Sosyali de, asosyali gibi çocuk
masalıdır demokrasinin. Çünkü özellikle de bizim gibi Müslüman ve gelişmekte
olan ülkelerde, emperyalistin bir iktidar tramvayından inip, diğerininkine
binersin. 1950 den itibaren yaşadığımız demokrasilere dön de bir bak istersen.
1950 de henüz dünyada bile değildin herhalde. Sen çakma demokrasileri bırak. Gel
Cumhuriyet ve değişmez tek anayasa deyiver de anlaşalım. Bizim dokumuz ve
şartlarımızda 90 yıl önce kurulurken, en yücemizin şaşmaz bir doğruda tespitini
yapıp, şu bu partinin – aslı menfaat gurupları - değil, bizatihi halkın
yönetimini kafamıza soktuğu gibi. Ki Cumhuriyetimizin ilk 15 yılında ki ekonomi
dünya şampiyonluğu, 300 yıllık Osmanlı Kapitülasyon borçlarının son kuruşuna
kadar ödenmesi de, bu yüzden ve de apayrı mucizelerdir.
Ayrıca kendi uçağımıza, Devrim
otomuza da binmiştik o dönemde. Ki bunları hala yapamıyoruz kendi adımıza. Şayet
bugün emperyalistin sana giydirdiği elbiseye, ellerinden işlerini almaya
hazırlandığın seleflerin gibi sen de demokrasi diyorsan, unutma ki o elbisenin içindeyken
kendi gölgeniz bile kaybolur. Gölgeniz sandığınız, tepenizde ki emperyalistin
kendi gölgesidir. Bırak bunları da, sen ne kadar Kemalist, yani ne kadar
bağımsız ve antiemperyalistsin, ondan haber ver Bay Sarıgül.
İstanbul pastasının AKP’nin masasından
çekilip alınmasına hiçbir itirazımız yok; aksine bizden de tam destek. Çünkü bu
değişim, AKP den kurtulmanın da ilk şartıdır. Bunun yazılı garantisini dahi
verebiliriz. Ne var ki acaba bu yeter mi? Zira belediye seçim sandığına rey
atarken bile, sorumluluk taşıyan her seçmen vatandaşın sorması gereken sorular
vardır. Hele de bir CHP adayına soru soran, Kemalist CHP’li kimliği taşıyan -
yenici sahtelerinden değil - bir vatandaş ise.
Soru 1) Her
şeyden önce Kemalist'misin?
2)
Gerçekten antiemperyalist bir kimlikle görevi taşıyabilecek misin?
Önümüzde ki - yerel, genel fark etmez - seçimlerde, yeni
Türkiye masalıyla yüce Atatürk'ün 90 yıl dimdik ayakta kalmış mucizevî laik
Cumhuriyetini, çağların gerisine taşımaya kararlı emperyalist ajanlarıyla
aramızda, muhtemel bir devri teslim yaşanacaktır. Şimdi geriye kalan son iki
sorumuzu da soralım o zaman Sarıgül kardeş.
Soru 3)
Muhtemel sabıklardan bizim için müktesebat olan teslimatı almaya ne kadar hazırsın. Veya sahiden hazırmısın?
4) Yakamızdan
düşmeyecek olan küreselci rant mafyasıyla ilişkin ne
düzeyde olacaktır. Yani bağımlı mı, bağımsız mı?
düzeyde olacaktır. Yani bağımlı mı, bağımsız mı?
Tam da askerimiz pasifize edilirken,
emperyalistin Ticani lejyoner temelli yeni Haçlı ordusunun, son darbeyi vurmak
üzere yurdumuzu sinsice işgal ettiği bu günlerde, konular derinleşti ve zannedersem
senin için de cevaplar ağırlaştı. Bu hayati konuların, aslında bir
politikacıdan ziyade, ancak bir devlet adamının, herhangi yanlış anlamaya gerek
bırakmayacak bir şeffaflıkta cevaplayabileceği sorular olduğunu biliyorum.
Aslında toplum önünde verilecek açık
ve ikna edici cevaplar, Sarıgül kimliğinin, klasik sinik politikacı veya bağımsız
devlet adamlığı özelliğini de ortaya koyacaktır sanıyorum. Ve şayet bu
sorulardan sınıf atlayabilirsen, bil ki sadece CHP bünyesinde değil; ama bütün
vatan sathında da baş üstünde olursun kardeş. Çünkü Türk ulusu muhteşem
tarihinde olduğu gibi her zaman kendinden olan helal süt emmiş adam evladı liderlerin
kıymetini bilmiş ve bilecektir.
Ne yaparsın, ben kendi adıma umut
arayan ve teselli bulmaya çalışan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Hele de
bu günlerde, Cumhuriyet düşmanlarına, bölücü ve kardeş kasabı, vatan haini
emperyalist ajanlarına, kafayı fena halde takmış bulunuyorum. Ve tüm kendim
gibiler gibi sorumluluk sahibi bir SEÇMENİM de
neticede, SIÇMAN değil. Mademki CHP’nin altı okuyla önümüzdeki seçimlere soyunuyorsun;
belediyeci olduğun halde bir parti lideri gibi de yurt gezileri
tertipliyorsun(!) tutkun bir Kemalist ve ilk günden beri CHP seçmeni olarak, yukarıdaki
açık sorularıma da, açık cevap beklerim. Ona göre hoş gör, Sayın Sarıgül
kardeşim...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder