soros ivmeli yeni kimliklerle verilen bu mesajlar, taban seçmeni ikna etmek yerine, onlarda sadece eski kulağı kesiklerden Derviş’e empati çağrıştırıyor nedense.

            Çünkü Amerikan parmağı değmiş hiçbir siyasetçiye güven duymuyor Türk insanı artık. ABD de uğramadık istasyon bırakmamış Sayek Hanım da, bu bağlamda yani Kemalist duyarlılık enjekte etmekte, pek şanslı gözükmüyor. Ne var ki ben yine de yanılmayı tercih ediyorum, kendi adıma. Bakalım bir şans da ona verelim. İnşallah sonu iyi olur. Başka da ne denebilir ki. Su kendi yatağını bulacaktır neticede yine.

            Almanyalar da Nazım Hikmet’i sanal yaşatma gayretlerine geçmeden önce, kurduğu parti içinde büstü devrilen yüce Atatürk’ü, biran önce ayağa kaldırmak gerekmiyor muydu acaba? Son günlerde Nazım Hikmet, Atatürk’ten daha fazla prim vermeye mi başladı yoksa. Sorular soruları açarken; ama teşbihte de hata olmuyor kuşkusuz.

            Emperyalist Enternasyonalistlerle(!) yerlerde sürünen Sosyalizmin üşüyen anatomisine battaniye arayan kıpırdanışlarda, Yeşillerin saray Valesi havalı eş Başkanları ile bir araya gelmekle, hangi seçmenlere, hangi mesajları verme dürtüsü veya işgüzarlığı içindeydiler acaba? Bir arada hangi telden çaldıkları kendinden menkul görüntüleri, son parti kurultayının çok verimli(!) yeni sonuçları olarak mı algılayalım isteniyor acaba? Bakın o kadar iyi niyetliyiz, o kadar da yapıcıyız ki, hatır için onu bile yaparız hani, Sayın Kılıçdaroğlu.

            Oysa “Ich bin ein Berliner” demişti bir zamanlar aynı topraklarda bizce de, hele kendi adıma ise tek saygın bir Amerikalı. Şimdi o günlerin Kennedy’si ile bugünkü Amerikalı Başkan adaylarını aynı kefeye koyunca, bugünlerin çirkin ABD’sinin yoz gerçeği, adeta ısırıyor insanı. Artık Amerika denince midesi kabarıyor insanın. Hatta öyle ki, şayet içkiyi çok kaçırdıysanız, midenize parmak atmak yerine, bir kere ABD deyin bütün içtiklerinizi çıkarır rahatlarsınız. Eski Amiler de bugünkülere baktıkça, o Başkanlarını rahmetle anıyorlardır mutlaka.

           
            Rusya’nın düşen petrol fiyatları nedeniyle derin bir krize doğru yol alması, emperyalist Batıyı sevindirirken, Putin ise bu durumu hiç dert edinmiyor. Çünkü Rusya genelinde yapılan bütün istatistikler, Rusların %85 çoğunlukla Putin’e tam destek verdiğini ortaya koyuyor. Yani Putin iki yıl önce Rusyada nasıl seviliyorduysa, bugün de durumunda herhangi bir değişiklik yok. Birileri de bu duruma fana halde üzülüyordur mutlaka.

            Arınç durup durup arada öyle bir sallıyor ki, hani Turnayı bile bülbülünden vurup, AKP’nin tasını, sabununa, saçını, tarağına harmanlıyor. Yani dinsizin hakkından imansız geliyor ve iyi de oluyor. Ne ki, tencereyle kapağı ancak bu kadar uyumlu olabilir dedirtiyor da insana diğer yanda. Kim tencere, kim kapaktı bugüne kadar acaba? Şimdi bunu da bir bilen aranıyor dostlar.

Biz bu soruları sorarken, şayet AKP tabanlı ve bazı diğer sağdakiler eksenli yeni bir parti biranda doğuverirse de hiç şaşırmayalım. Yalnız düşük olma ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir. Ne var ki, illaki Başkanlık diye dayatılırsa, düşük olmama ihtimalînin daha ağır basacağını düşünüyorum. Çünkü hepsinden önce de AKP yandaşlarının başkanlık özründen kurtulmaya ihtiyaçları var. Zira ilerideki kaçınılamaz özrün kabahatlerinden de ağır olacağının, kendileri de farkındadırlar…
           
                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder