10 Mart 2014 Pazartesi

KOLEKTİF DÜŞÜN..

            İstersen bir düzüne kraliyet armasını üstünde taşı, şayet adil değilsen asla asil olamazsın. Tarihin boyunca olamadın da zaten, gerçek sahipleri olan Ön-Türk atalarından çaldığın çakma tarihinle şimdiye kadar idare ettin sadece. Ve aynı kafayı taşıdığın sürece gelecekte de olamayacaksın. Çünkü asaletin anlam ikizi ADALETTİR ki o da sende yok.
            Unutma ki şövalye olmasan da, herhangi bir süslü arma taşımasan da, şayet objektif ve adilsen, asilsin demektir. Benim aziz gayrı Müslim kardeşim. İşte özü itibarıyla kabul ettiğim dinler arası diyalog budur. Çünkü İslam'ın özünde bir Ehli Beyt Müslümanı olarak da aksepte edilmişsin demektir o zaman. Zira Hz Muhammed İslamının özeti de bunu söyler. O "Kim olursan ol İMANA - öznel anlamını iyi araştır - gönül koy" demişti aslında, başka bir şey değil.

            Birlikte dolaştığımızda, arada sırada rastladığımız yabancılar kendi aralarında konuşurken, onları dikkatle dinleyen 4 yaşındaki küçük torunum Asya; "Dede bunlar yabancıca konuşuyorlar değil mi?" diye bana sormuyor mu? İşte ölüyorum o zaman. Almanca, İngilizce gibi tüm yabancı dillerin Türkçe'mizden farklı diller olduğunu ona izah etmeye çalışırken ki her şeyin tam karşılığını benden yalansız öğreneceğini de cin gibi bildiği halde, yine de "ama yabancıca" deyince, inanın daha da hoşuma gidiyor.

            Evet, onlar kendilerine özgün; ama bizim için yabancılardır neticede. Küçük Asya çok haklı doğrusu. Ve bizim gibi onlarda, kendi gelenek, görenek ve yaşamsal öğeleri için vardırlar bu dünyada. Bizler için fazilet olan, "yaşattığın kadar yaşam hakkına sahip olursun" erdemini, yüce Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" derin ifadesinde, cihana mal ettiği gibi ulusça şiar edinmemizdir. O halde hanidir ihmal etmek zorunda bırakıldığımız, yakın komşularımızla olan "sıfır sorun" denklemini, ilk önce ve acilen reaktife edip çözüme kavuşturmalıyız.

            Neden mi böyle düşünüyorum: Çünkü bana göre çözüm;

            Türküm + İlk Gelenim + Doğruyum + Çalışkanım = KEMALİST’İM

            Formülündedir de ondan...
                       
            Yatağa yatınca Amerikanca rüyalar görüyorsun. Sabah kalkınca bağımsızlık türküleri yakıyorsun. Nikâh kıyarken bile Amerikan püskülüne mi, yoksa kendi gelinine mi kıydığın belli değil. Çeyiz paran bile Amerikan Doları, dağıttığın sa ayrı. Ruhuna, ayakkabı kutularına kadar her yanına Amerikan Doları girmiş. Herifçioğlu tevekkeli 7 X 24 saat boşuna Dolar basmıyormuş(!).
            Bankadan kredi alıyor, kendi adıma iş kurdum diyorsun. Küresel tefecilerin, Merkez Bankana bile emisyon hakkı bırakmadıkları ülkende, aldığın banka kredisinin milli paran mı olduğunu sanıyorsun. Oysa tüm o banka kredilerinin, ulusunun sırtına bindirilmiş yüksek faizli dış kaynak(!) – yani küresel haramilerin parası - olduğunu bilmiyor musun? Ulan beni mi, yoksa kendini mi uyutuyorsun. Şunun adını hele bir koy da bizde öğrenelim bari. En iyisi unut hepsini. Ne beni ne de kendini kandır.

            Sömürge ülkenizde beslemelerinizin, büyük iş adamları(!) kadınları(!) olarak çağırdığı sizlere, küresel Mafyanın bıraktığı işlere önem sırasıyla gelince:

·        Bankacı yaftalı, icra tefeciliği.
·        Günün Babil, ilk zelzele geleceğinizin ise toplu beton mezarlara döndüreceği şehirlerinizde, “büyük inşaatçıydı” levhalı mezar bekçiliği.
·        Büyük sanayici ambiyanslı, aslı anti milli ithalat montajı sarraflığı.

           
            Böylece sizleri milletinizin kanını emen sülüklere dönüştüren acınası halinize birlikte gülün de, belki bir yanlarınız sızlar. Şakası bir yana; ama çakma ihalelerle başta toprakları olmak üzere, tüm mal varlığını gasp ettiğiniz bu millet, gün gelir size bir mezar toprağını bile çok görebilir sonra. Ona göre dikkatli olun, ateşle de fazla oynamayın.

            İşte resmin budur arkadaş. Bak bitmişsin, boşalmış, çuvallamışsın. İhracat yerine ithalat yapıp duruyorsun. Gırtlağına kadar devletini borç batağına sokmuşsun. Bırak da bu işleri imana gel artık. Seni iğfal edip kanını emen, seni yurttaşınla gırtlak gırtlağa gelmiş asosyal haline getiren AKP’nin kuyruğuna asılmaktan kurtul artık. Bırak onlar kendi pisliklerinde boğulsunlar, sen onlardan soyutla, arıt kendini, akıllı ol. Aranızda ben gibi kalan ve batılı emsalleriyle birebir rekabet içine girmek isteyen milli sanayicilerimizin de, Atatürk’ün askerleriyle bir tutularak, Ergenekoncu diye çağrıldıkları için, gölgelerine sığınma şansınızda kalmıyor ne yazık ki.

            Kolektif teşviklerin erdemini yakala; milli kaynaklarımızı bizim olmaktan çıkaran özelleştirmelerde değil, kamusal teşviklerde şansını ara; yine de gırtlağından kesmeden; ama milletinle de paylaşmasını bilerek - yani milletin ....a koymadan - kolektif milli kalkınmaya teşvik et devletini. Sosyalist devletler bile bu trendi yakaladı, sen hala bırakıldığın yerde otlayıp durma!
            Gözünü aç artık birader. Toplumsal kalkınma olmadan bireyseli hiç olamaz. Bu yolun çıkışı olmadığını gör ve 30 Mart gününden itibaren adam olmak adına, bir şans vermeye çalış artık kendine ve müşterek geleceğimize. Bil ki cebinde para olduğu için adama "ADAM" demezler. Ve asla unutma ki milletin yoksa sende yok olmuşsun demektir...

                                                                                  Serendip Altındal




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder