Okuduk,
üfledik, döndük, dolaştık, seçtik, seçtirdik sonunda yine aynı noktada
buluştuk. Yani AKP ve Erdoğan’dan kurtulmadıkça bir MİLLİ HÜKÜMET kurma
şansımızın olmadığını, yine hep birlikte tespit etme noktasına geldik. Ee şimdi
ne yapmayı düşünüyorsunuz, özellikle de muhalefetin muhterem siyasileri.
Herhangi bir karar alabildiniz mi bari. Yoksa zaman yürüsün, torba dolsun mu
yine.
Bu ülke bizim mi, yoksa genetiği kaymış Amerikan
tohumlarına teslim edilmiş bir Antarktika Cumhuriyeti mi oldu artık. Bu konuda da
bir fikir beyan edebilir misiniz acaba beyler. "Kesin ve geçerli bir ulusal güvenlik amacı
olmadığı sürece, ülke dışında istihbarat izleme eylemleri içinde bulunmuyoruz"
diyebilen küstah ABD Dışişleri sözcüsü Kirby’e verecek bir cevabınız var mıdır
acaba? Açıkça hepinizle de dalga geçercesine “yani biz istemedikçe
güvendesiniz” demeye getiren herifçioğluna, bırakalım devrik AKP’den
çıkamayacak cevabı da; sizin aranızda cevap verebilecek bir muhalefet lideriniz
var mı? Ne ki küstahlara göbekten bağlı olunca da yoktur elbette.
Atan tutan ve seçim öncesi
sallamadığını bırakmayan Bahçeli, görülüyor ki krikoyu aldı yine eline AKP’nin
patlayan lastiğini çala kuvvet onarmaya çalışıyor. Ne yaparsın göstermelik
dayılık da buraya kadar olacaktı elbette. ABD çıpalıların siyasa dünyasında,
esasen fazla bir illüzyona da gerek yoktur aslında. Al birini kapa öbürünün
üstüne, birbirlerini tam örterler evelallah. Gariban Vatan Partisi de kale
arkasında, top toplayıcı olduğuna göre; desenize yenibahara kadar, yine yaptı
Allah işimizi.
Eksper olduğu söylenen muhtelif kalemlerden
neşet eden analizlerin birini bırakıp diğerine sarılıyoruz. Sanki mal bulacakmışız
gibi. Hala uygun bir reçete bulamadık mı, maneviyat kıranımıza. Desenize
siyaset batağı bu kadar ansızla dolu olunca, halk daha ne yapsın, kimden medet
umsun, ne beklesin ki bu mentalden. İş yine başa düştü, tekeri rayına yine bu
millet oturtacak anlaşılan.
Millet şaşırdığından Veliefendi de
hangi beygire oynayacağını da bilmiyor artık. Oysa bizim muteber aklı başında
siyasilerimiz de vardı bir zamanlar. Nerede şimdi onlar, topunun kökü mü
kurudu. Mesela bir MHP’nin köşe putundan hala vazgeçilemeyecek mi. Demir mi attı
bu adamlar meclisimize. Bu kadar ansız, duyarsız mı o partinin tayfası. Dünkü
çocuk, bugünse tarlamıza, 13 yılda eşek dikeni eken, kıçımızdan donumuzu bile
çekip alan bir devrik AKP bile, tarihi MHP’nin yanında daha güvenilir bir
görüntü veriyor.
Oysa eski toprak, milliyetçi geçinen
MHP’nin içinde bulunduğu ruh sefaletine bakın. Yürek acısı. Bir HDP kadar bile
olamadı bunca tecrübeye rağmen. Yazık ki katmerli yazık demek gerekiyor. Oysa
%60’ı, bütünün iktidarı yapması işten bile değildi. Demek ki hep yanlış atlara
oynamışlar o partinin seçmenleri de, kayıp da mukarrerdir o zaman. Sonuncusu da
zaten bir felaket çıktı, jokeyini bile tribünlere çifteliyor. Tarifsiz gerilim
içinde, örtülü yandaş ve bir türlü de yular tutmuyor.
CHP den bahsetmek bile istemiyorum.
Çünkü daha tarafsız bir yoruma ihtiyacı var bizim tarihi çınarın. Ne var ki,
mademki kendi ülkemizde bizler karar veremiyoruz o halde ortada buluşmak
kaydıyla, eninde sonunda bir AKP, CHP koalisyonu da kaçınılmaz gözüküyor.
Boşuna kem küm etmesin kimse. Eliniz mahkûm.
Diğer yanda asker ne yapsın. Zaten
AKP makasından, cemaat paraleline kadar kesilip budanmadık dalı yaprağı
kalmamış ki; girsin mi, çıksın mı, tutarlı bir karar alabilsin. Girse bir türlü,
çıksa iki türlü. Ordumuzun başında aslında alıştığımız kıratta bir komuta
kademesi olsa, mesele bile olmazdı. Ne var ki asıl paralel ve darbe heyulası
altında ki AKP den dolayı, adam da kalmadı ki orduda.
§
(ABD Ankara Büyükelçisi John Bass yaptığı açıklamada,
"IŞİD'e karşı Türkiye ile ortak endişeyi paylaşıyoruz. Suriye'nin kuzeyi
konusunda her iki tehdit konusunda Türkiye ile birlikte çalışmaya devam
ediyoruz. Bizim açımızdan çok önemli olan bir şey var, o da Suriye'de sınır
bölgesini kim kontrol ediyorsa IŞİD'le mücadele etmelidir. ABD ve Türkiye'nin
beklentilerini PYD'ye
iletmekte netiz" ifadelerini kullandı – amerikaliturk.com).
Allah aşkına yukarda ki ifadeden siz ne
anladınız. Ordunun da fazla bir şey anlamayacağı kesin. Bundan çıkan süje,
demek ki ABD indinde TSK ile PYD eşit kabul ediliyor olabilir mi acaba. Yoksa
milletine sormadan PYD partneri mi yapılıyor TSK. Nereden baksan hepsi
tutarsız. Koca Türkiye Cumhuriyetinin itibarı sahiden bu kadar sıfırladı mı yani,
bu AKP sayesinde. Yani PYD yaftalı Israil-Kürt kampusu, Türkiye Cumhuriyetine
eşit kabul ediliyor ve bu görüş bile cevapsız mı bırakılacak şimdi. Allah’ım bunlar
gerçek olabilir mi. Sahiden bu kadar sıfırladık mı yahu! Yoksa bir rüya âleminde
mi yaşıyoruz acaba dostlar. O zaman birileri çimdik atsın da uyanalım bari.
Ben mi? Yüce meclisinde lafazanlıklarıyla
bırakın zihinlerde fırtına estirmeyi, ibrik bile dolduramayan milletin vekili
yaftalı bir sürü epikürist adamı, kadını 13 yıldır ve ne yazık ki halen de dinlemekten
yoruldum artık atam diyerek; karşımdaki resmi ile tek taraflı bir diyalog
sürdürmekteyim şu an. O gözlerindeki hüsranlı derinlikle beni izlerken, elbette
cevap veremiyor ve ben ne düşündüğünü bilemiyorum. Sadece günü yorumlamak adına
ondan tüyo almak gayretim içinde, en azından kendi vicdanımın sesini dinleyip
tatmin olurken de; diğer taraftan hissiyatımı sizinle paylaşmak üzere dillendirmeye
çalışıyorum dostlarım.
Pekiyi
ne yapalım? Oturup hep birlikte ağlayalım mı? Ne münasebet. Çözüm yine biziz aslında.
O yüce komutanımızın ısrarla vurguladığı gibi de, hepimiz Atatürk değil miyiz???
O HALDE…
O HALDE…
Hiçbir şey yapmasak bile, nasıl olsa
yenilenecek olan seçimlerde, Şeytanın oyununu yine bozarız en azından değil mi?
Ve bizim konfetilere bir kere daha göstermiş oluruz. Gerçek patronun kim
olduğunu anavatanımızda. Öyle ya Demokrasi bunun için var değil mi? Sakın hangi
Demokrasi demeyin dostlar.
Ama bu mental ve hamurda ki siyasilerle Demokrasi, istese bile
esasen o mekânda var olamaz. Üstüne de halen 2,6 milyon okuma yazma ümmisinin olduğu
bir ülkede. Ama biz yine de moralimizi kavi tutalım. Çünkü Türk Milletinin
sağduyusu ve özgün Kemalist ruhu, daha ne İstiklal mucizelerini tarihe yazmaz ki…
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder