6 Nisan 2015 Pazartesi

VUSLAT..

            
            KEMAL’IN ELMASI

            Kemalizm toprağın derinliklerinde, yüksek ısı ve basınç altında binlerce yılda oluşan elmas bir kayadır.  Elmas kaya ise ancak özel vasıflara sahip kişiler tarafından, çok özel kesimlerle ve büyük bir ustalıkla yontulup, işlenerek çok daha yüksek değerlere taşınabilir.
           
Elmas her türlü harici etkiye kapalı, çok sağlam, asla bozulmayan ve erişilmesi çok zor ve yüksek değerde nadide bir meta olduğu için; yontulup, tıraşlanırken yapılan minimal gramaj hatalarında bile gerçek değerinden milyonlar kaybedebilir. Dolayısıyla elmas yontmacılığı, azami dikkat ve beceri isteyen bir meslek olduğu ve ham elmas sahiplerine de çok yüksek kazançlar sağladığından, ustasını olmazsa olmaz seçkinler listesinde, hayli yüksek ücretli, itibari bir mertebeye de yükseltir ve uluslararası sosyetelere de sokar. 


            İşte ustası Mustafa Kemal tarafından, ustaca yontulmuş Kemalizm elması da böyledir. Aslında fiktif özünden hiçbir şey kaybetmeyeceği halde, vasfında yapılan minimal hatalara dahi Kemalistlerin tahammülü yoktur. Bunu niye yazdık. Çünkü son günlerde, Şeytan azapta gerek mealinde, seçim fobili iktidar takımında, panik ataklar oluşmaya başladığından beri, çakma Kemalistler türedi bir anda ortalıkta.

Bunlar daha önce de vardılar, ne var ki bu kadar aktif ve de bol miktarda değildiler. Anlaşılan bir halta yaramayan, baltaya sap bile olamaz işsiz, güçsüz takımından bazı sapı siliklere ve kenara atılmış hayalperest medya atıklarına, yüce Atatürk’ün Kemalizm’i hedef gösterilerek, yeni iş olanakları yaratıldı herhalde.
           
            Şimdi bu vatansız, yıkıcı yamakları, kendilerinde aslında katresi bile olmayan aklı, bilgisiz; ama heyula ürünü hezeyanlarıyla boyayıp pullayarak, çerez niyetine Milli Türkiye’nin gerçek muhafızları olan Kemalistlere yedirmeyi hesaplıyorlar. Çeşitli manevralar ve ters kurgularla formüle ettikleri bilgi fukarası saçmalarını, hiç sahibi olmadıkları akıllarınca dekore edip cilalayarak ve Kemalistleri de kendileri gibi kokuşmuş eski çamaşırlardan sanarak, yer bezi yapmaya kalkıyorlar. Oysa aralarında ki fark, geceyle gündüz gibidir, ne ki bu siyah/beyaz farkın dahi farkında olamıyor bu devşirilmiş ansızlar.

            Sahiplerine yaranmak için her şeyi yapıyor, her maskaralığa yüzleri bile kızarmadan katlanıyor, un ufak olmuş kimliklerini pisipisine ölesiye heder edip, giderek de yok oluyorlar. Anlayacağınız acınacak durumdalar aslında; ama ne yazık ki bu durumlarının dahi farkında olamıyorlar.

Bu satılık avangartların sahipleri de gerçek dünyalarının farkında değiller herhalde. Artık çınarlaşmış eski Kemalistlere bile bu beslemelerini sırnaştırarak, tırnak cilasıyla gökdelen boyamaya kalkıyor, paralarını da havaya savurup duruyorlar. Ama onlar için beis yok, nasılsa haydan gelen huya gidiyor ve tencere de kapağını buluyor.



7 Haziranda tarih yine deviniyor. Çünkü Türk Milleti son sözünü söylüyor. Eskilerse, tarihin hurdalığında ilk hurdacılara teşhir olmaya hazırlanıyor. Yeni günün şafağı vuslatı ısıtırken, uzaklarda tanıdık bir sesin “eskileler alınır” diyen avazı, sokak köpeklerinin homurtuları arasında kayboluyor.

Ve hiçbir şeyler olmamış gibi güneş yavaşça parıldamaya başlarken, yorgun ve bizar eden insan zırvalığında, artık erken menopoza girmiş bezgin dünya da, karadeliğine kadar döneceği bildik turlarına, yine de devam etmeye çalışıyor. Ya “yeter artık, sizi bana sayıyla mı verdiler” diyerek, havlu atıp köşesine oturuverirse, diye de düşünüyor insan ister istemez.
                                                                      
                                                                                 Serendip Altındal

Video Kanalım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder